04 Mayıs 2010 Salı Saat 16:52
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
” ”
(Saraylarda Ağlayan
İrade-2-)
Sermayenin pençeleri arasında sıkışan Güneyli
siyasetçilerden Kuzeyli siyasetçilere geçerken Kuzey ve Güney politikasının
birbirlerinden kopuk olmadıkları bir süreçten geçildiğinin altını çizmekle
başlamak durumundayız. Güneyde ihale peşinde koşan bir çok sözde Kuzeyli
siyasetçinin her fırsatta AKP’nin propagandasını yaptıkları görülmektedir.
Ayrıca Güneyde oturdukları herkesle AKP’nin içinde onlarca yurtsever Kürt
olduğundan dem vuranlar nedense her seferinde Güney’e karşı tazelenen tezkerenin
AKP içerisinde hiç fire vermeden
‘yurtseverlerin’ oyuyla işgal kararı alındığından hiç bahsetmezler.
Avrupa’dan misafirim olan bir dost bu sürecin pazarlık dönemleriyle ilgili
ilginç ayrıntıları anlatmaktadır. Bu dostun anlattıkları Kürdistan’da
işgalcilerin neden yurtsever tanımlandıklarının önemli ipuçlarıyla doludur.
Sözü direk devletin pazarlığına şahit olmuş bu dosta
bırakıyoruz: ”Devlet bir heyetle Avrupa’da (özelikle Almanya ve İsveç gibi
ülkelerde) PSK ve PDK-BAKUR olmak üzere PKK dışındaki güçlerle bir süreç
pazarlığına girdi, aynı pazarlığı eş zamanlı Güneyde PDK ve YNK ile de yürütüyordu.
Bu pazarlıklar sırasında en büyük ilgiyi Kemal Burkay ve çevresi
gösteriyorlardı öyle ki en geç Ocak 2010’da AKP Kemal Burkay’ı Türkiye’ye
sorunsuz getirecek alternatif bir hareket başlatacaktı. Kemal Burkay bu gazla
başladı devlete taraf olan T.TV’lerde PKK’yi karalama kampanyasına, yalnız
farkında olmadığı bir gerçek konuştuğu televizyonların logosu dahi kendini teşhir
etmeye yetecekti. Nitekim öylede oldu saçları siyasette aklaşmış Burkay
herkesten tepki almaya başladı.
T.V’lerde sözlü antipropaganda dışında o dönem TRT6’e
onlarca kadro aktarıldı. Çoğu PSK çevresinden bir kısmı da PDK-BAKUR’un o
zamanki sekreteri Rojhat Amedi’nin referansıyla sağlandı ancak Amed’i Burkay
kadar devlet T.Vlerinde keskinleşmek istemiyordu. Yani PSK’nin Burkay şahsında
o dönem PDK- BAKUR’a ve diğer siyasi yapılara göre freni patlamış işi açık
sahipleniyordu. Bir diğer açık sahiplenmeyi Güneyde YNK yapıyordu 09.04.2009
tarihinde Gülen Cemaatinin basınını (CİHAN HABER AJANSI’NI) ziyaret eden Mam Celal’in
basın sözcüsü Azad Cundiyan ”gelecekte
TRT6 ile ilgili Türkiye ile bir araya geleceklerini ve TRT6’in zamana ihtiyacı olduğunu”
söyleyerek kendi temsil ettiği siyasal yapıyı adeta TRT6 ile özdeşleştirmekteydi.
Güneyde PDK’yi bu konuda frenleyen o zaman Abant
Platformuyla ortak gerçekleştirilen konferansa karşı PKK’nin tepkisiydi.
Konferans 15 Şubatın yıl dönümüne denk getirilmiş ve aynı gün Hewler de ki
PKK’nin kitlesel açıklamasına silahla müdahale edilmişti. Ama sürecin dili
Kuzeyde ve Güneyde paralel çarpıtılıyordu. O dönem Işık Üniversitesi Güney’de
açıldığında KADEP genel başkanı Şerafettin Elçi de kendi akrabalarından bir
grubu Kuzeyden bu Üniversitede bedava okutmak için Güneye getirmişti.
Bir diğer pazarlık konusu, önemli bir kısmı 90’lı yıllarda
PKK’ye kaşı aktif çalışmış kesimler ve Hizbul-Kontra’ya yakın imam ve bazı
şahsiyetlerle olacaktı. Bunların da TRT’6’e dâhil edileceklerine dair bazı
haberler basına yansımıştı. Tüm bu karşıt cephenin neden başarılı olamadığını
sorduğumuzda ise ”29 Mart Yerel Seçimleri bunların tamamında büyük hayal
kırıklığı yarattı” diye cevaplanıyor.
Bu günlerde Avrupa’da yazdığı anılarıyla gündemleşen ve bu
kitapta herkese saldıran Kemal Burkay’ın kızgınlığı AKP ile birlikte
hesaplarının ters gittiğinden kaynaklanmış olmasın? Ne dersiniz? Cahit Mervan
af buyursun ama Burkay’ın kedisiyle bu kadar ters düşmesinin bir sebebi de
bugün TRT6 gibi bir pazarda olmaması, Kürtlerin emeğini ve acısını topladığı kumbarayla
geçinen ROJ-TV’de olması değilmidir?
PKK’yi bekleyen bir diğer Siyasal İslam oyunu ise Taraf
Gazetesine benzer bir çizgide Kürtçe gazete ve TV’lerin Kuzey’de
yaygınlaşmasıdır. Gülen’in Antep te Kürtçe TV açma hazırlığının olduğu
biliniyor. Yine Le Monde’nin Kürtçe çıkışı ve Rudaw gazetesinin Neçirvan
Barzani’nin desteğiyle yaygınlaştığı biliniyor. Burada özellikle ”Taraf”
çizgisinde Kürtçe TV veya gazetelerinin çıkışı ve amaçları kamuoyuna iyi anlatılırsa
Kürtçeye ve özgürlük mücadelesine katkı sağlamaktan başka şansları
olmayacaktır. Ancak liberal çizgide yayın yapan gazete ve TV’leri teşhir etmek,
radikal karşıtlık yapanlar kadar kolay olmadığı unutulmamalı. Ayrıca yıllardır
”PKK muhalifliğe izin vermiyor” diyenlerin PKK’ye yakın TV’ler dışında
onlarca Kürt TV’si olmasına rağmen devletin peşkeş çektiği imkânlara teslim
olanların potansiyeli bu çerçevede hesabı iyi yapılır, önlemi alınırsa bu
yayınların sayısal artışları pozitif sonuç doğurur.
Kürdistan’da işgalci irade ve idareyi yurtsever lanse eden
ölçüsüz siyasetin büyük bir kriz içinde olduğu, devletin inkâr ve imha
politikasının son halkası AKP ile birlikte çözülüşü şimdiden başladığı
kesindir. Kürdistan’da sel gibi eyleme, örgüte dönüşen milyonların karşısında
sermayeci, gerici, İslamist hiç bir
gücün duramayacağı kesindir. Ancak bu sahtekârlar ittifakının her an farkında
olmak tarihi istisnalara, kırıntılara teslim edemeyeceğimizin bir gereğidir!
Ozan Erdem
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info