“Köklerine kibrit suyu dökün kurutun ki bir daha yeşermesinler” (Fettullah Gülen)
Türk devletinin Kürt politikası 2010’larda bu fetva ile AKP öncülüğünde yeni bir sürece girdi. AKP‘li Erdoğan bir numaralı pratisyendir ve hatta ironik bir şekilde Hocası Fettullah Gülen’den başkası değil. Köklerine kibrit suyu dökmek bir toplumun geleceğini kurutmak, yok etmek veya düşürerek köksüzleştirmek anlamında kullanılmıştır. Bu fetva aynı zamanda özel savaşın tam da gençlik zeminine indirgenerek toplumu geleceksiz bırakma sapkınlığına dayanıyor.
ÇEWLIG DEVLETİN YENİ AÇILIM ALANI HALİNE GELDİ
Bu amacın hasıl olması için Çewlig (Bingöl) pilot alanlardan biri olarak seçildi. Peki neden Çewlig? Hem tarihsel olarak Şex Said isyanının yeşerdiği bölge olması hem de Kürt Özgürlük Mücadelesinin çıkış alanlarından biri olması nedeniyle özel olarak seçildi. Buna bir de coğrafik konumu yani Dersim, Amed, Muş, Erzirom, Erzingan ve Xarpet illerine olan komşuluğu da eklenince ciddi bir etki alanı olduğu düşünülebilir. Özellikle Dersim Tertelesi sonrasında sömürgeci devletin Elazığ’da kurumlaşmış olması Çewlig’i devletin yeni açılım alanı haline getirdi.
BERMUDA ŞEYTAN ÜÇGENİ VE KONTRA GÜÇLER
Kürt Özgürlük Hareketi bu alanı Bermuda Şeytan Üçgeni olarak da tanımladı. 1980 sonrası Derin Devlet ya da Gladio yapılanması bu alanı üs haline getirdi. Mahmut Yıldırım diğer adıyla Yeşil bu yapının kadrolarından biri oldu. Yeşil, Şemdin Sakık üzerinden kendi uzantılarını örgüt içinde oluşturmaya çalıştı. 1993 ateşkesi karşısında 33 askerin vurulması Gladionun savaş politikalarındaki ısrarını gösterdi.
ÇEWLIG’DE DİN İSTİSMARI VE İŞBİRLİKÇİ OLUŞTURMA POLİTİKASI
Türk sömürgeci devleti diğer Kürt illerinde olduğu gibi Çewlig’de de din istismarı, yoksullaştırma politikası ile yerel işbirlikçi taban oluşturma, orta sınıf yaratarak toplumu denetime altına alma, koruculuk sistemini genişleterek toplumsal yarılmaları büyütme gibi politikalarla kendi rejimini oluşturma amacı güttü. Kürt Özgürlük Mücadelesi’ni bitiremeyen faşist devlet, topluma yönelerek, toplumun yurtsever ve mücadeleci yanını bitirmeyi hedefledi. Bu nedenle Kürdistan’da özellikle 90’lardan bu yana uygulanan özel savaş politikaları sonucunda fuhuş, uyuşturucu, ajanlık yaygınlaşırken, yurtseverlik bağları kesilmeye çalışıldı.
ÖZEL SAVAŞ BİR REJİM HALİNE GETİRİLDİ
Çewlig de Kürdistan’da özel savaş politikalarının yoğunlaştırılmış biçimiyle uygulandığı yerlerden biri oldu. Çewlig, geçmişte Kürt Özgürlük Mücadelesiyle güçlü bağları olan yerlerden biriydi. Devlet özel savaşı sadece bir politika olarak uygulamadı, daha da fazlası Kürdistan da özel savaşı adeta bir rejim haline getirdi. Bu nedenle tüm söylemler bu doğrultuda dile getirildi ve karara bağlandı. Bir yandan inkar politikası ile Kürt diye bir şey yoktur dedi, diğer yandan Zazalar Kürt değildir dedi. Yani hep kendisi çaldı kendisi oynadı.
DEVLET DÜŞÜRDÜĞÜ KÜRDÜ SINIRSIZCA KULLANDI
90’lı yıllarda onlarca köy yakıldı, yıkıldı, yerleşim alanları barajlar altında bırakıldı, halk göçe zorlandı. Göç etmek zorunda kalan halka diğer tüm yerlerde olduğu gibi yoksulluk politikası uygulandı. Bu politika üzerinden toplumu devlete bağımlı kılma stratejisi uygulandı. Devlet bir yandan da toplumun genleriyle, kültürel kodlarıyla oynadı. Kürdü düşürmek ve ahlaksızlaştırmak istedi, düşürdüğünü de sınırsızca kullandı. Örneğin Mahsum Kırmızıgül, köyü çete devleti tarafından yakılan, yıkılan biriydi. Ancak Mahsum Kırmızıgül kendi kavmine ihanet eden keklik misali devletin Kürde biçtiği kaftanı ‘Mucize’ adını verdiği filimde sergiledi. Bu filmiyle kendi bitmişliğini ele alırken, Yeşil’in sanat dalındaki versiyonu olduğunu gözler önüne serdi.
GENÇLERE UYUŞTURUCU, FUHUŞ VE AJANLAŞTIRMA POLİTİKASI
Bu kişilerin yarattığı arabesk kültürüyle gençlerin ruh dünyası değiştirildi. Gençler arabesk kültürün etkisinde kafelerde esrar, içki ve fuhuş tuzağına çekildi. Yine ajanlaştırma politikasının da geçmişten bu yana etkin kullanıldığı bir alan olan Çewlig’de, Kürdü Kürde kırdırma politikası her dönem uygulandı. 15-16 yaşındaki yurtsever ailenin çocukları ajanlaştırılırken, ajanlaştırılanlar komplo tezgahlarında kullanıldı. Kendisi gibi olan yurtsever ailelerinin çocuklarını düşürme görevi verildi. Kürdistan’a gönderilecek özel savaş elemanlarının profileri dahi bu özel savaş politikalarına göre belirlendi. Kürdistan’a gönderilecek özel savaş elemanı erkekse uzun boylu, açık tenli ve renkli gözleri olmalıydı, kadınsa uzun boylu, sarışın vb. Biçimde olmalıydı.
DİN FETİŞLEŞTİRİLDİ, KENTE GERİCİLİK DAYATILDI
Yanı sıra AKP faşizmi kendine kalıcı taban oluşturmak için dini fetişleştirdi. Çewlig dini yapıların örgütlenmesine bilinçli olarak zemin sunulmuş pilot bölgelerden biri oldu. Devlet dini örgütleri, tarikatları, DAİŞ gibi örgütleri destekleyerek Çewlig’e gericiliği dayattı. Özellikle son yıllarda her evin altında bir Kuran kursunun olduğu Çewlig’de çocuklar daha çok küçük yaşlarda Kuran kursuna yönlendirildi. Bu durum hala da devam ediyor.
DAİŞ’E EN ÇOK KATILIM ÇEWLIG’DEN OLDU
Çewlig zamanla radikal İslamcı örgütlerin en güçlü örgütlendiği yerlerden biri haline geldi. En çok taban buldukları ve militan yetiştirdikleri bir alan oldu. Örneğin 15 Kasım 2003’te Beyoğlu ve Şişli’deki iki ayrı Sinagog’a yapılan intihar saldırısını gerçekleştirenler Çewlig nüfusuna kayıtlı Mesut Çabuk ve Gökhan Elaltıntaş’tı. Yine DAİŞ’in Kobane’de Kürtlere yönelik saldırısı sırasında Çewlig’ten DAİŞ’e azımsanamayacak ölçüde eleman katıldı. DAİŞ’e katılan bu çeteler Kobane’de Kürtlere karşı savaştı. Sağ kalanlar Çewlig’e geri dönerek devletin kontrolünde yaşamlarını sürdürmeye devam etti.
KAHVEHANELER VE DERNEKLER DAİŞ’İN ÖRGÜTLENME MEKANLARI
Bu kişilerin kahvehanelerde örgütleme faaliyetleri yaptığı kentte herkes tarafından biliniyor. Hatta halk arasında bazı yerler “DAİŞ’lilerin yeri” diye tarif ediliyor. Yine dernekler üzerinden de örgütleme yapıldığı, buradan DAİŞ’e eleman kazandırıldığı da biliniyor. Özellikle piknik organizasyonları ve dini sohbetler adı altında yürütülen faaliyetlerde örgütlenen çeteler cihad vaadiyle Suriye’ye gönderiliyor. 2014’den bu yana da bu faaliyetler sürüyor. DAİŞ’e katılımların yoğun olduğu dönemde ailelerinin gidip emniyete yaptığı başvurulara rağmen devlet güçleri hiçbir şey yapmadı. 2015’de Amed’in Kayapınar ilçesinde DAİŞ’in hücre evine yapılan operasyonda öldürülen 7 DAİŞ’liden 4’ü Çewlig nüfusuna kayıtlıydı. Ve bu kişiler DAİŞ’in çetebaşları konumundaydı.
ÜLKÜCÜ ÇETELER DE KENDİNİ VAR ETME ALANI BULDU
Dini yapıların yanında ülkücülerin de son dönemlerde kendini var etmeye çalıştığı Çewlig’te özellikle AKP ile kurulan ittifaktan sonra faaliyetlerin arttığı belirtiliyor. Çewlig’te kamu kurumlarının ve stratejik kurumların önemli kademelerine ülkücü gençlerin yerleştirildiği belirtiliyor. Bu kapsamda Ülkü Ocakları başkanının Bingöl İl Özel İdarede kadrolu eleman yapıldı.
YOKSULLUK, İŞSİZLİK VE GÖÇERTME POLİTİKASI
Çewlig’te yürütülen özel savaş politikalarından en önemlisi de yoksulluk ve işsizlik. Bununla birlikte göçertme politikası. İşe alımlarda Kürt karşıtlığı politikaların izlendiği Çewlig’te işsizlik oranı çok yüksek. AKP ve MHP çevresinde olan gençlere iş olanakları sunulurken, muhalif kesimlere ise göçertme politikası uygulanıyor. Kürt mücadelesi yürütenler ise kentte hedef halinde. Mücadele yürütenler gözaltılar, soruşturmalar ve tutuklamalar ile sindirilmek isteniyor. Hakkında soruşturma açılanlara özellikle göçertme politikası uygulanıyor. Kentte son yıllarda özellikle genç nüfus bu nedenlerle Avrupa’ya göç ettirildi.
UYUŞTURUCU ÜRETİMİ DEVLET ORTAKLIĞINDA
Yine gençler arasında madde bağımlılığı da ciddi oranda artmış durumda. Özellikle Dara Henê (Genç) ilçesi bu işin ticaretinin devlet ortaklığında döndüğü bir yer. İlçede uyuşturucu kullanımı da üretimi de had safhada. Yerel kaynaklar Kavar Karakolu’nun altında kocaman esrar tarlasının olduğunu, buna müdahale edilmediğini belirtiyor.
ÜNİVERSİTE FUHUŞUN MERKEZİ
İntihar oranının da yüksek olduğu kentte, son 2 yıl içinde 200 gencin intihar ettiği belirtiliyor. Gençlerin intihar oranının yüksek olması HDP’nin soru önergesi ile meclise de taşınan bir durum. Kentte 2007’de açılan üniversite ise fuhuşun merkezi haline gelmiş durumda. Fuhuş çetelerinin kol gezdiği üniversitede kadınlar fuhuş bataklığına sürükleniyor. Cafeler üzerinden yürütülen bu kirli politika da işe alınan genç kadınların özel harekatçılara, asker ve polislere pazarlandığı belirtiliyor.
MÜCADELE YÜRÜTENLERE SİNDİRME POLİTİKASI
DAİŞ gibi bir örgüte dahi alan açan devlet, kentte siyasi mücadele yürütenleri ise gözaltı, tutuklama ve ceza tehditleri ile sindirmeye çalışıyor. Yaklaşık bir yıl önce mücadele yürüten siyasilerden 50 kişinin gözaltına alındığı ve her birine tek tek ajanlık dayatıldığı belirtiliyor.
KENTTE 4 BİN KİŞİ KORUCU YAPILDI
Kentte gençlere sunulan tek “iş” imkanı ise koruculuk. Kentte 4 bine yakın korucu olduğu belirtiliyor. Bunlardan 300’e yakını ise bu işi gönüllü olarak yapıyor. 90’lı yıllardan bu yana yürütülen Kürdü Kürde kırdırma politikası ile Çewlig’de özellikle gerillanın geçiş noktalarındaki köyler koruculaştırıldı. Korucuların büyük çoğunluğu devletin gücünü arkasına alarak diğer köylere baskı yaparken, aynı zamanda birçok adli suç, tecavüz olaylarının da içinden çıkıyor.
Çewlig’de oynanan oyun tam da köklerine kibrit suyu dökmekti. Kürt Özgürlük Mücadelesinin yeşerip öncü kadrolarını yetiştirdiği kent, özel savaş politikalarının derinlemesine uygulandığı bir yer oldu. Kente dini örgütleri, Alperencileri, ülkücüleri yerleştirip, koruculuğu ise yaygınlaştırarak kentin sosyolojik yapısı bozuldu. İlericiliği ise yok edilmek istendi. Kent özel savaş rejimi ile gericileştirilen dinci bir yapıya büründürüldü.
Meltem OKTAY