Kuzey Kürdistan’ın tüm kentlerine yönelik sömürgeci yönetim anlayışıyla yaklaşan Türk Devleti, Colemêrg’de Kontr-Gerilla yönetim anlayışını uyguluyor. Siyasi ve toplumsal olarak Kürt Halkını düşman bir konuma yerleştiren politikalar izleyen Türk Devleti, 90’lı yıllarda Devlet eliyle oluşturulup desteklenen Kontr-Gerilla’nın kullandığı yöntemler ile faaliyet yürütüyor. İç İşleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı (veya TSK) ve Cumhurbaşkanlığı gibi devleti yöneten makamlara doğrudan bağlı olduğu bilinen güçler olarak Polis, Asker, MİT ve SADAT çetelerini sürekli savaş pozisyonuna sokup bu güçleri halka karşı ne düzeyde kullandığı gözden kaçırılmaması ve detaylıca anlaşılması gereken bir konudur.
Ulaşılmak istenen sonuçları ile birlikte hedef alınan kesimlerin kimler olduğunda da ayrıca ikna olunması gerek. “Coğrayfa Kaderdir” söylemi ile hedef alan kafa yapısına karşın, Coğrafya Kaderdir’i bilmek de önem arzediyor.
Türk Devleti’nin Kürt Halkı üzerine yürüttüğü saldırılar ve de doğasına, kültürüne yönelik yürüttüğü saldırı politikaları tek merkez çıkışlıdır. Bu merkezin temel hedefi sindirme, eğer gerçekleşmezsede yok etmedir.
Kürdistan’da Keyfi Öldürmeler
Kürdistan’ın tüm kentlerinde son dönemlerde yaşanan tecavüz, baskı olaylarının yanı sıra keyfi öldürme ve ceza almama durumları yaşanmaktadır. Dersim, Amed, Şırnak, Agirî, Colemêrg, Duhok, Amediyê, Zaxo, Süleymaniye, sonrasında Efrin, Serêkaniyê, Eyn İsa kentlerinde Türk Devleti’nin direkt yada endirekt yollardan sebep olduğu onlarca Kürt insanı katledildi.
Son olarak Colemêrg’in Derecik ilçesi Çemê Kûr köyünde yaşanan olayda Reşit Ekinci adında bir genç askerlerin açtığı ateş sonucu yaralanmış, valilik ise yaptığı açıklamada havaya ateş açıldığını söylemişti. Yine Colemêrg’de evinin 50 metre ilerisinde askerlerce açılan ateş sonucu katledilen 61 yaşındaki Şerali Dereli’nin sürüklenerek sınıra götürülmeye çalışıldığı görülmüştü. Şerali Dereli’nin katledilmesine ilişkin valilik tarafından yapılan açıklamada öldürülmenin “Mevzuata Uygun” bir biçimde gerçekleştiği ifade bulmuştu.
Kolber’lerin sınır ticareti yapıyor oluşlarının öldürülmelerinde, vurulmalarında mevzuata uygun öldürme olduğunuda Van’da öldürülen 2 Rojhilat’lı Kürd’ün olayında gördük.
Dersim’de karakolların rastgele yaptığı bombardımanlar ile patlamayan muhimmatlar çocukların katledilmesine neden oluyorken patlayan muhimmatların PKK’ye ait olduğu açıklanıyor. Ancak araştırma yapılmasına izin verilmiyor. Yine vurulan çobanların, piknik yaparken saldırılan sivillerin gerçekleşen olaylara ilişkin verdiği ifadeler dikkate alınmıyor. Bunların tümü tek merkez çıkışlı karar ve uygulamaların gereğidir.
“Havaya açılan ateş sonucu, uyarı ateşi, kaza sonucu ateş alan silah” vs. gibi sivillerin asker ve polis eliyle öldürülmesi olaylarında öne sürülen gerekçeler gerçeklikle alakalı değildir. Doğrudan hedef alma ve kasıtlı öldürme vardır.
Efrin’de son 3 yılda 674 sivil yalnışlıkla değil bile isteye öldürüldü. Aynı biçimde Serêkanî ve Girê Spî’de de onlarca Kürt insanı türk askeri ve çeteleri tarafından kasıtlı hedef alınarak katledilmişti. Güney Kürdistan’da türk savaş uçaklarının Şeladizê de Qendil, Heftanîn ve diğer birçok bölgesinde sivilleri hedef alarak yaptığı bombardımanlarda onlarca sivil katledildi.
Kontr-Gerilla Yönetim Anlayışı
Sindirme politikalarının ihtiyacı olarak 90’lı yıllarda oluşturulan ve hertürlü vahşeti uygulama yetkisi verilen Kontr-Gerilla, Kürdistan ve Türkiye’de aydın, siyasetçi, avukat ve yazarlara yönelik birçok saldırı gerçekleştirdi. Sivilllere yönelikde saldırılar geliştiren bu yapılanma, Özel Savaş Dairesi’ne bağlı olarak faaliyet yürütüp bu daire tarafından korunuyor-kollanıyordu. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller bu yapılanmayı “Devlet İçin Kurşun Atanda, Yiyende Şereflidir” şeklindeki sözleri ile her alanda harekete geçirmiş, gizliden yürüttüğü tüm faaliyetleri açıktan yürütmeye başlamıştı. Suç işlemiş herhangi bir Kontr-Gerilla yapılanması mensubu kişi cezalandırılmıyor aksine ödüllendiriliyordu.
Sindirme politikalarına hizmet eden bu yapılanma gösterilen direniş ile boşa çıkarıldı ancak, günümüzde güncellenmiş yüzüyle tekrar faaliyet yürütmeye başladı. İlk yıllarında devlet içinden kısmi destek alan Kontr-Gerilla, günümüzde Devleti yöneten bir konumdadır ve kendisine destek sunmayan herhangi bir kurumu veya kişiyi dilediği biçimde cezalandırabilmektedir. Güncellenmiş yüzünün bir diğer özelliğide hedefin sadece Kürt Halkı olmadığıdır.
Birçok kurum-kuruluş ve kişi Kontr-Gerilla’nın baş üyesi Recep Tayyip Erdoğan’ın direkt hedefi olmaktan kurtulamıyor ve bunun altında yatan neden, Erdoğan’ın politikalarına biat etmiyor oluşlarıdır. Bunun bilincinde olan bir toplumun olmayışıda direnenleri başarıya götüren yolda zorluyor. Basit bir denklem olmasına karşın kararsızlık görüntüsü çizen kitle sanıldığı üzere %5-10’larda değil. AKP ve MHP’ye oy vermeyen ve hiçbir bağlılık hissi duymayan tüm kesimler doğrununmu yalnışınmı tarafında olacaklarının kararını verebilmiş değil.
“Coğrafya Kaderdir” Söylemi, “Alışın” Demektir
Toplum içindeki kararsızlığın, mevcut Devlet yöneticilerinin yürüttüğü politikalar sonucu geliştiğini ifade etmek yalnış değildir. Her alanda uygulanan baskının sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu evreyi takip eden bir diğer hedef de, toplumu mevcut biçimde yaşamaya alıştırmaktır. “Coğrafya Kaderdir” lafını Colemêrg Valisinden duyduk, devletin bölgedeki insana en üst düzeyden sunduğu yaşama biçimi valinin söylemlerinden ibaretti. Ancak bu söylem sadece Colemêrg’i kapsamıyor.
Söz konusu Devlet’e hizmet eden ve Vali düzeyinde görev almış bir kişidir. Bu kişi Türkiye’deki diğer tüm kentlere yönetici olarak atanan diğer kişiler ile aynı ortamdan çıkmış bir kişidir. Colemêrg’deki yönetim anlayışının İzmir’de görülmediğini, Antalya’da, Kastamonu’da görülmediğini ifade etmek yalnış olur. Çünkü aynı biçimde görülüyor.
İşlenen kadın cinayetlerinde ceza almayan failler, yolsuzluk yapan bakan-vekillerin korunup kollanıyor oluşu, Üniversitelere atanan kayyumlar. Tüm bunlar Kontr-Gerilla yönetim anlayışının en tepedeki kişidede hakim olmasından kaynaklıdır. Ve bu kişi ülkenin dört tarafında ölen-öldürülen, kaçırılan, taciz-tecavüz edilen herkesin ailesine “Coğrafya Kaderdir” diyor. Diğer bir deyiş ile “Alışın, bu topraklarda işler böyle yürür” demektedir.
Fırat ALİ
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi