Birkaç gün önce AKP-MHP propagandası yapan bir TV kanalında, ‘Suriyeli ve Afgan mülteciler Kuzey Irak’a yerleştirile bilir mi’ başlığı altında bir tartışmaya denk geldim. Türkiye’de gündem inisiyatifinin devletin elinden kaçtığı bir süreçte, böyle bir tartışma ilginç geldi. Bu tartışma ancak Erdoğan’ın izniyle yapılabilir. Demek ki kapalı kapılar ardında konuşulan bir konudur bu. O tartışmada bu işi, Türk devletinin Irak devleti nezdinde girişimlerde bulunması, Kuzey Irak’ı ekonomik ve siyasi olarak destekleyerek yapmasından da dem vuruluyordu.
Afgan mültecilerin Türkiye’ye gelmesi, Erdoğan-Bıden görüşmesinde karara bağlandığını CHP lideri iddia ediyor. Bu doğruluğu kesine yakın bir iddiadır. O zaman Afgan mülteciler denilen insanlar, mülteci değil, orta ve uzun vadede kullanılmak üzere ülkelerinde örgütlendirilerek getirilen insanlar oluyor. Gelenlerin ekseriyetinin genç olması, Afganistan’da Türk MİT’i ve CIA elemanlarının propagandası ve yönlendirmesini akla getiriyor. İçlerinde gerçekten de mülteci olarak gelenler de vardır. Uzun yıllardır İran’da ve Pakistan’da kalan Afganların da geldiği biliniyor. İran ve Pakistan’da kalmışlar içinde eğitilip örgütlendirilmiş kişilerin olması da olasıdır.
Türk devletinin Suriyelileri neden ve niçin ülkelerinden çıkarıp Türkiye’ye götürdüğünü hatırlarsak, Afganların da bir amaç için getirildiğini daha rahat anlamış oluruz. Bir iki gün önce Türkiye’deki sosyalist bir partinin lideri, bilinen fakat dilendirilmeyen bir gerçeği paylaştı. Söz konusu parti lideri, ‘görüştüğümüz Suriyeliler devlet bize gelin beş altı yıl içinde ülkenize geri gidersiniz dedi’ dediklerini paylaştı. Son haftalarda, MHP’de örgütlü olup Süleyman Soylu tarafından koordine edilen kontrgerilla birimleri öncülüğünde Suriyelilere dönük yağma, talan ve öldürme ile sonuçlanan saldırılar başlatıldı. Kemalist milliyetçiler ‘bu mülteci oranı Türklük için tehlikelidir, hepsi ülkesine geri gitsin’ görüşündedir. Tüm bunları birlikte ele aldığımızda, Afgan mültecilerin, Erdoğan TC’siyle, ABD arasında tıpkı Suriyeliler gibi kirli ve gizli bir ajanda olduğunu gösteriyor.
Bir kez daha AKP-MHP propagandası yapan TV kanalında ‘Suriyeli ve Afgan göçmenleri Kuzey Irak’a yerleştirile bilir mi’ başlığı altındaki tartışmaya dönelim. Yukarıdaki veriler, bu tartışmanın da en az mülteci ajandası kadar planlanmış bir politika olduğunu gösteriyor. Bu tartışmanın yapıldığı günlerde Türkiye’de Afgan mülteciler konusu harıl harıl tartışılıyordu. Tuhaf olan şey, Türkiye’de mülteci sorununa çözüm için Kuzey Irak tartışılırken Güney Kürdistan’da YNK içinde ilginç bazı gelişmeler yaşanıyordu. Bu nedenle YNK içindeki gelişmeler, Kürt halkına ve Kürdistan topraklarına dönük kötü planların bir parçası olabileceğini düşündürtmeye başladı. Bu konuyu biraz daha irdelemek istiyorum. YNK meselesini, dar değil daha geniş bir pencereden görmek gerektiğini düşünüyorum. Bu hususu neden böyle ele almak gerektiğini düşündüğümü anlatmam için, Türk devletinin Suriye ve Afganistan politikasını hatırlatmam gerekir.
Önce Suriyelilerden başlayalım.
Türkiye’de AKP’nin iktidara getirilmesinin nedenleri,
Bir; Kürtlere karşı savaşın devam ettirilmesi.
İki; Kürtleri dini kullanarak kandırıp bir kez daha TC’ye bağlamak ve Ortadoğu için alternatif proje olan ve Kürt özgürlük hareketinin öncülük ettiği demokratik ulus projesinin tasfiye etmek.
Üç; Türk devletinin Ortadoğu’nun 21.yyda ılımlı İslam rengini alacağına inanması ya da inandırılması.
Dört; Türk devletinin üçüncü şıktaki gelişme içinde, NeoOsmanlıcı politika ile kendisini emperyal bir güç yapacağını sanması. Misaki Mili sınırları içinde saydıkları Rojava ve Güneyi işgal etmek istemesi.
Beş; Suriye devletinin yıkarak Suriye’yi Arapları işgal üssü yapacağını hayal etmesi
Altı; Tüm bu politika için ABD ve başını Merkel Almanya’sının çektiği AB’nin kendisine sınırsız destek vereceğinin karar altına alınması, cesaretlendirilmesi.
İşte bu politik hesaplardan ötürü, milyonlarca Suriyeli bizzat TC ordusu, MİT ve kendilerine bağlı çeteler tarafından Türkiye ve kuzey Kürdistan’a çekildi. Bunun için Türkiye’deki Suriyeliler mülteci değil, Türklerin emperyalistlerle ortaklaşa yaptığı politikanın rehinidir. Emek partisi Liderine ‘biz beş altı yıl sonra dönmek için geldik’ diyen Suriyeliler bu gerçeği anlatmak istemiştir. Türklerin rehin aldığı Suriyeliler, ABD ve Almanya’nın doğrudan destekleyeceği Erdoğan-AKP Türkiye’si denetiminde yeni kurulacak Suriye’nin ‘yönetici halkı’ olacaktı. Göçertilenlerin ezici çoğunluğunun Suriye ihvancılarının tabanı olması boşuna değildir. Kaldı ki Davutoğlu kendi ağzından ‘ben Esat’a ihvancıları da devlete al, bakanlık ver dedim’ itirafında bulunmuştu. Yani Türk yetkililer, 2010 öncesinde Esat’a ‘seni yıkacaklar, savaşla yıkılıp gideceğine bize teslim ol’ demiştir. Suriye’deki savaş hakkında Erdoğan ve Davutoğlu politikalarını eleştirilere, bu zatların ‘biz Esat’a böyle olacağını söyledik, dinletemedik, önerilerimizi kabul etmedi’ şeklinde cevap vermesi de işlerin nasıl ayarlandığını ve taktiklerin nasıl yürütüldüğünü yeterince açıklamaktadır.
Suriye’ye dönük yıkım politikası başarısız oldu. Bu başarısızlıkta Kürtlerin ve Kürtlerle hareket eden Arap ve diğer halkların rolü belirleyici oldu. İkincisi, İran ve Rusya’nın Esat iktidarını desteklemesi etkili oldu. Üçüncüsü, Erdoğan’ın devlet olmak için dış politikayı iç politika hizmetinde kullanması nedeniyle, Daiş ile ilişkisinin resmi planlamanın dışına çıkmasıdır. Obama’nın, beyaz sarayda Erdoğan’a ‘Suriye’de neler yaptığınızı biliyoruz’ dediği de daha önce basına sızmıştı.
Daiş’in Afganistan’daki El-Kaide kamplarında temelinin atıldığını biliyoruz. İkinci en önemli hatırlatma, Ortadoğu’ya 21.yyda emperyal amaçları için selefi cihadist elbise biçen ABD ve müttefiklerinin, bu elbiseyi ilkin Irak ve Suriye’ye Türklerin eliyle giydirmek istediğidir. Bu plan önünde İran ve Kürt özgürlük hareketinin engel olduğunu kendileri söylüyor. Burada bir ara verelim. Ve Afgan göçüne dönelim.
Gelen Afgan gençler örgütlendirilip gönderiliyor olmalıdır. Bunu yapanın MİT ve CIA olabileceğini düşünüyorum. Türk devleti hava limanı güvenliği için değil, başka amaçlar için bekliyor ya da bekletiliyor. Başka amaçlar içinde en ilginci, hava limanından cihadistlerin taşınmasıdır. ABD ve Taliban da dahil Afgan güçleri arasında anlaşma yapılmış. Bu anlaşmaya göre,
Afganistan yeniden selefi cihadist örgütlerin merkezi yapılacak.
Cihadistler, Rusya ile bağları güçlü Türki cumhuriyetlere Rusya’dan kopmaları için saldırtılacak.
Yapabilirlerse Uygurları da Çin’le savaşmak için örgütlemeye çalışacaklar.
‘Afganistan İslam devleti’, Hindistan’daki İslami örgütleri de destekleyecek.
Taliban liderliğindeki Afganistan İslam devleti, İran ve Arap devletleri için de sürekli bir tehdit olarak tetikte bekletilecek.
Erdoğan NATO toplantısında neden Afganistan’da, Pakistan ve Macaristan ile birlikte olabiliriz dedi? Yukarıda saydığım maddelere bakın. Hindistan’daki İslamileri desteklemek Pakistan’ın gözü kapalı evet diyeceği bir politikadır. Diğer maddeler Turan Sevdası içindeki AKP MHP’nin hayallerini süsleyen adımlardır. Macaristan’sa Hungariya olarak Türklerin atadan akrabası hasebiyle bu işin tarih sosudur.
DEVAM EDECEK…
Mehmet GÖREN
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi