İşgalci Türk devleti ellerini ovuşturarak, Suriye topraklarına el koyma hesapları yapıyor. Faşist Turancılar Türkçülüğün coğrafik olarak yayılmasının sarhoşluğunu yaşıyor. Halep kalesine Türk bayrağını çekiyor ve Emevi Camisinde dua ediyorlar. Onlara göre Suriye atalarının toprağıdır ve onlara iade edilmelidir. Baas rejiminin yıkılması, İran ve Rusya’nın Şam’dan ayrılması onları sevindirirken, daha çok toprak işgal etmeleri için gözlerini de karartı. Cihatçı güçlerin “zaferini” kendilerininmiş gibi görüyorlar. Şam HTŞ’nin eline geçtiğinde Şam’a ilk gidip kutlamayı yapanlar işgalci Türk devleti oldu.
Türkiye, kendini aç tavuk gibi tahıl ambarında görmeye başladı ve kafasında neo-Osmanlı hayallerini kurmaya devam ediyor. Baas rejiminin yıkılması ve İran rejiminin çekilmesiyle bölgede oluşan boşluğu büyük bir fırsat olarak görüyor. Onlara göre Suriye kendilerine kalacak ve onlar da istediği gibi at koşturabileceğini zanediyor. İşgalci Türk devleti yayılmalarının önünde Kürtler dışında hiçbir engel olmadığını söylüyor. Onları da yok etmek, Suriye’nin yer üstü ve yer altı zenginliklerine el koyma düşüncesinde. İşgalci Türk devletinin planı; yıkılmış Osmanlı coğrafyasına yeniden sahip olmaktır.
Ankara’da yapılan hesaplar Rojava sınırlarında çarparak kırılıyor. Bu nedenle Kürt halkına yoğun saldırıyor. Kiraladığı tüm DAIŞ çetelerini Kürtlerin üzerine sürüyor. Kürt halkını bu vahşi çetelerin eliyle yok etmek istiyor.
BAŞKALARIN ATINA BİNEN DAİMA YAYAN KALIR
İşgalci Türk devleti, uluslararası güçlerin Suriye’de yarattığı fırsatlardan yararlanarak yeni Osmanlı planlarını hayata geçirmek istiyor. Bunun için hem uluslararası güçlerin atına biniyor hem de aşırı İslamcı cihatçıların (DAIŞ, El Nusra, İhvan, HTŞ, SMO) atına binerek ikili oynamaya devam ediyor. Bu güçleri kullanarak hedeflerine ulaşmak istiyor. Ama Türkiye’nin olduğu kadar başka güçlerin de bölgeye dair hesapları var. Kürt halkının ve bölge halkının da bir hesabı var.
Baas rejiminin yerine geçmek isteyenler, işgalci Türk devletinin aklıyla yıkılan eski rejimi devam ettirmeyi düşünüyorlarsa elbette uzun ömürlü olmayacaklardır. Yeniden inşa edilen Suriye; demokratik olmazsa, halkların ve inançların temel haklarına açık olmazsa kendi başına ayakta duramayacaktır. Yeni Suriye çok renkli ve çok sesli olmazsa, halkın isteklerine kapalı olursa birliğini koruyamaz. İdeolojik, dinsel, mezhepsel, tek tanrılı ve merkezi yönetimin dayatmaları sert tepkiler doğuracaktır. Suriye halkı onlarca yıldır özgürlük için savaşıyor. Baas rejiminin tekçi iktidarına karşı direndiler. Gelen çete grupları “her şey bize göre olacak” derse kuşkusuz hiç kimse tarafından kabul edilmeyecektir.
MERKEZİ OLMAZ!
Elbette yeni Suriye sistemi eskisi gibi merkezi olmayacak! HTŞ, Baas rejimi gibi “Devleti sadece ben yöneteceğim ve herkes bana göre yürümeli” derse, Suriye halkının sert tepkisiyle karşılaşacaktır. Şimdiden Kürt, Dürzi, Alevi, laik ve demokratlar mevcut durumu kabul etmiyor ve kendi haklarını talep ediyorlar. Baas rejiminin inkar ve imha politikalarına karşı köklü bir reform olmazsa, tüm zenginlikleri kapsayan bir sistem kurulmazsa, Suriye’de huzur ve istikrar da olmayacaktır. Kurulacak yeni sistem yüzde yüz demokratik değilse, federasyona, özerkliğe ve farklı inançlara açık değilse, halkın istekleri ve inançları göz ardı edilirse, toplum yaşamının temel hakları ihlal edilir ve ihmal edilirse, hiç şüphe yok ki; savaşın ve sorunların kapısı bir kez daha aralanacaktır. Suriye’de yeni bir devlet sisteminin kurulması uluslararası güçlerin pozisyonlarını da etkileyecektir. Bütün dünyanın gözü Suriye’de.
Herkes hükümetin nasıl kurulacağını izliyor. Nasıl ki cihatçı güçler ve Türk devleti kendi gönlüne göre tasarlamak istiyorsa, uluslararası güçler de Suriye’yi kendi gönlüne göre tasarlamak istiyor.
Eğer insanlar uluslararası güçlerin yeni Suriye’ye müdahale etmeyeceğini ve kendi haline bırakacağını düşünüyorsa büyük yanılgı içerisindedirler. Uluslararası güçlerin gündemi genel olarak Ortadoğu’yu değiştirmek ve yeniden dizayn etmektir. Suriye’deki durumu bu bağlamda ele almak gerekiyor. Suriye de bu yeni dizaynın bir parçası. Bölgede İran ve Rusya güçlerinin tasfiye edilmesi, uluslararası güçlerin projelerini hayata geçirmekte ısrarcı olduğunu gösteriyor. İşgalci Türk devleti akbabalar gibi çürümüş cesedin çevresinde dolaşıp yeni Suriye’nin inşasında ortak olmak istiyor. Tüm hesaplarını Rojava kazanımlarını yok etme üzerine yapıyor. Rojava Kürtlerini soykırıma uğratmak için elinden geleni yapıyor. Şam’ın HTŞ’nin eline geçtiği günden bu yana işgalci Türk devleti Şam’dan çıkmış değildir. Şam’ın siyasi, sosyal ve askeri sistemini Kürt halkına karşı inşa etmek, yönetmek ve kullanmak istiyorlar.
Ama bir gerçek var ki Türk devletinin Şam’daki ortakları hâlâ terör listesinde. Bütün dünya bu gruplara şüpheyle bakıyor. Bir yandan HTŞ ile ilişki kurarken diğer yandan da kendi siyasi tedbirlerini alıyorlar. Amerika, Suriye’ye ambargo kararını 2029’a kadar uzattı. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, Jerusalem Post’a şunları söyledi: “Bu, Şam’ın kontrolünü ele geçiren İdlib’den gelen bir terörist grup. Dünya onları yeni ve istikrarlı bir hükümet olarak görüyor ama amaçları yalnızca mültecilerin dönüşünü kolaylaştırmak. Bu, İslami bir rejim.”
Bu durumda Suriye’deki değişim ve dönüşüm sürecinin sona ermediği bir kez daha görülmektedir. Yeni Suriye hükümetinin inşasına yönelik program çeşitli ve demokrasiye açık olmazsa büyük sorunlar yaşanacaktır. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim örneği halkların birlikte olacağı bir yaşam model olabilir. Ulusal demokratik sistem tüm Suriye’yi kucaklayabilir ve bölge halkları için eşit ve özgür bir çözüm yaratabilir. Kürtlerin ve Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin Şam’daki cihatçılardan hak talep etmeleri yerine Şam’ın demokratikleşmesini içeren projeyi halklara sunması daha fazla sonuç alıcı ve başarılı olacaktır.
Halkın çoğunluğu cihatçıların gelişinden memnun değil. İnsanlar cihadist çeteler gibi düşünmedikleri ve yaşamadıkları için Suriye şehirlerinde ve sokaklarında her gün öldürülüyorlar. Bu nedenle halk ve farklı inançlara sahip olan insanlar arayış içerisindeler. Ulusal demokratik sistemle yaşamak istiyorlar. Bunun için Kürtlerle ve Kürtlerin önderlik ettiği güçlerle anlaşmalar yapmak isteyeceklerdir. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi tüm Suriye halkı için vazgeçilmez bir proje haline gelebilir. Kim bilir?
Hîwa AZAD