YURTSEVER KÜRDİSTAN HALKINA
Partimiz PKK’nin, son kırk yılı aşkın yürütmekte olduğunuz özgürlük mücadelesine karşı yüklendiği tarihi sorumlulukların gereği olarak, büyük zorluklar pahasına yürüttüğü, ama gittikçe başarıya yürüyen mücadelesi temelinde sizleri selamlıyorum ve kesin zafer temennisiyle birlikte, sizlere karşı olan görevlerimizi yerine getireceğimizi belirtiyorum.
Değerli halkımız ve onun tüm devrimci çalışanları, öncüleri ve dostları; yaşadığımız günleri, eğer tecrübelerimizden doğru sonuç çıkarır ve üzerimize düşeni yaparsak, yaşadığınız büyük çileleri, zorlukları, adına yaraşır bir biçimde, ulusal demokratik talepleri kazandırmakla sonuçlandırabiliriz. Ama, yine çok kötü bir biçimde yaşadığınız her türlü katliamdan ve en kötüsü de zihni ve moral katliamdan geçirilmiş gerçeğinizi aşmayı bilmezseniz, onun basit hesapları içinde olursanız, bizim büyük bir fedakarlıkla yapmakta olduğumuz kardeşçe mücadeleyi tanıyamazsınız, kaderinizi mücadelemizin yarattığı kazanımlarla birleştiremezsiniz. Böylelikle hiç bir şey sizi kurtaramayacağı gibi, ebediyen ortadan kalkmanız da bir tehlike olarak karşınızda olacaktır.
Hayale kapılmamak gerekir. Ne olumluluk, başarı kendiliğinden gelir demeli, ne de hiç bir şey olmaz deyip, kendi sonumuzu kendi elimizle hazırlamalıyız. Bu tür yanlış yaklaşımlara girmemeli veya onun adımlarını uğursuzca dayatanlara aldanmamalıyız. Sizin mücadeleniz aslında çok kan döktü ve çok acı çekti. Fakat ona doğru bir siyasal önderliğin bir türlü yapılamayışı, dar, mahalli çıkar temelinde, hatta bireysel küçük hesaplar peşinde koşturulmanız nedeniyle çok zor, hak etmediğiniz bir duruma düştünüz. Bu kaçınılmaz bir son değildi, ama böyle devam edilirse, bu tür önderliklerin yaklaşımlarının sonucunun daha da kötü olması işten bile değildir. Kurtuluş mümkündür, ama doğru bir önderlik, doğru bir savaşım tarzıyla. Biz, bunu size anlatmaya çalışıyoruz.
Orada bulunmamız, Kuzey Kürdistan’ın en fedakar oğulları ve kızlarının yanı başınızda olması, sadece içinde bulunduğunuz zor durumdan ötürü sizinle gerekli dayanışmayı ve mücadelenizin başarısını sağlamak içindir. Bazılarının iddia ettiği gibi oraya elini uzatmak, orayı kargaşaya itmek için değildir. Sizler de orada kargaşayı kimin geliştirdiğini, oraya her türlü kirli eli kimin soktuğunu çok iyi biliyorsunuz. Bunu, siz bizden çok daha iyi bilirsiniz. Eğer temiz bir el varsa, o da PKK’nin önderliği altındaki tüm Kürdistan halkının devrimci elidir ve bu elin dışında da sağlam bir el tutulabilir mi? Tutulsa bile hangi başarıyı getirir? Tam tersine, şimdiye kadar tutulan eller ancak idam sehpasına, katliamlara ve her gün daha da rezil bir yaşama düşürüyor. Buna fırsat vermiyoruz ve hiç bir zaman da, kanımızın son damlasına kadar da fırsat vermeyeceğiz.
Emin olmalısınız ki, başlattığımız hamle başarıya ulaşıncaya kadar devam edecektir. İster askeri, ister siyasi ve diplomatik gerekleri, sizin istediğiniz ulusal demokratik talepleriniz elde edilinceye kadar yerine getireceğiz. Bu tavrımızı hem kendi içinde bir birlik, hem de bölge halklarıyla, sağlam, onurlu eşitliğe ve özgürlüğe dayalı bir birlik geliştirilinceye kadar sürdüreceğiz. Kaldı ki bu, yalnız bir görev değil, hakkımızdır da. Nasıl Güney için bu görev ve hak varsa, Kuzey ve diğer bütün alanlardaki halkımız için de, bir görev ve hak olarak bilinmelidir ve herkes gerekeni yapmalıdır. Kurtuluşun bunun dışında başka bir yolu yoktur. Aileci, dar, parçaya dayalı tüm yaklaşımların kırk yıldır sizi nereye getirdiği bellidir. Bunu önlemek istiyoruz. Ve bu arada kendilerine de, halka da ve bizlere de oldukça yanlış yaklaşan, zarar veren ve bugün de hiç istemediğimiz halde, hiç bir kardeşlik tarihinde yeri olmayan, en azgın bir düşmanın önüne geçip, neredeyse yüz bine yakın, en değme bir orduyu üzerimize çeken KDP’nin, bir çok çevrenin kabul etmediği bu üzerimize geliş tarzını bir felaket olarak gördüğünüze inanıyoruz.
Halkımızdan biraz dürüst olan hiç bir insanın böylesine bir faşist sömürüyle birlikte hareket etmeyeceğini, buna yürekten bağlı olmayacağını biliyoruz. Bu, belki de tarihimizin en büyük gafleti, ihanetidir. Fakat bunun, en sonuncusu olması için büyük çaba harcayacağız. Eğer bu operasyon başarıya ulaşsaydı, bilmeniz gerekir ki, başta KDP’de dahil hepsinin sonu olacaktı. Bu operasyonun arkasındaki felsefe Kürt halkının inkarıdır ve tüm bölge halklarının da tutsaklığıdır, amaç buydu. Tatlı sözlere, günübirlik bir kaç çuval una hiç bir zaman aldanmamak gerekiyor. Ve bu politika halen yürütülmeye çalışılıyor.
Bu arada, YNK’nin de bir kez daha Ankara’yla görüştüğünü görüyoruz. Bu görüşme, umarız halkımızın kutsal birliğine ve Güney-Kuzey dayanışmasına zarar vermez, ayrıca bölge halklarının ittifakına karşı geliştirilen İsrail, Türkiye ve arkasındaki ABD ittifakının bir aleti gibi gelişmeyecektir. YNK, eğer bu konuda bir kez daha öncülüğü ele alıp politika yapacağını sanırsa, en kötü adımlarından birisini atmış olacaktır. Umarız bu adımı atmaz. Tam tersine Kürdistan halkının ulusal birliğine ve işbirlikçi politikaların karşısında yurtsever demokratik politikadan, yine bölge halklarıyla da özgür iradelere dayalı eşitçi ve özgürlükçü niteliği esas alan bir politik tutumdan vazgeçmemelidir. Onun gereklerini yerine getirmelidir. Ve tüm Güneyli örgütlerden de bunu bekliyoruz. Bizim de yapmamız gereken, gereklerini mutlaka yerine getirmemiz gereken bir görev de, bu yaklaşıma güç vermektir. Aksi halde hepsinin kaybedeceği açıktır. Hiç kimse dar çıkarlar, bir kaç dolar için halkımızın geleceğiyle oynamamalıdır, oynamaya fırsat vermemelisiniz. Geçmişte, maalesef onların böyle basit çıkarları uğruna çok büyük kayıplar yaşadınız, acılar çektiniz. Bir kez daha buna fırsat vermek istemiyoruz.
Umarım bütün güçler, KDP’de dahil, YNK ve diğer büyük, küçük dost güçler ve en başta siz tüm halkımız, tüm aşiretler, önde gelen şahsiyetler; bu çerçevede, büyük fedakarlıklar pahasına sizin için yerine getirmeye çalıştığımız devrimci, yurtsever, demokratik görevlerimize büyük değer biçeceksiniz ve üzerinize düşeni mutlaka yapacaksınız. Bundan başka bir kurtuluş yolunun olmadığını, bunun sonunun ve başarısızlığının hepinizin kaybı olduğunu bilerek, yüksek bir moralle, büyük bir sorumlulukla ve çabayla üzerinize düşeni yapacaksınız. Bir kez daha vurguluyorum; bu tarihi bir fırsattır. Aynı zamanda, bu fırsatın halkımızın çıkarı temelinde değerlendirilmemesi halinde de toptan kaybediştir. Ama yine inanıyorum ki, almış olduğumuz tedbirler, sizin gösterdiğiniz destek ve dayanışmayla birlikte, umarım düşmanın böl-yönet politikasından gerekli dersleri çıkarması gereken KDP ve YNK’nin sorumlu güçleri, bir daha düşmanın oyunlarına alet olma şurada kalsın, daha olumlu adım atacaklardır. Özellikle KDP’yi bir kez daha uyarıyorum. Düşmana böylesine gönüllü işbirlikçilik etmekten vazgeçmelidir. Kendisi için belki de tek yol ve son şans, böyle düşmanca tüm çabalardan vazgeçip kendisini yurtsever bir tutuma, saflara yöneltmektir. Bunu yapmaması halinde, belki de tarihinin son günlerini yaşadığı gibi, acı bir sona uğramaktan hiç bir güç kendilerini kurtaramayacaktır. Eğer kardeşliğe uygun, tutarlı, küçük hesaplara dayanmayan bir tutum içine girerse bizden zarar görmeyeceğini bilmelidir. Hatta varlığını tamamen bize borçlu olduğunu bilerek, mutlaka sorumlu tutum içine girmelidir. Bu son uyarımızdır, gerekleri yerine getirildiğinde en doğru yolun da bu olacağını bilmek durumundadır. Bu politikada ısrar ederse, bu ağır yanlış tutum içinde acı bir sonunun olacağını, bir an bile göz ardı etmemelidir. Bu durumda, bizim hiç bir sorumluluğu kaldırmayacağımızı bilmelidir. Düşmanın verdiği sözlere de güvenmemelidir.
Bu arada YNK’nin de, geçmişte olduğu gibi fırsattan istifade edip, zorlukları kullanıp oportünist politikalara girmemesi, daha seviyeli, yaşanan zorlukları da bütün halkın ve halk güçlerinin yararına, Kuzey’in ve Güney’in yararına, hatta onun birlikteliğine değer veren, yalnız dar örgüt çıkarı düşünmeyen, böl-yönet politikalarına düşmeyen, genelde ulusal birliğe, özelde Güney’deki PKK’ye karşı değil de onunla uyum içinde birliğe gelen, -ki en çok kendilerinin buna ihtiyacı vardır- politikalardaki birlikteliği gözeten, buna özden inanç ve adımlarını da buna göre atan bir yaklaşım içine girmesi gerektiğini vurguluyoruz. Aksi halde bizim, bu konuda doğacak olumsuz sonuçlardan sorumluluk duymayacağımızı açıkça belirtmek isterim.
Diğer tüm büyük-küçük güçlerin, engin deneyimleri ışığında daha tutarlı, basit çıkarlara dayanmayan, ulusal ufku olan, kardeşçe birlik ve dayanışmanın ne olduğunu, böylesi günlerde göstermek gerektiği bilinciyle hareket etmelerini ve mutlaka üzerlerine düşeni yapmalarının da onların biricik kurtuluş yolu olduğunu belirtmek isterim. Siz tüm halkımızın ve onun öncü güçlerinin tarihi savaşımın kendinizin de öz kurtuluş savaşımı olduğunun bilinciyle giderek katıldığınız, bundan sonra moralde olduğu kadar, onun fikri ve siyasi çizgisine de daha da anlam vererek katılmanızı ve bunun bir son değil de, başlangıç olduğunu bilerek katkılarınızın gelişmesini, bunun büyük bir fırsat olduğunu bilerek her tür katkının yapılmasının ve dayanışmanın gösterilmesinin önemini vurguluyorum. Böyle tarihi bir birliktelik imkanını tüm yönleriyle değerlendirerek cevap vermenizin bir şans olduğunu, bunun da kurtuluş anlamına geldiğini bir kez daha belirtiyorum. Başarılı olmanızı diliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Parti Önderi Abdullah ÖCALAN
1995 ve 1997 çözümlemelerinden derlenmiştir.