12 Eylül 2019 Perşembe Saat 14:07
0
21
TR
:” ”
:””
” “,
:” ”
Birleşmiş Milletler (BM) Suriye
Soruşturma Komisyonu yayınladığı son raporda Suriye konusunda ABD ile Türkiye
arasında yaşanan görüş ayrılıkları ve gerilimlere de yer verdi. Raporun Efrin
bölümü ise dikkat çekti. Kaçırılarak işkence edildikten sonra aillelerinden
fidye isteyen TC ve onun “Özgür Suriye Ordusu adındaki çetelerin uygulamaları
görmezden gelinerek adeta pirupak gösterilmesi ve bu durumun oluşmasında Efrin
Kurtuluş Cephesi ve YPG öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri (QSD)
eylemlerinin sebep olduğu şeklinde gösterilmesi, raporu TC/ÖSO sorumluları
tarafından mı hazırladı sorusunu getiriyor akla. Yayınlanan raporun girişinde
TC ve ona bağlı El Kaide uzantılı çetelerin insanlık dışı uygulamaları
görmezden gelinerek, Suriye’de ABD öncülüğündeki koalisyon, Rusya, Suriye
ordusu ve çoğunluğunu YPG’lilerin oluşturduğu SDG savaş suçları işlemiş
olabileceği öne sürülmesi dikkat çekti.
Komisyonun Suriye’de insan
hakları ihlallerini ve olası savaş suçlarını içeren 21 sayfalık raporunda
çatışan tarafların işlemiş olabileceği savaş suçları yer aldı. Suriye Arap
Cumhuriyeti Bağımsız Uluslararası Araştırma Komisyonu Raporu’nda, 9 yıldır iç
savaşın sürdüğü ülkede birçok insan hakları ihlalleri suçlarının işlendiği
kaydedildi.
Suriye’de ABD öncülüğündeki
koalisyon, Rusya, Suriye ordusu ve çoğunluğunu YPG’lilerin oluşturduğu Suriye
Demokrat Güçleri’nin (SDG) savaş suçları işlemiş olabileceği öne sürerken,
TC/ÖSO çetelerinin Efrin işgalinden sonra belgeler ve bir çoğu uluslararası
medyada görüntülü ve fotoğraflarla kanıtlanan kaçırılarak işkence edildikten
sonra ailelerden binlerce dolarlık fidye isteme uygulamalarına değinmemesi ise
böyle bir raporun neyi amaçladığını ortaya konulduğu dile getiriliyor.
Sürekli Şam ve Ankara arasında
gidip gelmesiyle gündeme gelen Suriye Arap Cumhuriyeti Bağımsız Uluslararası Araştırma
Komisyonu üyesi Hanny Megally, Suriye’de ana omurgasını YPG’lilerinin
oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin ülkede yapmış olduğu bazı
eylemlerinin de savaş suçu sayılabileceğini belirtti.
‘Sivil hedeflere saldırı savaş suçu’
Raporda, ABD öncülüğündeki
koalisyonun Suriye’de düzenlediği hava saldırılarında sivil ve askeri hedefleri
ayırmak için hiçbir önlem alınmadığı bazen askeri olmayan çok sayıda sivil
hedefin vurulduğu belirtilerek, “Bu saldırılar savaş suçları dahilinde
olabilir” denildi.
Suriye askerleri ve müttefikleri
olan Rus kuvvetlerin ülkede çok sayıda savaş suçu olabilecek eylemler
gerçekleştirdiği kaydedildi. Çok sayıda sivil can kaybıyla sonuçlanan bu
eylemlerin sistematik olarak hastaneler, klinikler, okullar, pazar yerleri ve tarım
alanlarını hedef aldığı ve bunların savaş suçları kapsamına girebileceği ifade
edildi.
Rapor TC’nin Suriye ultimatomu mu?
Raporda, ABD ile Türkiye arasında
uzun bir süredir devam eden YPG gerilimine de yer verilirken, ABD’nin ana
omurgasını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne verdiği desteğin
iki ülke arasında gerileme yol açtığı kaydedildi.
Raporda geçtiğimiz Ocak ayından
beri ABD ile Türkiye arasında Suriye’nin kuzeydoğusunda Türkiye sınırında
güvenli bir bölge kurulması konusunda müzakerelerin devam ettiği
belirtilerek, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ülkesinin 1998 yılında
Suriye Arap Cumhuriyeti ile imzaladığı Adana Anlaşması ile önerdikleri güvenli
bölgeyi tek başlarına kurma hakkına sahip olduklarını açıkladı. Rusya
Federasyonu ile Suriye Arap Cumhuriyeti, Türkiye’nin güvenli bölge önerisinin
Türkiye’nin rejim karşıtı silahlı muhalefete verdiği desteğini sonlandırması ve
Suriye’nin kuzeybatısındaki askerlerini geri çekmesi halinde değerlendirilebileceğini
açıkladı” ifadelerine yer verilmesi, raporun TC’nin Suriye ultimatomu
olduğu değerlendirmeleri yapıldı.
Efrin işgali unutulmuş ‘güvenlik’in
sağlanamaması Kürt güçlerine bağlanmış
Bağımsız komisyonun ikiyüzlü Suriye
raporunda, TC’nin savaş uçaklarıyla yüzlerce kişinin katledilmesi ve binlerce
kişinin yaralanması ile yakılıp yıkılması sonucunda işgal edilen Efrin’deki son durum da ele alındı. Bölgede radikal gurupların yerel
halka baskı yapıldığı belirtilirken, baskıların bazen aşırı dinci guruplardan
bazen de örgütle bağlantıları olduğunu iddia eden Kürt guruplardan geldiği
şeklinde kaydedilmesi BM’nin ikiyüzlülüğünü ortaya koydu. Efrin’de güvenli bir
ortamın olmadığı, güvensizlik durumunun hem ekonomik hem de siyasi nedenlere
dayandığı belirtildi. Komisyona fidye için kaçırılma başta olmak üzere çok
sayıda insan hakları ihlaliyle ilgili şikayetler geldiği belirtildi. Kaçırılma
olaylarının çoğunun belge, görüntü, fotoğraflarla ve uluslararası ile bölge
basın medyasında TC/ÖSO çeteleri tarafından yapıldığı şeklinde yayınlamasına
rağmen, raporda silahlı Kürt guruplar tarafından gerçekleştirildiği şeklinde
yansıtılması raporun kimler ve hangi amaçla hazırlandığını ortaya
koymakta.
Raporda, TC/ÖSO çetelerin
yüzlerce insanlık dışı uygulamalarından sadece ‘son aylarda’ aşırı dinci
gurupların kadın hakları konusunda ciddi kısıtlamalar getirdiği, kadın ve kız
çocuklarına katı kıyafet kuralları uygulandığı,
Efrin’de yaşayan çok sayıda mağdurdan gelen şikayetlerde askeri polis ve
Türk yetkililerin kontrolünde olan tarafların bölgede çözüm sağlamak için
isteksiz oldukları, “Türk makamların silahlı grupların suistimallerini kontrol
etme konusunda istekli olduklarına dair hiçbir kanıt sağlayamadık”
denilmesi ve belirtilmesi raporun ne kadar taraflı bir şekilde hazırlandığını
ortaya koyuyor.
BM’in TC/ÖSO çetelerinin savaş
uçakları tarafından aralarında çocuk ve kadınların da olduğu onlarca sivil Efrinliyi
katledildiği sırada, 5 Mart 2018 tarihinde Guta başta olmak üzere bölgede süren
savaşa yönelik hazırladığı raporda da yine buna benzer bir ikiyüzlülüğünü
ortaya koymuştu.
0
21
TR
KO
:” ”
:””
” “,
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html