28 Aralık 2009 Pazartesi Saat 13:15
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
” ”
İnsanoğlunun toplumsallaşma sayesindeki yapma ve düşünme
gücü, insanı insan yapan her şeyin doğuş kaynağı. Bu kaynağın ilk doğurdukları
hem “gerçek hem “doğru yu ifade ediyordu. Yani doğru olan gerçek oluyor,
gerçek ise doğruyu ifade ediyordu. Çoğu zaman bu iki kelimeyi bir arada ifade
ediyoruz. Oysaki gerçekleşenlerin doğru olmama tarihi bin yıllara ulaştı. Artık
gerçekleşenlerin çoğu doğru değil. Bu kadar yıkımın, intiharın, şiddettin ve
toplumsal cinnetin kaynağı, bu gerçeği doğrudan ayıran yol ayrımına dayanıyor.
Bu ayrılık ise üretmekle tüketmek, yapmakla bozmak gibi olunca dengeyi de alt
üst ediyor. İnsan ruhu yarım kalıyor, kendini tamamlayamıyor. Öz olanın doğal
olanın üstü, bu gerçekleşen yapaylıkla örtülüyor. Bu örtüyü kaldırdıkça
insanoğlu yarım kalan hatta yanlış kalan tarafını tamamlayabilecek.
Doğal tedavi ve bitkilerle gelen sağlık araştırmalarını bu
gerçekten yola çıkarak önemsiyorum. İnsan bedenini olduğu kadar ruhunu da
iyileştireceğine inanıyorum. Küçükken bahçelerden topladığımız semizotu ve
kuşekmeği gibi otlarla evcilik oynardık. Şimdi çocuklar E332 ve türevi
kanserojen madde içeren boyalı sağlıksız şeyler tüketiyor. Bu değişikliğin
çocukların ruhsal durumu üzerindeki olumsuz etkisi, en az biyolojik etkisi
kadardır. Tıpkı bizi bir kuşak öncesine göre daha sağlıksız ve daha yarım
bıraktığı gibi. Hep naneli şeker yemiş ama nane görmemiş üşüttüğünde nane ve
limon içmeden, ağrı kesiciye başvurmuş insanların ruhunun bir tarafında
yarımlıklar kalacağına inanıyorum. Bu nedenle doğal tedavi yöntemleri
derinlerde bırakılan yaralara da ilaçtır.
Diğer taraftan ise doğal tedavi yöntemleri, ilaçların insan
biyolojisi üzerinde yarattığı tahribatı gözetildiğinde de daha çok
güncelleştirilmesi gereken bir konu olarak ortaya çıkıyor. İlaçlar için genelde
“iki tarafı keskin bıçak denir. Bir tarafı iyileştirirken diğer tarafı
yaralar. Bir antibiyotik ilaç hastalığa iyi geldiği gibi metabolizmanın tümüne
yayıldığından hastalıklı olmayan organları da etkiliyor. Farklı hastalıklara
neden oluyor.
Tıp bilimi gelişmesin demiyorum, elbette doğada ham haliyle
her şeyin çaresi yok. Fakat hastalıklarımızın nedeni ağırlıklı olarak özünden
sapmış, doğru ve doğal olandan uzaklaşmış bir gerçekliğin sonucu. Bu nedenle
doğaya-öze dönmenin yani ekolojik yaşamın bir adımı olarak, doğal tedavi ve
doğal beslenme yöntemlerini destekliyorum. Özellikle kadının bu çalışmaya
öncülük etmesinin –tüm imkansızlıklarına rağmen- anlamının da yüksek olduğuna
inanıyorum.
Newroz Êlih
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info