05 Şubat 2010 Cuma Saat 13:45
12.00
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
” ”
Balyoz Darbesi iddiaları tartışmalarını değerlendiren
Öcalan, “Balyoz darbe planı 2003’te yapılmış, Madem AKP bunu biliyordu neden…
o zaman üzerine gitmedi? Demek ki bir pazarlık söz
konusudur dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla görüştü.
Edinilen bilgilere gören görüşmede basın yayın organlarında çıkan kız kaçırma
olaylarına değinen Öcalan, “Basında bazı Kürt kızlarının kaçırılması ve
öldürülmesi olaylarını okudum. Arkasında ne olduğu açığa çıkarılmalıdır. Bunu
ilginç buluyorum, son dönem yaygınlaştı Kürdistan’da. Daha önce de Iğdır ve
Nusaybin’de olmuştu. Bunun arkasında bir şey var, bunun açığa çıkması
gerekiyor. Bunu yapanlar kötü oynuyorlar. Bunun sonuçları kötü olur. Üzerinde
durulması gerekiyor. 13-14 yaşındaki Kürt kızlarını kaçırıyorlar. Ne olup
bittiğini bilmek gerekiyor. dedi.
“AKP Kürt siyasetçilerine siyasi operasyonlar yaparak
kendince önlem alıyor. Demokratik kalkışma ve halkın demokratik
eylemliliklerinin önüne geçmeye çalışıyor ifadelerini kullanan Öcalan, şöyle
devam etti:
BDP KENDİSİNİ KAPATTIRMAMALI
“Demokratik çevrelerin kendi çalışmaları olabilir ama gene
de BDP’ye değişik çevrelerin katılmasını önemli buluyorum. 1 Şubat’taki
Kongre’den sonra bu çatı partisi benzeri çalışmalara hız verilebilir. Bu
çalışmalar önemlidir. Daha önce bir çok parti kapatıldı. Bu yenisi olmamalıdır.
Uyarmıştım, önerilerimi de yapmıştım, tekrar ediyorum ve uyarıyorum aynı
hatalara düşmemek önemlidir. Şunu da belirtmek istiyorum İşte ‘PKK’nin sözcüsü
olmak’ falan deyip partiyi kapatıyorlar. PKK yasa dışı silahlı bir örgüttür.
PKK der ki ‘ben devletle sorunlarımı silahla çözüyorum’. PKK’nin kendi gücü,
oluşumu, daha ağırlıklı olarak dağda ve kırsalda bir yapılanması var. Ama Barış
ve Demokrasi Partisi der ki “biz sorunlarımızı Meclis aracılığıyla yasal
zeminlerde tartışmak ve çözmek istiyoruz . Bu ayrımı iyi koymak gerekir.
PKK’nin sözcülüğü söz konusu değildir. Kaldı ki PKK kendi sözünü söyleyebilir.
BDP ARABULUCU OLABİLİR
“Eğer süreç gelişirse ve tarafların tartışma noktasında bir
aracıya ihtiyaç olursa ve gerekli görülürse BDP bu aracılığı üstlenebilir.
Ancak şimdiden bu biçimiyle kimsenin sözcüsü değildirler. Bu “PKK terörist bir
örgüttür tartışmasına da gerek yok. PKK’yi terörist ilan etmek BDP’nin görevi
ya da işi değildir. Bu konuda lafı evirip kıvırmaya, dolandırmaya gerek yok,
“PKK’yi terörist ilan etmek benim işim değil denilebilinmelidir. PKK’nin
devletle olan sorununu silahla çözmeyi tercih eden yasa dışı bir örgüt olduğunu
herkes bilir. Sonuçta PKK ile BDP arasında bir bağ olması mümkün de değil,
mantıklı da değil. Barış ve Demokrasi Partisinin örgütlenmesi de bu çerçevede
düşünülmelidir. Daha önceki partiler biraz bu sebeple kapatıldı. Yeni parti bu
hususlarda dikkatli olmalıdır. Parti açıp kapatmakla nereye varılacak? Sonuçta
bunu kırmak gerekiyor. Kaldı ki BDP sadece Kürtlerin partisi değildir.
Milliyetçi temelde örgütlenen bir parti değil. Milliyetçi temelde örgütlenen
partiler var. İşte Türkiye’de de MHP onlar milliyetçi temelde örgütleniyorlar.
Ama ben milliyetçiliğin ideolojik olarak ulus-devletin dini olduğunu
açıklamıştım. Bu savunmalarımda genişçe görülebilir. Kürtlerin devlet temelinde
örgütlenen bir halk olmadığını söylemiştim.
DEVLETSİZ DEMOKRATİK HALK OLACAĞIZ
“Bu yönüyle Türklerle Kürtler farklıdır. Türkler daha çok
devlet temelinde örgütlenmiş bir halktır ve devlet desteğini almaktadır.
Kürtler örgütlenmelerini demokratik temelde gerçekleştirirler. “Devletsiz
demokratik halk kavramı nı daha önce kullanmıştım. Bu konudaki düşüncelerimin
merak edildiğini ve tartışıldığını düşünüyorum. Ulus-devlet, kapitalizmin var
oluş sebebidir. Kapitalizm ulus-devletsiz olmaz, ulus-devletsiz kendini var edemez.
Buna karşı ben demokratik modernite kavramını geliştirdim. Ulus-devlet
özgürlüğün ve demokrasinin sonu olmuştur. İşte anarşistler bu devlet kavramını
tartışmaya çalıştı. Bakunin, Kropotkin ve diğerlerinin devlete yönelik
eleştirileri yoğundu, ancak devletin yerine neyi koyacaklarını sistematize
edemediler. İşte daha önce de belirtmiştim Marks ve Lenin ise devleti çözmek
yerine kapitalist devlet yerine sosyalist devlet getirebileceklerini böylelikle
sosyalizmi kurabileceklerini düşünüyorlardı. Ulus-devlet kapitalizm doğurur.
Devlet sosyalist olamaz. Ulus-devletin doğuracağı şey kapitalizmdir. Bununla
nasıl bir sosyalizm ortaya çıkardıklarını gördük. Sonuçta bu sosyalizm anlayışı
kapitalizme hizmet etmiştir. Çin’in durumu ortada. Kürtlerin de milliyetçi temelde
örgütlenen partileri var. Mesela Şerefattin Elçiler, YNK ve KDP bunlar
milliyetçi temelde örgütleniyor. İşte federasyon talepleri ortada.
TÜM TÜRKİYEYİ KAPSAYAN PARTİ GEREKİYOR
“Bu hususlar onların bileceği şeylerdir. Zaten bu temelde
örgütlenen partiler var ama bizim anlayışımız böyle değildir. Demokratik
siyaset akademilerini de bu temelde önermiştim. Nasıl siyaset yapacaklarını
anlamaları için demokratik siyaset akademilerinin varlığı önemlidir. İşte AKP
ve diğer partiler bunu iyi yapıyorlar. AKP’nin bir tane de değil, birçok
siyaset akademisi var. Kürtlerin de bu demokratik siyaset akademileri
aracılığıyla nasıl bir siyaset, nasıl bir örgütlenme yapacaklarını tartışmaları
gerekiyor. Bunu gerçekleştiremezlerse daha önce de söyledim onları eleştireceğim.
Kürtlerin bütün Türkiye genelinde örgütlenmeleri önemlidir. BDP, DTK değil,
BDP’nin daha farklı, bütün Türkiye’yi kapsayan bir parti olması gerekiyor. BDP,
sonuçta bir siyasi partidir. Bunun gereklerini yerine getirmesi, demokratik
temelde siyaset yapması gerekiyor. Bunun ilkelerini daha önceleri ortaya
koydum. Çatı partisi ya da biraraya gelebilecekleri platformlar, demokratik
siyasetin gereklerini yeterince yerine getiremediler.
SADECE KÜRTLERİ ÖRGÜTLEYELİM OLMAZ
“Eğer biraraya getirebilirlerse oy oranları yüzde 10’lara
varır. Diğer önceki partiler bu konuda biraz dar kaldılar. “Sadece Kürtleri
örgütleyelim , “her yerdeki Kürtler mantığıyla yaklaştılar, BDP’nin bu
anlayışı aşması gerekiyor. Elbette ki Kürt sorunu çözülmesi gereken çok önemli bir
sorundur. Ancak sadece milliyetçi temelde dar kalan bir anlayışla Kürt sorunu
çözülemez. O yüzden diğer çevrelere tekrar tekrar gidilebilir. Ne yapmak
istediğimiz iyi anlatılmalıdır. Bu konularda temel siyasetlerini içerir bir
broşür düzenlenip dağıtılabilir. Bu broşür üzerinden çeşitli çevrelere
gidilerek kendileriyle görüşülebilir. Ben de bu hususlarda üzerime düşeni
yapmaya çalışacağım. Geçenlerde Ahmet İnsel’in bir yazısını okudum. Kürtlerle
Türklerin birlikte siyaset yapmasından ve ortak alanlardan, ortak siyasal
alanlardan bahsediyordu. İşte bunu yaratmaları, Türklerle Kürtlerin birlikte
siyaset yapabilecekleri alanları yaratmaları gerekiyor. Herkese de bu temelde
gidilmelidir. Kürtler örgütlenmelerini de siyasal parti olarak bu çerçevelerde
ortaya koymalılar. Benim daha önceki dönemlerdeki önerilerimi de ele alarak
siyaseti böyle yönlendirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Grup için de şunu
söylemek istiyorum: diğer partiler gibi davranılmamalıdır. Grup içi bir
demokrasi anlayışları olmalıdır. Diğer partilerin grup toplantılarında sadece
parti başkanları çıkar konuşur. Mesela AKP’de sadece Tayyip Erdoğan, CHP’de
sadece Deniz Baykal çıkar konuşur. Bir başkanlık hiyerarşisi vardır. Kürtlerin
ise farklarını, demokratik duruşlarını açığa çıkarmaları gerekiyor. Sadece
başkanlar değil diğerlerinin de sözünü söyleyebilmesi önemlidir. Böylece bir
tartışma ortamı, tartışma platformu olur. BDP mevcut partilerden farkını ortaya
koymalıdır. Meclis kürsüsü çok iyi kullanılmalıdır. İyi hitap etmeleri çok
önemlidir. Hitabet çok önemlidir. İyi hitap edebilirler, ortalığı ayağa
kaldırabilirler, hitaplarıyla çok etkili olabilmelidirler.
DTK SİVİL ÖRGÜTLENMEDİR
“Bu son tutuklanmalar işte KCK, DTK falan diye yapıyorlar.
Ama KCK’nin DTK yani Demokratik Toplum Kongresi ile ilişkilendirilmesi mümkün
değil. Daha önce de söyledim. DTK bütün Kürtleri örgütler, yasaldır. İşte
Kürtlerin tüm alanlardaki örgütlenmelerini sivil toplum alanındaki
örgütlenmesini oluşturur. Kürtlerin demokratik temelde örgütlenmeye büyük bir
ihtiyacı var. Kürtlerin toplumsal olarak da demokratikleşmesi gerekiyor. DTK
her alanda Kürtlerin toplumsal demokratikleşmesini sağlamak için çalışır. Bunun
birçok yolu ve tarzı var. Ekonomik örgütlemeler, spor, sanat, dil alanlarında
Kürtlerin örgütlenmelerini sağlar. Yatay olarak toplumun örgütlemesini sağlar.
İşte kır, kent kooperatifleri demiştim, bunun gibi şeyleri sağlar. Yatay
örgütlenme modeli, demokratik yönetim, demokratik kültür çok önemlidir.
Demokratik sistem budur. BDP siyasi bir partidir. DTK ise Kürtlerin kendini
demokratik temelde devlet dışı bir topluluk olarak örgütlemesinin aracıdır.
İkisi aynı şey değildir. DTK toplumu örgütleyebilir, Demokratik halk
kitlelerini arkasına alabilir.
DEMOKRATİK AÇILIM ÇÖZÜMÜN TASFİYESİDİR
“Bir örnek verirsem daha iyi anlaşılacak İşte FKÖ örneği
var. İsrail içinde milyonlarca Arap yaşıyor. Bu Araplar orada örgütlüler.
İsrail Parlamentosunda işte birkaç tane partileri, bir sürü milletvekilleri
var. O milletvekilleri o parlamentoda iş yapıyor. O parlamentoda Arapların bir
temsiliyeti var. Öte yandan Araplar FKÖ içinde de örgütlüler. FKÖ bir nevi
İsrail’e karşı Arapların temsilcisidir. Biraz bu örnekteki gibi görmek gerekir.
Bu tutuklamaların çoğunu KCK diye yapıyorlar, oysa KCK, ağırlıklı olarak
Türkiye dışında örgütlenmiştir, işte PKK KCK’dir. KCK ağırlıklı olarak dağda
silahlı örgütleniyor. DTK ise belirttiğim gibi FKÖ benzeri ama yasal zeminde
Kürtlerin arasında metropollerde kendini örgütlemiş bir sivil toplum kuruluşu,
insiyatifi diyebiliriz. Ama burada sivil toplum vurgusunu da doğru yapmak
istiyorum. Ben öyle devleti arkasına alan, devletin örgütlediği sivil toplumdan
söz etmiyorum. O zaten gerçek sivil toplum da sayılmaz. Kürtlerin demokratik
temelde yasal alanda örgütlenmeleri, gerçek sivil toplum örgütlülüğü DTK ile
sağlanıyor. Yoksa KCK ağırlıklı olarak dağdadır. Siyasal partinin ve DTK’nın
işlevleri FKÖ benzeridir ama KCK daha farklı bağımsız bir örgütlenmedir.
AÇILIM YOK AÇILIM DEDİKLERİ SAFSATADIR
“Davutoğlu dışarıda sıfır problem diyerek bizim Ortadoğu’da
Demokratik Ortadoğu Konfederasyonu ile yaratmaya çalıştığımız çözüm ihtimalini
ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bizi kapitalist modernitenin hizmetinde tutmak
istiyorlar. AKP’nin tasfiye politikası olduğu kesinlikle anlaşıldı, bu çok
nettir. Açılım falan yok, açılım dedikleri safsatadır. Zaten “demokratik
açılım demiyorlar artık, milli birlik projesi diyorlar. Tayyip Erdoğan
Ortadoğu’yu karış karış geziyor, Davutoğlu’nun söyledikleri “sıfır sorun
politikası , bütün bunlar benim yol haritasında açıp tartıştığım meselelerdi.
Eğer açıklanmış olsaydı orada demokratik bir çözüm isteniyorsa
yapılabilecekleri tartıştığım görülecekti. Bunu bildikleri için bana
yükleniyorlar. İşte AKP’nin demokratik açılımla ilgili bir broşürü varmış,
orada ilk sayfada hemen “Apo’ya af yok falan diyorlar, işte bu ip mip
meselelerini tartışıyorlar, faşizan bir yaklaşımdır. Ben onlardan kendim için
bir şey istemedim. Biz “barış, halkların sorunlarının çözümü dedik. Öncelikle
halkımın sorunlarının çözümünü tartışıyorum. Ben kimseden kendim için af maf
dilemedim. Ben burada halkım için yaşamaya çalışıyorum, işte arkadaşlarımız
vardı, onların direnişi benzeri bir direniştir. Oysa AKP’nin bu yaklaşımı
MHP’nin yaklaşımıdır. CHP ve MHP milliyetçi bir tarzda yaklaşıyorlar. Onların
mantığı Kürt gerçekliğini Türk milliyetçiliği içinde eritmek, tam da beyaz
soykırım, asimilasyon dedikleri budur.
AKP YEDİ YILDIR HERKESİ OYALIYOR
“AKP demokratik açılım, Kürt sorunun çözümü diyerek yedi
yıldır herkesi oyalıyor. Bununla muazzam oy da aldılar. Hem Kürtleri hem
Avrupa’yı ve ABD’yi böyle oyaladılar. Ama artık bunun bir tasfiye ve oyun
olduğu açığa çıkmıştır. Kürtlerin de bunu böyle iyice anlaması gerekir. AKP’nin
bu politikaları artık sonuç vermez. CHP ve MHP’nin tutumu da topluma yeni bir
şey getirmiyor. Zaten CHP bu haliyle yürüyemez. Ya Deniz Baykal aşılarak CHP
yeni bir yola girecek ya da aşılacaklar, tasfiye olacaklar. Sarıgül’ü hazırlıyor
olabilirler. Ama AKP böyle giderse sağ bir ittifak-koalisyon düşünebilirler.
1977’de böyle bir milliyetçi cephe hükümeti vardı. MHP yüzde onları bulursa
buna benzer bir ittifak ortaya çıkabilir. AKP-MHP ittifakı düşünüyor
olabilirler ama bu kadar sağ bir ittifak işte faşizm gibi neler getirdi,
biliniyor. BDP diğer demokratik kesimlere, işte sol örgütlere, iyi
anlatabilmelidir. Bir araya gelirlerse bir alternatif oluşturabilirler. Güç
olabilir, siyaset yapabilirler. Bu hafta arkadaşlarla görüştüğümde o diğer
arkadaşa da söyledim işte böyle böyle parçalanarak bir yere varılamaz. Bir
araya gelmenin, ortak alanlar yaratmanın, siyaset yapmanın zorunluluğunu
görmeleri gerekiyor. Demokratik Türkiye, Demokratik Ortadoğu Konfederasyonu
derken Kürtlerin bir bütün olarak, bütün parçalarda bir araya gelebilecekleri
bir çeşit ortak platformdan söz ediyorum. Kürtlerin bunu Ortadoğu’da
başarabileceğini düşünüyorum. Bütün Ortadoğu’nun işte Arapların durumu da
ortadadır bu temelde örgütlenmek gereklidir.
KADIN VE ERKEK FELSEFİ TEMELDE BULUŞABİLİR
“Kadın konusunda şunu belirtmek istiyorum benim kadınla
ilişkilenmem farklıdır. Kendini özgürleşmeye, özgürlük mücadelesine adamış
insanlar için ne olursa olsun iki kişi arasındaki tutku, kimseyi hiç bir yere
götürmez ancak hiyerarşiye, patriarkal tutuma, baskıya, tecavüz kültürüne
götürür. Kadınla erkek arasında ancak felsefik temelde bir buluşma
olabileceğine inanıyorum. Geçende Taraf’ın yirmi soruluk anketine felsefeci
Zizek bir cevap veriyor. Sizin için güzellik nedir diye soruyorlar, “benden
güzel ve akıllı bir kadınla felsefe tartışmak diyor. İlginçtir ama ben de
aynen böyle düşünmüştüm. Benim kadınla buluşmam da tabi yeterince
anlaşılmıyorsa da ama bu temeldedir. Kadınla felsefi buluşma dışında bütün
buluşmalar, doğru bir buluşma değildir. Kadınla felsefi buluşma dışındaki bütün
ilişkilerin, evliliklerin geleceği yer patriarkal, hiyerarşik ilişkidir ve bu
tür ilişkiler eninde sonunda ilişkiyi tüketir, bitirmeye götürür. Felsefik
buluşma dışında hiç bir buluşma bunu kurtarmaz.
DARBE TİCARETİ YAPILIYOR
“Darbe planlarını basında dinledim. “Darbe senaryoları
diyenler de var. “Darbe ticareti yapıyor“ diyorlar AKP’ye. Aslında danışıklı
döğüştür. Balyoz darbe planı 2003’te yapılmış, Madem AKP bunu biliyordu neden o
zaman üzerine gitmedi, o zaman neden Tayyip Erdoğan bunu tartışmadı? Demek ki
bir pazarlık sözkonusudur. İslamiyet’e dair şunu tekrar söylüyorum bugünkü
Müslümanlık gerçek Müslümanlık değil. Gerçek Müslümanlığı, ümmet anlayışını
tartışmak gerekiyor. Müslümanlığı halkın benimsediği, kabul ettiği tarzda
modern Müslümanlık olarak yeniden tartışmaya açmak, diğer dinlere de bunu
uygulayarak demokratik niteliğini öne çıkarmak gerekiyor. Demokratik İslam ve
İslam’ın demokratikleşmesi tartışılabilir.
CPT HEYETİ ALTI KİŞİLİKTİ
“CPT heyetiyle de görüştüm. Altı kişiydiler. Onlara işte
buranın koşullarını, yeniden yargılamanın önemini, AİHM’deki davamı konuştum.
Burada bu hafta diğer arkadaşlarla bir saat görüştüm. Diğer cezaevlerinde
arkadaşlara bir şey demiyorum. Ancak kendilerini hırpalamasınlar, kendilerine
fiziki zarar verecek eylemlerden kaçınmalarını öneriyorum. Cezaevlerinden gelen
mektuplar var, otuz adet kadarı verilmedi. Çok sayıda kart da var. Tekirdağ,
Kırıklar cezaevlerinden mektuplar var. Adana Karataş Kadın Cezaevinden
arkadaşların mektupları var, bir kısmını vermediler. Diyarbakır D Tipi, Siirt
cezaevlerinden gelen mektuplar var. Midyat ve Bakırköy cezaevindeki kadınların
mektuplarını aldım. Son dönem tutuklanan bütün arkadaşlar için özellikle şunu
söylemek istiyorum. Cezaevinde tek başına kalmak yalnız olup etkisizleşmek
anlamına gelmez. Kişi tek başına da kalsa cezaevinde kendini koruyabilir,
geliştirebilir. Dışarıda da içeride de bir birey çok iyi yoğunlaşır ve kendini
çok iyi programlarsa birçok şeyi aşacağına ve güçleneceğine inanıyorum.
Kendilerini bu temelde geliştirmelerini diliyorum. İzmir’de ortak bir çalışma,
bütün güçlerle buluşma önemlidir. Orada bunu başarırlarsa birçok şeyi
başaracaklarını ve aşacaklarını düşünüyorum. Tüm halkımızı ve cezaevindeki arkadaşları
selamlıyor, mücadelelerinde başarılar diliyorum. -ANF
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info