İsrail’in Şam’daki İran konsolosluğuna düzenlediği son hava saldırısı, olası sonuçlara ve İran’dan gelecek yanıt olasılığına ilişkin beklentiler artıyor.
İran’ın doğrudan çatışmadan kaçınacağını ve bunun yerine bölgedeki vekil güçleri aracılığıyla özellikle Irak’taki grupları kullanarak Amerika ve İsraile karşı misilleme yapacağını söylemek mümkün.
İsrail ile Hamas arasındaki savaşın başladığı geçen Ekim ayından bu yana İran, ABD ile doğrudan çatışmadan kaçındı ve Irak topraklarında mevcut ve aktif olan ABD üslerini hedef alan kendisine sadık paramiliter gruplara güvendi. 100’den fazla kez hem Suriye hem de Irak’ta, Ürdün’deki Amerikan üssünde 3 Amerikan askerinin ölmesine, 34 askerin yaralanmasına yol açan İran, Şam’daki konsolosluğunun İsrail tarafından hedef alınmasından sonra da aynı yaklaşım ve misilleme taktiğini sürdürüyor.
Geçtiğimiz yıl 7 Ekim’de Hamas ile İsrail arasında savaşın başlamasından bu yana İran’ın Suriye’deki Amerikan varlığına karşı gerilimi tırmandırmak istemesinin önemli nedenlerinden biri de İran’ın Irak ve Suriye’den geçirmeyi planladığı Şii Hilalini tamamlama planının sekteye uğruyor olması. Amerika’ya karşı savaşa doğrudan girmeyi göze almayan İran onlarca kez “Irak’taki İslami Direniş” adı altında kendisine bağlı Iraklı grupların eliyle Suriye ve Irak’taki Amerikan üslerini hedef aldı.
Ancak 28 Ocak’ta Ürdün sınırında Suriye sınırına yakın bir Amerikan üssünü hedef alan ve 3 Amerikan askerinin ölümüne, 34 askerin de yaralanmasına yol açan saldırı, Tahran’ın beklemediği bir Amerikan tepkisini beraberinde getirdi.
KARŞILIKLI TEHDİTLER DEVAM EDİYOR
Şubat ayının başında ABD, Irak ve Suriye’deki İran hedeflerine yönelik bir saldırı başlattı. Saldırılar, 130 kilometrelik bir alanda dördü Suriye’de ve üçü Irak’ta olmak üzere yedi noktaya dağılmış 85 hedefi hedef aldı ve bu saldırılar ölümlerle sonuçlandı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre Suriye’de İran yanlısı 18 unsur öldürülürken Irak güvenlik kaynakları, Amerikan saldırılarının aralarında sivillerin de bulunduğu 16 kişinin ölümüne, 25 kişinin de yaralanmasına ve vatandaşların mülklerinin zararına yol açtığını söyledi. Amerika, tepkinin sadece bu saldırılarla sınırlı kalmayıp, kendi istediği şekilde devam edeceği tehdidinde bulundu.
Bu tepkinin ardından İran yanlısı gruplar, Suriye ve Irak’ta, özellikle de 13 binden fazla İran yanlısı unsurun konuşlandığı Suriye’de işlerin kontrolden çıkıp kendi gruplarına büyük zarar vereceği korkusuyla Amerikan üslerini hedef almayı bıraktı. Derazor ve kuzeyinde (Halep) ve Suriye’nin içlerinde (Humus, Şam ve güney Suriye – Lübnan sınırında) saldırılar minimal seviyeye düşürüldü.
Ancak şaşırtıcı gelişme, 1 Nisan’da İsrail F-35 savaş uçaklarıyla Şam’daki ana büyükelçilik binasının bitişiğindeki İran konsolosluk binasını hedef aldı ve aralarında Suriye ve Lübnan’da Devrim Muhafızları Kudüs Gücü komutanı olan Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahedi’nin de bulunduğu İran İslam Devrim Muhafızları’ndan (IRGC) iki general ve beş subay öldürüldü.
Saldırıdan yaklaşık 24 saat önce Suriye’ye gelen Zahedi, diğer iki üst düzey İranlı komutanla birlikte büyükelçilik yerleşkesinde kalıyordu. Zahedi, Rıza’nın evini hedef alan hava saldırısından sonra Suriye’de öldürülen üçüncü üst düzey Kudüs Gücü komutanıydı. Ocak ayında Seyyide Zeinab bölgesindeki Devrim Muhafızları’nda tedarik subayı olan Musavi ve bu güçlerden ilki olan istihbarat görevlisi Hajjatullah Amidwar, Mezzeh bölgesindeki bir binanın bombalanması sırasında öldürülmüştü. Zahedi ayrıca, ABD’nin dört yıl önce Bağdat’ta Kasım Süleymani’yi öldüren saldırısından bu yana öldürülen en yüksek rütbeli Kudüs Gücü komutanı olarak kabul ediliyor.
İsrail’in saldırısına yanıt olarak İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasser Kan’ani, İran’ın karşı önlem alma hakkını saklı tuttuğunu, saldırgana verilecek tepkinin türü ve cezasına karar vereceğini belirtti. Ayrıca İran’ın Suriye Büyükelçisi, ülkenin İsrail rejimine kararlı bir yanıt vereceğini vurguladı.
Böylece İran bir kez daha ona bağlı gruplar aracılığıyla Suriye’deki Amerikan üslerini hedef almaya başladı. Özellikle de “Irak’taki İslami Direniş” olarak adlandırılan örgüt aracılığıyla, son zamanlarda birkaç kez Suriye’deki Amerikan üslerini vurdu.
DOĞRUDAN ÇATIŞMA YOK
İran doğrudan Amerika’yı hedef alarak çatışmaların sıcak savaşa evrilmesinden çekinmekte. Fakat, hava saldırılarının İran için derin bir aşağılama olarak görülmesi nedeniyle İran’ın Şam’daki konsolosluğuna yönelik saldırıya karşılık verme ihtimalinin yüksek olduğunu söylemek mümkün. Tıpkı İsrail’in İran topraklarını vurması gibi. İran’ın olası misilleme cevabının şekline bakacak olursak İran, İsrail veya ABD ile doğrudan karşı karşıya gelmekten çok, bunun yerine vekil güçlerini kullanmayı tercih edecektir.
Ayrıca İsrail’in yurt dışındaki diplomatik temsilciliklerinin İran’ın misilleme hedefi haline gelebileceğini de belirtmekte fayda var.
ÇATIŞMA MERKEZİ SURİYE
Suriye, halihazırda İsrail ile İran arasında bir çatışma alanıdır. İsrail’in Hizbullah’a silah sevkiyatını engellemek için Suriye havaalanlarına ve İran yanlısı üslere düzenlediği hava saldırıları yaygındır. İran konsolosluğuna yapılan saldırının, İran’ın işgal altındaki Suriye toprağı olarak kabul edilen Golan Tepeleri’ne yönelik bir saldırı girişimine yol açabilir. İsrail buna karşılık Suriye genelinde saldırılar düzenlemekten kaçınmayacaktır.
Yine Hizbullah İsrail’in kuzeyine yönelik saldırılarını yoğunlaştıracaktır ancak Lübnan’ın yok edilmesiyle sonuçlanacak geniş çaplı bir İsrail saldırısının zemini de oluşmuş olacak. Ayrıca İran’ın misillemesi Lübnan ve Suriye’yi çatışmanın içine sürükleyecektir.
Bunun potansiyel olarak çatışmanın tüm Ortadoğu’ya yayılmasıyla sonuçlanabilecek zincirleme bir saldırı ve karşı saldırı reaksiyonu başlatacaktır. Yani bu sadece bölge için değil, tüm dünya için felaket bir durum olacaktır.
Militan RÊHAT