21 Nisan 2012 Cumartesi Saat 15:48
Psikoloji de bir vaka vardır. Latince de “projeksiyon denilir. Türkçe karşılığı “yansıtmadır .
Buna göre suçlu olan bir insan suçunu gizlemek için başkalarını suçlar. Kendi suçunu başkasına yükler, yansıtır. Sürekli başkalarına fiziki ve sözlü saldırıda bulunur.
Türkiye’de yetişen ve Yeşil Türkçü eğitimden geçirilerek Yeşil Türk Irkçılığına devşirilen bazı yazar geçinenler bu konuda hayli hünerlidirler.
Saldırganca kalem oynatırlar.
Özellikle saldırılanın baş hedefi devamlı Kürtler olur.
Onlar ahlaklı, Kürtler ve Kürt Özgürlük Hareketi ahlaksız olur.
Kendilerinde hangi kötülükler, hangi çirkinlikler vb ne kadar insanlık dışı karakteristik özellikler varsa, hemen hemen hepsini Kürtlere yüklerler.
Onlar hep pir u pak ve melek, Kürtler ise hep kirli ve şeytan olurlar.
Ne hikmetse bazen öyle olur ki, esas da Onların kirli ve şeytani ne kadar kötülük varsa hepsini kişiliklerinde barındırdıkları açığa çıkar.
Türk basınında bu konuda ön plana çıkan çok tipik üç kişi var.
Birincisi Hüseyin Üzmez’dir.
Malatya’da yetişen ilk Yeşil Türk Irkçısı tetikçilerdendir.
2.Ordu imalatıdır. Ağca gibileri, O’nun ardıllarıdır.
Hüseyin Üzmez’in tipik bir özelliği var. Geçmişte Erdoğan, Arınç ve Gül gibi fanatik bir Milli Türk Talebe Birliği, İslami Büyük Doğu Akıncılar örgütü üyesi idi. AKP’cidir.
Yeşil Türk Irkçılığının tetikçi gazetesi Vakit’in yazarıydı.
Bir yazısında, ABD ve CIA’nin Şeyhülislamı Gülen’in Yeşil Türk Irkçılığı çerçevesinde Kürtlerin en zeki çocuklarını Türkleştirmesini şu sözlerle övüyordu.
“ Bazıları en zehirli ilaçları bile tatlı bir ambalaj içinde sunmazlar mı? … Fethullah Gülen Hocaefendi de böyle yapanlardan .
Yine verdiği bir röportajda ne tür bir İttihat Terakki, Teşkilatı Mahsusa, Yeşil Ergenekoncu ve Neo-Osmanlıcı zihniyet ile icraata sahip olduğunu şu sözler açığa vuruyordu.
“Çatlı ile Çakıcı’lara yapılan teklif önce bana yapıldı….. Teşkilatı kurun, istediğiniz parayı alacaksınız dediler… Üst düzey devlet yetkililerin imzaladığı bir belge istedim benimle konuşan bakandan… Aylarca görüştük… Böyle bir teşkilat bugün de kurulabilir… Tunus, Bağdat, Halep, Şam, Cezayir, Fas benim vilayetlerimdi. Buraları yeniden zaptetmeden, yeniden üç kıtaya yedi denize hâkim olmadan gözlerim açık gider …
Bunları söyleyen 80 yaşındaki Üzmez, 2008 yılının Nisan ayında Bursa’da B.Ç adlı 14 yaşındaki bir kız çocuğa cinsel saldırıda bulunduğu açığa çıktı. Yargılandı, hapse girdi. Fakat Türk yargısını ele geçiren Cemaatçi savcı ve hâkimler tarafından serbest bırakıldı.
İkincisi Kars Yağmur Haber Gazetesi Sahibi gazeteci Çetin Keleş’tir. Keleş 6 Temmuz 2006 tarihinde yazdığı bir makalede Kürtler için “Tecavüzcü millet demişti ve şöyle devam etmişti. … Pezevenkler… Her türlü pis ve rezil işleri yapanların, her türlü adi suçları işleyenlerin büyük bir kısmı Kürtler’dir… Sokak ortasında kız kaçırıp tecavüz ediyorlar .
Bunları söyleyen Keleş’in esasında tecavüzcü olduğu açığa çıkıyordu. Olay şöyle gelişmişti. Trabzon Vakıf Bir’den koruma amaçlı Kars Halime Arslan Yetiştirme Yurdu’na yerleştirilen N.K adlı kız çocuğa, aralarında siyasetçi yakınları, gazeteci ve rütbeli ve rütbesiz askerlerinde bulunduğu 10 kişi, 8 ay boyunca tecavüz etmişti. Tecavüz olayı 2007 yılının Ağustos ayında başlamış, Nisan 2008 ayına kadar devam etmişti. İşte bu tecavüz olayında yer alanlardan biri de gazeteci Çetin Keleş idi. N.K verdiği ifade de Çetin Keleş için şunları belirtmişti. “Çetin Keleş bana tecavüz etti. H.Ç de bütün bunları kameraya kaydetti .
Üçüncüsü Kurtuluş Tayiz’dir. Taraf gazetesinde yazıyor. Birde O’na bir vasıf bulmuşlar. Güya Kürtler ve PKK konusunda uzmanmış. Ahmet Altan ile Yasemin Çongar’lar ona danışırlarmış.
Danışıp dursunlar. Eğer bilmiyorlarsa bizden söylemesi… Kurtuluş Tayiz hem itirafçıdır. Hem Jitemci’dir. Hem sübyancı hem de tecavüzcüdür. Buna yüzlerce hatta binlerce Kürt şahittir. Özcesi Kurtuluş Tayiz’in kişiliği ve yaptıkları ayan beyandır.
Ergenekon ile JİTEM, Kurtuluş Tayiz’i önce ARGK gerillasının içine sızdırmaya çalışır. Tayiz gerillaya gider. Ahlaksız hareketlerde bulunur. Kendisinden şüphelenilir ve geri evine gönderilir. Gerillada görevini başarmayan Tayiz’e, JİTEM yeni bir görev verir. O’na güya gerillaya katılmış süsünü vererek, Ceyhan cezaevine yollar. Ceyhan Cezaevi genelde eski PKK’lerden oluştuğu için orada da tam görevini yerine getiremez. Bunun üzerine JİTEM, Tayiz’i genelde milislerin ağırlıkta tutulduğu Sert Cezaevine yollar.
PKK bilincinin fazla hâkim olmadığı bir cezaevidir o dönem Sert Cezaevi. Bunu gören Kurtuluş Tayiz, ben temsilci olarak gönderildim der. Birazda lafazanlığını da bununla birleştirince, resmi değil fiili olarak cezaevi temsilcisi olarak gözükür. Cezaevi İdaresi ve görüşçülerle kendisi görüşür.
Tayiz, bu ortamı kendi ahlaksız istemleri doğrultusunda kullanır. Daha 13 yaşında olup da ortaokula giden ve devamlı babasının görüşüne gelen küçük bir kızın temiz duygularıyla oynar. Cinsel istismarda bulunur. Yaptıkları açığa çıkınca, PKK ortamından atılır. Daha sonra geldiği asıl yere geri döner. Hem itirafçı hem de JİTEM elemanı olarak görev yapanların bulunduğu cezaevine gider.
İşte gerçeği böyle olan Kurtuluş Tayiz şimdi Taraf’ta yazıyor. Türk ordusunun Kürdistanı işgal etmesini, meşru savunma çerçevesinde edebiyatlaştırırken, Kürt gerillasının soykırıma karşı Kürt halkının varlık mücadelesini yürütmesini terörizm olarak gösteriyor. Yazdıklarına bakılırsa Türk sömürgeciliğinin Kürdistan’da savaştırdığı subay, asker ve özel timler yufka yürekli, yaşamı yaratan melek gibi günahsız insanlar, kendi yurdunu savunan gerilla ise vahşi, gaddar ve yok edilmesi gereken yaratıktır.
7 binin üzerindeki BDP’lilerin siyasal soykırımcı bir şekilde zindana atılmasını “KCK’nin şehir zorbalığına son verilmesi şeklinde yazıyor.
Hele son yazdığı bir makale var ya tam bir tetikçilik misalidir.
Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’a olan düşmanlığını niye 6 Mayıs 1996’daki bombalı suikast başarıya ulaşmadı diye hayıflanıp duruyor. O makalede açıkça Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan yönelik 6 Mayıs 1996 yılında Çiller, Güreş, Ağar ve Mehmet Eymür ekibi tarafından bir tonluk bombayla yapılan suikastin tam başarıya ulaşmamasına kahroluyor. Diyor ki “Öcalan’a suikast planını deşifre eden Çevik Bir mi ?
Bunları demesine amenna diyelim de.
Ya hümanist ayaklara yatarak Kürtlerin Türkleşmesi şeklindeki kültürel, siyasi, askeri ve soysal soykırımcı bir teoriyi doğallaştırmayı çalıştırmasına ne demeli.
Kürtlerin tümden soykırımdan geçirilmesi bir şey değilmiş O’na göre. Türkleşmesi ne insaniymiş O’na göre.
Teoriye bak. Soykırıma direnmekte suçmuş. Teoriye bak ne kadarda insani bir teoriymiş.
Kürtlerin tümden halk, insan olarak var olmaktan vazgeçmesi ve Türkleşmesi karşılığında, 15 YJA -STAR gerillasının Şex Cuma vadisinde katledilmesinde kadın savunuculuğuna soyunmasına ne demeli?
13 yaşındaki bir kızcağıza tecavüzde bulunan Tayiz’in, kadın gerillaları hakkında yazma hakkı olabilir mi?
En sonda Taraf gazetesini şunu sorma hakkım var.
Vakit gazetesi her ne kadar Hüseyin Üzmez’i savunsa da, sonuçta artık Üzmez orada yazmıyor.
Çetin Keleş, Kars Yağmur Haber Gazetesi’nde yazmıyor.
Bu kadar net bilgilerden sonra acaba liberal geçinen Taraf’ta bundan sonra sübyancı, tecavüzcü, itirafçı, JİTEM’ci Kurtuluş Tayiz yazmaya devam edecek mi?
Özgür Bilge
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info