Yurtseverliğin en köklü, seçkin örneklerinden birini gerçekleştiren Van halkı, Türkiye halklarına bir ilki başarmanın gururunu yaşatmıştır. Belediye seçimlerinde ezici çoğunluğu alan DEM Parti adayına karşı tam bir hukuk cinayeti işlenmiş oldu. “Adalet mülkün temelidir” yazısının bulunduğu mahkemeler Kürtler söz konusu olunca teferruattan ibaret hale geliyor. Van halkının iradesiyle Belediye başkanı seçilen Abdullah Zeydan’ın mazbatası AKP adayına verilmesi, hukuk eliyle gerçekleştirilen siyasi bir kumpastır. Nereden ve nasıl bakılırsa bakılsın Van’da tam bir hukuk garabeti yaşanmıştır.
Van kalesinin eteklerinde yükselen kitlesel direniş, birçok konuda örnek oluşturacak ilklere imza atmıştır. Kürt halkına karşı hukuk yoluyla suç işleyen devletin kirli oyununu bozmuş, çirkin yüzünü herkese göstermiş oldu. Politik Kürt seçmen, iradesinin gasp edilmesine karşı meşru müdafaayı en iyi şekilde sergileyerek hakkı olan kazanımı elde etmiş, iradesine sahip çıkmış, direnişi başarmıştır. Van’da bütün belediyelerin DEM Parti tarafından kazanılması da bir ilktir. Devletin bütün hukuksuzluklarına ve zorbalığına rağmen halk iradesinin DEM partiden yana tecelli etmesinin tarihi arka planını da iyi görmek gerekir.
Devlettin bütün kurumlarını ele geçiren AKP, mahalli seçimde Van’da dibe vurmuştur, tek kelimeyle kaybetmiştir. İşgalci Türk devleti, Van-Özalp’ta katlettiği 33 köylü ile birlikte Van’ı zaten çoktan kaybetmiştir. Ahmet Arif’in ‘33 kurşun’ u devletin böğrüne sıkılmış hale geldi. Kürtlere karşı uygulanan devlet terörünün, işlenen katliamların tümü günün birinde devletten hesap sormaya varacağının en iyi örneği bugün Van’da hayat bulmuştur. Serhat’ın en yüksek dağı olan Ağrı dağının zirvesine ‘Muhayyel Kürdistan burada meftundur’ tabelası dikenler ne kadar çok yanıldıklarını, tarihten ders çıkaranların bugün anlamış olmaları gerekir. Büyük İskender’in başarısızlığı, zor kullanarak ‘Gordion düğümünü’ kılıcıyla kesmesinden kaynaklandığı rivayet edilir. Kürtlere uygulanan şiddettin ters teptiğini, bundan sonra da ters tepeceğini tarihten öğrenmek isteyene, anlam gücü olanlara Gordion düğümünde olduğu gibi, Van direnişi de en iyi örnektir.
Van halkı, iradesinin hiçe sayıldığı bu seçimde sergilediği direniş ve kararlı duruşuyla Türkiye’de güçlü bir dayanışmayı yaratmıştır. Demokrasiden yana tavır koyan muhalefet partilerini bir araya getirerek, devletin hukuksuz uygulamalarını boşa çıkarmış, Kürt halkıyla ciddi bir dayanışma ruhunu yaratmıştır. Yıllardan beridir Kürt coğrafyasında yaşanan özel savaşa karşı ilk kez batıdan bir sesin yükseldiğine tanık olunuyor. Hukukçular, sanatçılar, bazı siyasiler, demokratik değerlerde buluşan partiler, emek platformları, ilerici-aydın kesimler, bazı basın kuruluşları kısacası demokrasinin özlemini çeken vicdan sahibi herkes, Van’da ki haksızlığa, hukuksuzluğa karşı adalet duygusuyla bir araya gelmiştir. Demokratik dayanışmanın gerekliliğini ispatlamıştır. Dayanışmanın ortaya çıkardığı muazzam kitle gücünün nelere kadir olduğunu her kesime göstermiş ve faşizme geri adım attırmıştır.
Tarih bize öğretmiştir ki, örgütlü halkların direnişi karşısında hiçbir diktatör ayakta duramaz. Türkiye halkları arasındaki dayanışma, birlikte yaşama arzusu, demokratik normlarda buluşmasının en iyi örneği Van’da sergilenmiş ve muazzam bir enerjiye dönüşmüştür. Demokrasiyi ilmek ilmek örmenin zeminini oluşturmuştur. Bunu daha da geliştirmenin imkânı her zamankinden daha fazla mevcuttur. Sessizlikten ve suskunluktan beslenen faşizm en çok da sesten korkar. Eğer faşist dayatmaya karşı Van’da sessizlik olsaydı sırada AKP’nin kaybettiği bütün merkezler de kayyumların gündeme gelmesi kaçınılmaz hale gelecekti. Van, faşizmi ürküttü. Bundan sonra hak gaspına, kayyumlara ya da herhangi bir hukuksuzluğa karşı halk dayanışması sokağa taşar ve eyleme dönüşürse, iktidarı düşürmesi içten bile değildir. ‘Mazlumun ahı devirir şahı’ öz deyimin pratik karşılığı Van’da tezahür etmiş, iktidarın kimyasını bozmuştur.
Kürt seçmenin mahalli seçimlerdeki politik tercihi belirleyici olmuş, Türkiye’de ki politik dengeleri değiştirmiştir. AKP-MHP faşizmini dibe çekerek demokrasiye önemli bir çıkış yaptırmıştır. AKP’nin Van’da ki cinnet hali ise demokrasi seçeneğini daha fazla tetiklemiştir. Van olayı, Van’ı da aşan, üzerinde titizlikle çalışılmış, hukuki alt yapısı oluşturulmuş son derece planlı bir provokasyondur. Bu provokasyonla her ne amaçlandıysa, amacına ulaşması Van halkı tarafından engellenmiştir. Bu provokasyon girişimi ister iktidarın içinden olsun ister dışından olsun, kimler tarafından tezgahlandıysa aydınlatılmaya muhtaçtır.
Halklar Önderi Abdullah Öcalan’ın doğum günü olan 4 Nisan günü, halklar adına yeni doğuşlara vesile olmuştur. ‘Ben mezarda da olsam rolümü oynarım’ sözü, toplumsal yaşamda, örgütlü halk kitlelerinde ziyadesiyle yaşam bulmuştur. Uzun tutsaklık durumu Önder Apo’nun gücünü sınırlamaya yetmemiştir. ‘Ben kaybetsem de halk kazanmıştır’ tespitinin en somut örneği Van halkının direnişinde ve ortaya çıkan dayanışmayla kanıtlanmış, halklar kazanmıştır.
Önder Apo’nun doğum gününü kutluyor ve direnen dünya halklarına kutlu olsun.
(Editörün Notu: Yazarımız yazıyı 4 Nisan günü hazırlamıştır ancak teknik sorunlardan kaynaklı bugün (8 Nisan) elimize ulaşmıştır. Okuyucularımızdan özür diliyoruz.)
Rauf KARAKOÇAN