03 Aralık 2009 Perşembe Saat 16:55
İngiltere’de yayımlanan The Guardian gazetesinin 20 Kasım 2009 tarihli internet sayfasında, Robert Tait imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında yer alan İstanbul çıkışlı haberin geniş özet çevirisi şöyledir:
Avrupa’nın yeni Başkanı Herman Van Rompuy, Türkiye’nin AB üyeliğine olan düşmanlığıyla ilgili haberlerin yapıldığı bir sırada dün ülkede sert tepkilerle karşı karşıya kaldı.
İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisinin (AK Parti) etkin bir üyesi olan Suat Kınıklıoğlu, Guardian’a yaptığı açıklamada, Van Rompuy’un Türkiye’nin Avrupa emellerine zarar vereceğine dair “ülkede yaygın bir inanç olduğu” belirtti ve Fransa ve Almanya’nın bu sebeple kendisini desteklediğini ileri sürdü.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu üyesi ve Ak Parti Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Kınıklıoğlu, “Endişeliyiz. Bu kişi Türkiye’yi Avrupa Birliği’nde görmek istemediğini açıkça belirtmiştir. Daha da üzücü olan, bunu Birliğin sözde Hristiyan değerlerine dayanarak yapmaktadır. Bu bizim hayalimizdeki Birlik modeli değil. Bizim öngördüğümüz değerler demokrasi, şeffaflık, insan hakları ve hukukun üstünlüğüdür.” şeklinde konuştu.
Herman Van Rompuy’un açıklamalarının, Türkiye’de yaygın olarak Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel tarafından dile getirilen Türkiye karşıtlığıyla uyum içinde olduğu kabul ediliyor.
AB, 2004’te Türkiye ile katılım müzakerelerinin başlamasını oy birliğiyle kabul etmişti. Ancak AB mevzuatının çeşitli fasıllarının açılması için yürütülen uzun soluklu müzakerelerde Türkiye’nin üye olacağı yönündeki beklentiler azalınca ilk zamanlardaki coşku yok oldu.
Avrupalı politikacılar, bundan, Türkiye’deki siyasi reformların yavaş ilerlemesini sorumlu tutuyor. Ancak Türk politikacılar, özellikle Almanya ve Fransa’da Müslüman bir ülkenin Birliğe katılması fikrine karşı var olan ön yargıya atıfta bulunuyor.
Kınıklıoğlu, bu düşüncelerle Van Rompuy’un seçildiğini söyledi ve “Van Pompuy’un AB Başkanı seçilmesi, Birlikteki Fransız-Alman ekseninin artan bir güç kazandığının gerçek bir kanıtıdır. Seçilmesinde, Türkiye ile ilgili görüşlerinin rol oynadığına şaşırmam.” şeklinde konuştu.
Kınıklıoğlu, Van Rompuy’un seçilmesiyle ilgili kaygıların İngiliz Lady Ashton’un Dışişleri Bakanı olarak atanmasıyla azaldığını ancak daha iyi tanınan bir şahsın seçilmemesinin üzüntü yarattığını belirtti.
Kınıklıoğlu, “Bu seçimlerle ilgili zihinlerimiz karıştı. Lizbon Anlaşması’nın öngördükleriyle uyumlu olduğunu düşünmüyorum. Burada düşünce, uluslararası liderlerle görüşme deneyimi olan ve AB’yi küresel bir aktör yapma isteğini harekete geçirecek, üst düzey bir kişinin seçilmesi olmalıydı.” şeklinde konuştu.
Çeviren: Tsiatsan
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info