10 Haziran 2011 Cuma Saat 16:17
Suriye’de ki gelişmeler hızından hiç bir şey kaybetmeden devam etmektedir. Beşar Esad iktidarı açısından işler gittikçe içinden çıkılmaz hale gelmektedir. Esad iktidarı reform ve Alttan muhalif kesimlerle görüşmeye çalışarak bu zorlu süreci daha az kayıpla geçiştirmeye çalışırken diğer taraftan da çevre ülkelerle diplomatik görüşmeler yaparak kendilerine yardım eli uzatılmasını talep etmektedir. Mevcut konumda Suriye’de Esad iktidarının başta kalmasını destekleyebilecek ülkeler arasında İran, Irak, Rusya ve Çin vardır. İran, Suriye rejiminin ayakta kalmasını kendi varlık sebebi olarak görüyor ve rejimi ayakta tutmak için her türlü yardıma hazırdır. Irak devleti iktidarda büyük oranda İran’ın etkisi altında olan Şiiler olduğu için ellerinden gelen yardımı vermekten kaçınmayacaklardır. Rusya ve Çin gibi emperyal ülkeler ise ABD, İngiltere ve İsrail’in bölgede daha da güçlenmemesi için İran ve Irak kadar olmasa da diplomatik desteklerini bir yere kadar esirgemeyeceklerdir.
Son günlerde Suriye ile ilgili dikkat çeken önemli bir gelişme Irak ve Güney Kürdistan üzerinde yürütülen diplomatik gelişmelerdir. Suriye, Türkiye, İran ve ABD’nin Irak ve Güney Kürdistan’da ki diplomatik trafikleri oldukça dikkat çekicidir.
31 Mayıs günü Suriye dışişleri Bakanı Velid Muelimi Irak’ı ziyaret ederek Irak başbakanı Nuri El Maliki ve Irak dışişleri bakanı Hoşyar Zebari ile bir görüşme gerçekleştirdi. Suriye dışişleri bakanı Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ve Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani ile bir görüşme talebinde bulundu. Bu talep Sayın Celal Talabani ve Mesut Barzani tarafında kabul görmeyerek geri çevrildi. Bu tutum bölgede her iki Kürt liderin Esad rejimi ile diplomatik ilişkilerini kopardığını ve dolayısıyla Suriye’de ki halk isyanına destek verdiği şeklinde yorumlandı. Yine başka bir görüşe göre ise bu görüşmelerin gerçekleşmemesinin temel sebebi Türkiye ve Amerika’nın yapmış olduğu baskılardan kaynağını almış olduğudur.
Ama tamda bu dönemde Antalya’da Suriye muhalifleri adına Türkiye tarafından bir toplantının organize edilmesi ve buna bazı Kürt şahsiyetlerinin davet edilmesinin de tesadüfü bir gelişme olmadığını bu gelişmelerle direk bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Çünkü Antalya’da ki Suriye rejim muhalifler toplantısına uzun süredir Güney Kürdistan’da ikame eden birçok Suriyeli Kürt davet edildi. Yine Antalya toplantısında Suriye’de ki halk isyanını yürütmek için kurulan 31 kişilik komisyonda Kürtlere 4 kişilik bir kontenjan verildi. Bu komisyonda sözüm ona Kürtleri temsilen uzun süredir Güney Kürdistan’da ikamet eden Şex Murat Xıznewi, Rıdvan, Saleh Bedretin ve Dr Mehmet adında ki şahsiyetlere yer veriliyor. Bu şahsiyetlerin bırakın halk üzerinde ki etkileri kendi aileleri üzerinde bir ciddi bir etkileri söz konusu değildir. Şayet etkileri olsaydı o toplantıya şuan Suriye’de ikame eden bazı Kürtleri de getirebilirlerdi. Tüm çabalara rağmen oradan bir kişi bile getiremediler.
Aslına bakılırsa Güney Kürdistan’da ki Kürt liderler Suriye konusunda ABD, Türkiye ve İran devletlerinin kıskacı içine alınmış durumdadırlar. Bu durum Suriye dışişleri bakanın Irak’ı ziyaret etmesiyle de ortaya çıktı. Muelimi ile Sayın Talabani ve Barzani görüşmediler. Fakat Kürtler adına Irak’ın Kürt olan dışişleri bakanı Hoşyar Zebari görüştü zaten. Eğer Kürtlerin Suriye rejimine bir mesajları varsa Zebari üzerinden bu mesajın iletildiğini düşünüyorum. Zebari’nin Muelimi ile görüşmesi İran’ın, Talabani ve Barzani’nin görüşmemesi ise ABD ve Türkiye’nin dengelenmesi olduğunu düşünüyorum. Kürtlerin yürütmüş olduğu bu denge politikası tarafları ikna etmemiş olacak ki, bu gelişmeleri takiben 1 Haziran günü Irakiye listesi Başkanı ve Irak’taki Sünnilerin en büyük partisi Eyad Allavi basına bir açıklama da bulunarak Maliki’nin Hukuk listesiyle tüm bağlarını kestiğini beyan etti. Hemen ardında 7 Haziran günü Eyad Allavi Selahattin’de Sayın Mesut Barzani ile bir görüşme gerçekleştirdi. 8 Haziran günü ise Şii lider Mukteda El Sadr grubu Barzani ile görüştü. Her ne kadar bu görüşmelerin esas içeriğinin Irak hükümet sorunlarının çözümüne yönelik olduğu söylense de bu diplomatik görüşmelerin merkezinde Suriye’de ki gelişmeler olduğunu tahmin ediyorum. Sünni lider Allavi Maliki’nin Suriye dışişleri bakanı ile yapmış olduğu görüşmenin hemen ertesinde basına böyle bir açıklama yapması, Sayın Barzani ve Talabani’nin Suriye dışişleri bakanının görüşme talebini ret etmesinin hemen ardından İran’a tamamıyla tabi olduğu bilinen Mukteda El Sadr’ın Barzani ile görüşmesinin tesadüfü bir gelişme olmadığını düşünüyorum. Bu görüşmelerle Kürt hükümetinin denge politikasını değil tavrını netleştirmesini gerektiğini talep etmektedirler.
Antalya’da sırtlan payından muhalefet yaratılmaya çalışıldı
Bu toplantıya 300’e yakın kişi katılmış bunlar içinde 35 kişinin Kürt olduğu bilgisine ulaştık. Bu toplantıya katılan Kürt ve Arapların çoğu Avrupa ve başka ülkelerde uzun süreden beri ikamet eden kişilerdi. Buda toplantının Türkiye’nin istediği tarzda bir gelişmeye yön verebilecek güçte olmadığını göstermektedir. Türkiye Müslüman kardeşler üzerinden Suriye’deki muhalif kesimi etkisi altına almaya çalışmaktadır. Ama diğer taraftan Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan bizzat Suriye’de ki halk isyanına içeriden destek vererek öncülük etmektedirler. Türkiye dışarı da uzun süredir Suriye ile bağları kopan marjinal kesimleri toplayarak diğer taraftan da sınırlarını mültecilere açarak Suriye’de ki halkı etkilemeye çalışmaktadır. Tüm bu çabaların esas amacı içeride etkileyici bir muhalif kesim yaratmaya dönüktür. Antalya’da toplantıya katılan kesimlere bakıldığında Türkiye’nin Sırtlan payından muhalefet yaratmaya çalıştığı açıktır. Bu kadar marjinal ve etkisiz kişiliklerin halk üzerinde etkisi ne olabilir. Bu durum aynı zamanda iflas eden Türkiye dış politikasının son çırpınışları olarak ta değerlendirmek gerekir.
Yusuf Ziyad
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info