Şimdi tekrar başa, yani mültecilerin Türklerin Kuzey Irak’ına yerleştirilebilir mi meselesine dönelim.
Daha önce ABD’nin Erdoğan’ı ancak İran’a savaş açarsa ya da ABD’nin İran politikasına tereddütsüz dahil olursa ancak af edilebileceğini yazmıştım. Erdoğan’ın suçları Türklerin de bilmediği kadar büyüktür. Erdoğan iktidar hastasıdır. Birçok psikolojik hastalığı olan bir adamdır. Bu özelliği onu çoğu yetkilinin bilmediği suçlara bulaştırmıştır. Bunlar hakaret ya da iftira olsun diye yazmıyorum. Erdoğan’ın çocukluğunu bilen ve gençliğinde birlikte çalışan birileriyle konuşmuş biri olarak yazıyorum. Bakanları bile çoğu zaman ancak Emine hanım aracılığı ile kendisiyle görüşür, hatırlatmalarda bulanabiliyor. Yani bu kadar bilgi sahibi olduğumu lütfen bilerek bu yazıyı okuyun. Erdoğan devşirmedir. Türk devlet tarihinin en büyük katiller genelde devşirme olmuştur. İlginçtir en büyük kaybettirenler de yine devşirmeler olmuştur. Enver Paşa’da bir Gagavuz devşirmesiydi. Türk milliyetçileri Gagavuz Türkleri diyor. Gagavuzlarla bu Türkler aynı ise, Ruslarla Norveçliler, Kürtlerle Ermeniler, Farslarla Beluçlar da bir ve aynıdır. Anlaşılması için yazmak zorunda kaldım. İlgisiz gibi gelen bu paragrafı neden yazdım? Türk devletinin Afganistan’da kalması ya da orada bırakılmasının bir ayağı da İran’dır. Türk devleti İran’a karşı önce Ermenistan-Azerbaycan Savaşında bir hamle yaptı. Ancak Rusya buna izin vermedi. İkincisi de İsrail’in Azerbaycan’daki gücü bu hamlesini zorladı. Bu nedenle Türk devleti de Afganistan’da kalmak zorunda kaldı. Ya da bırakıldı.
Afganistan politikasıyla Türk devleti İran’a karşı doğudan hamle yapıyor diye düşünüyorum. Bu doğu adımı batı ayağını da kendisiyle taşıyor.
Türkiye’ye getirilen Afgan göçmenler hem Taliban’ı tehdit için kullanılacak hem de cihadistler için eğitilip vurucu güç olmaları amacıyla Afganistan’a yerleştirilecek. Nasıl ki Daiş Türk özel savaş elemanlarından kafa kesmeyi öğrendiyse, bunlarda Türklerin atalarını yerinde yurdunda rahat bırakmayan düşmanların kafasını kesmeye gönderilecek.
Türkiye sayıca çok Suriyeli Arap rehine ve Afganlıdan sosyolojik olarak korktuğu için bunları ülkesinin dışında ama kontrolünde tutmak istiyor. Bu alan İdlip olarak düşünülmüştü. Ancak orada Rusya ve İran faktörü olduğu için tutup eğitemiyor. Elinde kala kala Barzanilerin elindeki Kuzey Irak kalıyor. ABD’de bunu destekliyor. ABD’nin güney Kürdistan’a yerleşmesi, dünyanın en büyük elçilik binasını Erbil’de yapması, Türk faşistlerinin Türk halkını kandırmak için uydurduğu gibi ABD Kürdistan kuruyor’ için değildir. Faşist ve dinci Türklerle birlikte halklara karşı savaşmak içindir. Yani ABD, Barzanilerin elindeki Kuzey Irak hükümeti ve TC birlikte güney Kürdistanı, Rusya, Türki Cumhuriyetler, Çin ve İran’a karşı kullanacakları çeteleri eğitip donatacağı, koordine edilecekleri yer yapmak istiyor. Bunu yapabilmeleri için de
Bir; PKK’nin tasfiye edilmesi,
İki; YNK’nin KDP’nin eline geçmesi,
Üç; YNK denetimindeki Kürt bölgelerinin de tıpkı Duhok ve Erbil gibi, TC’nin atını koşturacağı bölge olması
Dört; İran’ın Irak’taki etkisinin kırılması, gerekiyor.
Tüm bu hususlara, YNK içindeki gelişmeleri de ekleyerek birlikte düşündüğümüzde olup bitenlerin ne anlamı geldiği biraz daha iyi anlaşılmış olmuyor mu? Acaba YNK’liler bunu anlayabiliyor mu? Göre biliyor mu? Yoksa sadece kim iktidar olur, kim ne kadar para kazanır türünden Ortaçağ düşüncesiyle mi hareket ediyor? YNK kuruluş fikrine göre mi, Mesrur Barzani gibi Erdoğan’a benzeyen birinin çizgisine göre mi olacak? Bir diğer önemli soru da budur.
YNK Mesrur Barzani’nin KDP’sinin eline düştüğü gün, mülteciler Halepçe ovasında olacaktır. Birileri bunun imkansız olabileceğini düşünüyor olabilir. Onlar düşünmeye devam etsin. Ben de şunu yazıyorum; Daha önce Halepçe de bir deneme yapılmadı mı? Dört parça Kürdistan içinde Daiş’e en çok katılım Halepçe’den olmadı mı? Halepçe’de daha önce KDP ve İslamcıların ortak hükümeti kurulmadı mı? Daha ne anlatayım bilmiyorum.
Bir de şunlar üzerinde düşünün lütfen; Yolsuzluk, iktidar, adam kayırma sadece YNK’de mi var? Bu siyasetin kurucu babası KDP değil mi? Peki neden sanki sadece YNK’de bu sorunlar var gibi bir gündem yaratılmak isteniyor? Neden giderek büyüyen ve ulusal çizgide siyaset yapmaya çalışan YNK içinde sorunlar çıkartıldı? Ya da YNK iç sorunlarını neden bu yöntemle ele alıp adeta baltayla ayağına vurdu? Çünkü büyük bir plan var. Bu plan en azından bazı YNK’lilerin anlamayacağı türdendir. Zaten anlasalardı iç sorunlarını böyle çözmeye kalkmazlardı. Demokratik olurlardı.
Belirtmeye çalıştığım uluslararası projenin bir diğer ayağı da Mesrur Barzani üzerinden yürütülüyor. Mesrur Barzani, ABD’lilerin deyimiyle mafya ve diktatör olduğu halde neden güney halkı içinde ‘çaksazi’ yapıyor adı altında pazarlanıyor sanıyorsunuz. Bu propagandanın daha önce Erdoğan için ‘Türkiye’yi düze çıkaran, büyüten lider’ sloganlarıyla yapıldığını hatırlayın. Güneyde KDP’yi ve KDP içindeki Barzanileri pazarlayan politika, AKP ve Erdoğan’ı pazarlayan projenin küçük bir taklididir. İnceleyin göreceksiniz.
Erdoğan ve AKP’si bitmiştir. Bunun için İran’a savaş açarak kurtulmak istemektedir. Bu savaş bildik savaşlara benzemeyecektir. Mesrur ve Babası ilk günden Türklere oynadıkları için Erdoğan’ı kurtarmaya çalışıyor. Bunun için YNK bölgesini hazır hale getirmek istiyor. KDP’nin YNK karşıtlığı Türklerin emriyle ve planlamasıyla oluyor. Türkler Süleymaniye’deki ‘Çuval hadisesini unutmadık’ demeye de getiriyorlar. Barzaniler, Kürtleri sömürgecilere kurban ederek kurtulmak istiyor. Bunun bir yolunun da Kürt birliğini dağıtmaktan geçtiğini bilerek kirli ve komplocu saldırıyor.
Mehmet GÖREN
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi