Karl Marks ve Friedrich Engels dünyayı derinden sarsan Komünist Manifesto kitabına şu cümlelerle başlarlar; “Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor; Komünizm hayaleti. Eski Avrupa’nın tüm güçleri bu hayalete karşı kutsal bir ittifak kurdu”
Yaklaşık 180 yıl sonra biz de Marks ve Engels’e esinle şunu diyebiliriz; Ortadoğu’da bir hayalet dolaşıyor, PKK hayaleti. Eski dünyanın tüm güçleri bu hayalete karşı kutsal bir ittifak kurma uğraşında. Gerçekten de Türk faşizmin her tür temsilcisinden, Arap şovenistlerine, cihadist teröristlerden Fars milliyetçilerine, neoliberal aydın bozuntularından, oryantalistlere ve tabi ki ihanetçi Kürtler kadar kapitalist modernitenin mahsullü olan herkes her yerde PKK’yi görüyor, her yerde PKK’den şikayet ediyor ve Kürtlere yönelttikleri her saldırıya PKK’yi gerekçe gösteriyorlar.
Sadece Ortadoğu’da değil, dünyanın her yerinde Kürtlerin soykırım altında kalmasını sağlayan bu sömürü düzeninden nemalanan her güç örgütlenen varlığını kendi değerleri ile yaşamaya çalışan Kürt gördü mü hemen baskı uygulamaya başlıyor. Sadece bu son iki aydaki gelişmelere yüzeysel bir bakış bile bunu görmemizi sağlar. Soykırımcı Türk devletinin Kürdistan’ı her yerinde yürüttüğü soykırım uygulamaları zaten yıllardan beri olduğu gibi hiç durmadı. Diğer güçlerle ilgili ise iki örnek vermek yeterli olur. Bir süre önce İngiltere demokratik Kürt kurumlarına hem de Türkçe konuşan polisler eliyle baskın yapıp, günlerce kurumları ablukaya aldı. Arjantin’de Önder APO’nun özgürlüğü ile ilgili parlamentoda açıklama yapacak gruba Arjantin devleti müdahale etti ve açıklama binan önünde yapıldı. Önder APO’nun özgürlüğünü isteyen aktivistler Arjantin’de ilk defa böyle bir uygulama gördüklerini ifade ettiler.
Kürde ve Kürt halkına düşmanlığı PKK adı altında içselleştiren güçlerin sesleri BAAS rejiminin Suriye’deki çöküşünden sonra her taraftan yükselmeye başladı. İktidarı alan HTŞ’den, Türk beslemesi çetelere, ihanet kelimesinin tarifini kendinde somutlaştırma misyonu olan ENKS’den soykırım saldırısı altındaki Kürtlerin değil de sürekli Türk devletinin güvenlik kaygılarını anlayan ABD ve AB yetkililerine faşist TC’nin devşirme dışişleri bakanından ihanet şebekesi dışında tarifi kalmayan KDP’ye değişik çevreler “Suriye’deki Kürtlerin hakkı var ama PKK” söylemlerini hep bir ağızdan söylemeye başladılar. Dışardan bakınca zihniyetleri, çıkarları farklı gibi görünen bu çevreler nasıl oluyor da PKK karşıtı kutsal ittifakı kurabiliyorlar. Bunu soruya yoğunlaşmak aslında Kürt özgürlük mücadelesinin ve Önder APO’nun tarihsel önderliğinin önemini de anlamak için temel bir noktadır.
Faşist TC’nin PKK korkusu ve Kürt düşmanlığını aslında açıklamaya bile gerek yok. 100 yıllık Türk devleti Kürt soykırımı üzerine kurulu. Bu nedenle devletin kurucu geni Kürt düşmanlığı. PKK ve Önder APO ise onun kabusu. Tam yok ettik dedikleri bir halkı diriltmekle kalmadı 50 yıldır bu rejime darbe vuruyor, kök söktürüyor. Kürtleri ortadan kaldırıp Kürdistan’ı Türk milliyetçiliğinin temel yayılma alanı olarak gören TC ve onun her renk her çeşitten faşisti Kürdü varlıklarındaki çıban olarak görüyorlar. PKK ise bu çıbanın onların kansere çeviren hareket. Yenemiyorlar, yok edemiyorlar. Ne yapsalar olmuyor. Kürt PKK ve Önder APO şahsında direniyor. Doğal olarak Türk devleti her özgür Kürt şahsısında PKK’yi görüyor ve saldırmak istiyor. Bunun için Türk devletinin Kürt fobisi uğruna yapmayacağı şey, vermeyeceği taviz yok. Birçok devlete sırf PKK ve Kürt halkının alehine bir karar aldırmak için ne kadar ekonomik rüşvetler, ayrıcalıklar verdiği de biliniyor.
Kutsal ittifakın diğer temel bileşeni olan KDP’yi ve türevlerini için ise PKK Kürtlüğün onların elinden alınması demek. Bu zihniyet Kürdistan mülkü, Kürt halkını ise tebaası görüyor. Her Kürt onlar gibi Kürdistan’a ihanet etmeli ve sadece kendi çıkarını düşünmeli. Türk devletinin son dönemki en büyük kara propagandası olan Kürde karşı değil PKK’ye savaşıyorum iddiasını KDP yayıyor. KDP bu şekilde Kürdistan’ın işgalini de Kürt soykırımını da meşrulaştırmaya çabalıyor. Kürdün tarihsel işbirlikçi KDP çizgisine isyanı PKK’dir. PKK dört parça Kürdistan’da KDP’nin gerçek yüzünün açığa çıkmasını sağlamıştır. Kürdün ülkesinin özgürleşmesinin yolunu göstermiştir. Bu nedenle KDP ihanet ettiği her yerde PKK’yi görüyor. Şengal’de, Rojava’da, Mexmur’da APOCU ideoloji temelinde özgürleşme mücadelesi veren bir Kürt mü var KDP hemen PKK diye yaygaraya başlıyor.
Arap ve Fars şovenizminde Kürt düşmanlığı zaten içkin bir haldedir. Kürdistan’ın sömürgeleştirilmesi ve Kürt halkının ikinci sınıf insan olarak ele alınması bu iki milliyetçiliğin ortak savlarından biridir. Bu nedenle Kürt halkının öncüsü PKK’ye karşı ittifaka bu çevreler koşa koşa dahil oluyor. Cihadist-selefiler ise PKK’de kendi yenilgilerini görüyorlar. İnsanlığın toplumsal değerlerine düşmanlığı kadını köleleştirme de simgeleşen bu zihniyetin Ortadoğu’dan söküp atılması demektir. DAIŞ’i silen ve halifeliğine son veren APOCU Kürt gençleri onların yıkılışının temsilidir.
Çıkarlarında başka bir şey düşünmeyen ve bunu süslü laflar bezeyen kapitalist modernitenin hegemon devletlerinin PKK düşmanlığı ise PKK’nin onların bu sistemine itirazından kaynaklanıyor. Kürdistan ve Ortadoğu’nun başta olmak üzere tüm dünyanın eşit, özgür ve demokratik temelde örgütlenmesi onların sınırsız kara dayalı sisteminin çökmesi anlamına gelmektedir. Kürt halkının kendi iradesi ile kendini onların sistemine alternatif demokratik, kadın özgürlükçü ve ekolojik biçimde örgütlemesi Rojava devrimi ile tüm dünyada halklara, ezilenlere umut olurken bu egemenlerin korkulu rüyası haline gelmektedir. Bu nedenle Almanya’dan, İngiltere’ye, ABD’den Fransa’ya devlet temsilcileri PKK ve Önder APO’ya düşmanlık yapmaktadır.
Bu güçlerin düşünceleri görünürde farklı olabilir fakat hepsi kapitalist modernitenin mahsulleridir. Cinsiyetçi, bilimci, dinci ve milliyetçi tüm bu farklı gibi görünen ideolojiler aslında tek kaynaktan beslenmektedir. Kadını, emekçiyi, gençleri yani tüm toplumu baskı ve sömürü altına alan kapitalist modernitenin değişik yüzleridir bu güçler. Gerçek özgürlük, gerçek demokrasi anlamına gelen APOCU paradigmaya karşı kutsal ittifak kurmalarının nedeni budur.
Fakat bu ittifak yenilgiye mahkumdur çünkü PKK uzun zamandır sadece bir örgüt olmanın ötesine geçmiştir. PKK Özgürlük isteyen her Kürdün kimliği haline gelmiştir. Uzun zamandır kitle eylemlerinde dile gelen “PKK halktır” tespiti bir sloganın ötesinde bir hakikati ifade etmektedir. Önder APO’da somutlaşan özgür Kürdün iradesi yenilmezdir. Sadece Kürt halkının değil yeni paradigma ile evrenselleşen APOCU paradigma dünyanın her yerinde ezilenlerin, kadınların ve gençliğin yol göstericisi haline gelmiştir. Yani ne Kürt halkı ne de onların örgütlü güçleri 100 yıl önceki gibi yalnız değildir. Dünyadaki tüm halklar ve Ortadoğu’ya savaş, yıkım ve ölüm dışında bir şey getirmeyen sistemin değişimini isteyen tüm güçlerde Kürt halkının ve Önder APO’nun yanındadır. Bu nedenle PKK ve Önder APO’ya karşı kurulan her ittifak güneşin karşısındaki kar yığının akıbetine uğrayacaktır.
Kendal BAGOK