25 Ağustos 2019 Pazar Saat 07:20
0
21
TR
:” ”
:””
” “,
:” ”
Yalan, devletçi uygarlığın
kendini meşrulaştırmada, halkı sömürü ve baskı düzenine razı etme de kullandığı
temel araçtır. Hatta denilebilir ki yalan, devletin varlığının temel
koşulludur. Bu açıdan her devlet halkına yalan söyler. Fakat bu konuda Türk
devleti devletler arasında uzak ara birincidir. Unutmayalım ki halkına Türk
milletinin dünyadaki her şeyin başlangıcı, her dilin Türkçe ’den türediğini
söyleyen bir devletten bahsediyoruz. Kürt diye bir halk olmadığını onların Dağ
Türkü olduğunu ciddi ciddi güya akademik çalışmalarla kanıtlamaya çalışan bir
devlet, bu devlet. Bu açıdan yalanda sınır tanımayan, bu konuda oldukça
yaratıcı bir yapıdır, Türk devleti. Kürt halkının inkârına dayanan bir sistemin
iliklerine kadar yalanın işlemiş olması aslında doğaldır. Bu nedenle Türk
devletinde önemli bir yeri olan orduda yalan sürekli hale gelmiştir. Asıl
şaşırtıcı olan bir ordu mensubunun hasbel kader doğruları söylemesidir.
Türk Ordusunun resmi yalanları
ile ordu mensuplarının kişisel yalanlarında sınır tanımaz o kadar çok örnek
vardır ki en uçarı yalanı bulmak için ciddi bir araştırma yapmak gerekir.
2000’lerin başında bu konuda oldukça garabet örnekler etrafa saçıldı. 90’larda bu
iş “Anadolu’dan Görünüm gibi programlar ve takma adlarla yazılan kitaplar ile
emir komuta altında yapılıyordu. Bireysel inisiyatif ise 2000’lerde ortaya
çıktı. Emekli olan bazı komutanlar 90’larda Kürt halkına karşı yürüttükleri
savaşı anlatan ve ciddi kütüphanelerde “Fantezi Edebiyatı rafına konacak
kitaplar yazdılar. Bu kitaplar Türk şovenizmi ile zehirlenmiş alternatif
evrende yaşayanlar tarafından fazlaca okununca bu kişiler birde televizyonlara
çıkartıldılar. İnsanlık dışı uygulamalarını ballandıra ballandıra anlatmaları
yetmiyormuş gibi ekranlarda kitaplarını bile sollayan masallar uydurdular.
Kimse yüzlerine “Arkadaş bir sakin ol, din kardeşiyiz, bildiğimiz kadarıyla PKK
gerillalarının sayısı Türk ordusunun mevcudunu hiç geçmedi! demediği için bunlar
10 askerle 1000 gerillayı yenilgiye uğratıyor, destan üzerine destan yazıyordu.
Yalnız ufak bir sorun vardı. Bunların ismini zikrettikleri çatışmalarda
gerçekten bulunmuş gerillalar, gerilla komutanları da vardı. Hakikati de
paylaşıyordular. Gerçi bu pek sorun da sayılmazdı. Ne de olsa onların at
koşturdukları mecralarda gerçeğin yeri yoktu.
Hatta bu generallerden biri
muhtemelen kendi söylediği yalanlara inanmaya başlayınca destan yazımından
politikanın tarihini yeniden yazmaya aday oldu. Vatanı defalarca kurtardığına
göre bir kez daha kurtarabilirdi. Siyasi parti kurup iktidar gelmesine ne engel
olabilirdi ki? Ne de olsa o efsane komutandı. PKK’yi birkaç kez bitirmişti. Irkçı
hezeyanlarla parti de kurdu bu kişi. İlk başlarda 900 bin kişinin partisine üye
başvurusu yaptığını duyurdu. 2011 Seçimlerinde aldığı oy ise yüzde 0.2 oldu.
Yılmadı, ne de olsa dağlarda kar kış yıldırmamıştı onu bu sonuç mu yıldıracaktı?
2015 seçimlerinde bu sefer bağımsız aday oldu İstanbul’dan. Muhtemelen
akrabalarının oyuyla küçük bir mahallenin muhtarından biraz daha fazla oy
almayı başardı. Siyasete veda ettiğini açıklarken bile ayakları yere basmıyordu
keza bugünlere getirdiği partisini gençlere bırakıyordu.
Dediğimiz gibi devletler yalan
söyler. Hele faşist devletler daha fazla da yalan söyler. Bunun sömürgeci ve
çarpık da olsa bir mantığı da vardır. Fakat T.C. örneğinde iş bilimsel analiz
yöntemini çok aşıyor. Bir iki vaka olsa insan psikoloji bilimine yönelir. Resmi
açıklamalarla yetinilse el mahkûm denilebilir. Savaşın gerçeğini, gerilla
karşında tekniksiz adım atamadıklarını nasıl açıklasınlar? Fakat bu generaller
resmi açıklamalarla durmuyorlar ki adeta en absürt yalanı ben söylerim diye
yarışıyorlar. En son örneğini ise 21 Ağustos 2019 tarihinde gördük. Jandarma
Genel Komutanı Orgeneral diye güya koca koca unvanlara sahip Arif Çetin diye
biri de yarışa katıldı. Yazıyı okuyacaklardan baştan özür dileyerek açıklamayı
bu kişi nasıl söylediyse o şekilde aktarıyoruz:
“Dağlar teröristlerden tamamen temizlenmiş durumda. Kalan unsurlar
varsa en kısa zamanda temizleyeceğiz. Bayrağımızın sonsuza kadar dalgalanması
için hep birlikte çalışıyoruz. En kısa zamanda bu bölge, tamamen teröristlerden
arındırılarak, yaylalar serbest olacak, köylerimizde herkes bağını, bahçesini
rahatça ekip, biçecek
Şimdi ne var bunda her zamanki
yalanlarından biri işte, bunun gibi ne yalanlar duyduk denilebilir. Fakat bu
zat yalan geleneğine çok nadide bir örnek ekliyor. Mantık dersinde çelişik
önermeyi tanımlayacak bir ifade kullanıyor bu kişi. Önce dağlar tamamen
temizlenmiş diyor sonra kalan unsurlar varsa en kısa zamanda temizleyeceğiz
diyor. Be hey adam eğer tamamen temizlenmişse nasıl başka unsur kalıyor, yok
kalan unsur varsa nasıl tamamen temizlenmiş oluyor. Birde bunu ölüme sürdüğü
birinin ailesi ile konuşurken söylüyor. Başkalarının canı pahasına iktidarını
korumak için yalan söylüyorsun tamam bari anadilini doğru kullan. Zulüm düzenin
sürsün diye insanları kandırmaya çalışıyorsun tamam ama en azından kendi
kendini boşa çıkarma. Madem dağlar boş binlerce askeri niye operasyona
yolluyorsun, madem dağlarda kimse kalmamış ne diye yaylaları yasaklıyorsun?
Türk Ordusunun kurmay okullarında
“Senaryo Yazımı , “Yalan Teknikleri dersleri veriliyor, bunu masa başı
paşaların hayal gücünden anladık. Ama “Türkçe dersi yeterince verilmiyor
anlaşılan. Çünkü bu kişi sadece üç cümlede özne yüklem uyuşmazlığından tutalım,
yüklem çekimlerine birçok anlatım bozukluğuna aynı anda imza atabiliyor. Bir de
bu kişinin resmi tanıtım yazısında İngilizce bildiği söylenmiş. İngilizce
biliyor mu onu bilemiyoruz ama Türkçesinde ciddi sıkıntı var. Bu generalin dili
zayıf olsa da senaryo yazımı çok ama çok gelişmiş, anlaşılan hocası iyi. Hazır İngilizcesi de varken aslında şansını
Hollywood’ta denese fena olmaz…
Bu kişi nasıl paşa olmuş,
isterseniz bir de ona bakalım. Pratik savaş sahasına adım atmadığı kesin.
Savaşın yoğunlaştığı bazı dönemlerde Kürdistan’da bulunmuş doğru, fakat aldığı
görevlerden anlıyoruz ki tahkim edilmiş karakollardan, alay ya da tugaylardan
dışarı çıkmış değil. Yine resmi tanıtım yazısında yazıyor “Jandarma Asayiş
Komutanlığı Harekât ve Asayiş Şube Müdürlüğü Plan Subaylığı, Personel
Başkanlığı Plan Yönetim Koordinasyon Daire Başkanlığında Şube Müdürlüğü gibi
telaffuzu güç görevlerde bulunmuş bu kişi. Hakkını teslim etmek gerek, kendini
tanıtmada oldukça zorlanmıştır ve sanırız ki askerlik kariyerinde zorlandığı
tek hususta bu olmuştur. Peki, hızlı da terfi eden bu zatın sırrı ne? Onu da
yazıyorlar. 15 Temmuz gecesi TV’lere çabuk bağlanıp, kazanan tarafa bağlılığını
bildirmiş. Bir yıl içinde önce korgeneral bir yıl sonra da orgeneral yapılarak
bu üstün başarısı ödüllendirilmiş. Bu “vatan kurtaran aslan! bu deneyimle
gerilla hakkında, savaş hakkında fikir de beyan edebiliyor. Bilgisayar
ekranlarında gördüğü savaşı kazanacağını söylüyor, haritada parmakla dağları
dolaşmanın gerçek hayatta da o kadar kolay olduğunu sanıyor. Özgüveni gelişkin,
on binlerce askerin arkasında atıp tutabiliyor. Ama uyanık aynı zamanda
operasyonların cumhurbaşkanın talimatlarıyla yapıldığını en başta belirtip
ekstra bir yağcılığı da araya sıkıştırıyor.
Bu kişinin komedisi burada
bitmiyor. Türk subayları hikâye uydurmada ileri olabilir ama Kürt gerillası da
gerçeği yüzlerine vurmada çok mahir. Bu masa başı paşası bu açıklamayı 21
Ağustos gününün sabah saatlerinde yapıyor. Aynı günün akşam saatlerinde
devletin resmi haber organı bir çatışma haberi geçiyor. Bu zata bağlı bir birim
operasyona çıkmış ve çatışmada 3 asker ölmüş biri de yaralanmış. Hayali de olsa
gerillaların kaybından bahsedemiyorlar. Çatışmanın gerçek sonucunun
öğrenebilmemiz için HPG’nin açıklamasını beklemek gerekecek ama bu kaybı
açıklamak zorunda kaldıklarına göre büyük darbe aldıkları açık. Masa başı
paşasının açıklaması TV altyazılarından çıkarılıyor, internet sitelerinde ise
arka plana atılıyor.
Be hey paşa bir laf ettin bari
kendi televizyonlarının bunu aynı gün içerisinde yalanlamasını engelle değil
mi? Savaşın gerçek sonuçlarını açıklamak gibi onurlu bir tavrınız zaten yok bari
lafın bir iki gün daha dolaşabilsin. Anlaşılan bu paşa halkla ilişkiler
yeteneğinden de yoksun. Yaşar Kemal bir seferinde “Türkiye’de her şey
olabilirsiniz ama rezil olamazsınız demişti. Bu zat buna çok uğraşıyor. Kürt
halkının gözünde başarıyor da rezil olmayı fakat, Türkiye halkları nezdinde hak
ettiği konuma gelmesi için mücadelenin daha da yükselmesi gerek.
Bu generalleri yalan söylediğinde
burnu uzayan kukla Pinokya ’ya benzettik. Ama aslında çocuklara doğruları
söylemenin önemini anlatmak için kurgulanan bu masum masal kahramanıyla eli
kanlı faşist generallerin kukla olmak dışında hiçbir ortak yönü yok. Bunu da
not düşelim ki Pinokyo’ya ayıp olmasın.
Kendal BAGOK
0
21
TR
KO
:” ”
:””
” “,
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html