‘Utanan öldü’ diye bir söz vardır. Hikayesi şöyle; Bir evde yangın çıkıyor, evde iki kadın var. Bunlardan biri banyo yapıyor. Yangın çıkınca kadınlardan biri evden çıkarak kendini kurtarıyor. Banyo yapan kadın ise elbiseleri üzerinde olmadığı için utanıyor ve evden çıkmıyor, yanarak hayatını kaybediyor. Bu ‘utanan öldü’ sözünü anlatan bir mesele oluyor.
Şimdi neden bu meseleyi anlattığımı soracaksınız. Yandaşlığı ile bilinen ihaneti meşrulaştıran Rudaw TV adlı kanalda bir habere denk geldim. Haberde Barzanilerin Efrîn’de gerçekleştirilen bir kutlama ile kültür merkezi açtıklarını söylüyordu. Sözde Kürt çocuklarına dillerini, kültürlerini öğretecekler. Kürtçe dil kursunu 10 öğrencinin katılımı ile açmışlar. Bu yaptıklarını keyifle ve gülerek söylüyorlar. ENKS’de bu açılışa katılıyor. ‘Utanmak’ kelimesi bile yaşanan bu durum karşısında az kalır ve bu sözü dile getirmek insani bir duygu olan utanmaya hakaret olur. İşgalci ve katliamcı TC’nin, çetelerin öncüsü olan bu şahıslar, Rojava kültürünü işgal etmek adına çalışıyor. Kadınlara ve çocuklara tecavüz eden, kadınları ve yaşlı insanları katleden, doğayı ve tarihi eserleri talan eden, demografyayı değiştiren, Suriye ve Rojava Kurdistan’ını işgal etmek isteyenlere önayak oluyorlar.
Direnişçi halkımız 58 gün Efrîn’i bırakmamak için muazzam bir direnişin sahibi olmuştur. ENKS ve Barzaniler ise halkımıza teslimiyet ve ihaneti dayatmıştır. Ağaçtaki kurt olan onlardı, çetelere yol açan, özgür bir ülke için canını veren şehitlerimizin mezarlarının yakılması ve yıkılması yönünde çeteleri yönlendiren yine onlardı, direnişçi analarımızın yüreğini yakan yine onlardı, ihanetleri ve iki yüzlü siyasetleri ile işgalcilerin, Kürtlerin ve insanlığın düşmanı olan T.C çetelerinin yanında yer alarak kutsallarımıza, topraklarımıza saldıran ve katleden yine onlardı. Barzaniler onurlarını satarken, karşılarında onurluca duran halkımızı teslim alamayınca, şimdi zorla asimilasyon ve soykırım politikalarını dayatıyor her türlü yol ve yönteme başvuruyorlar. Görevlerini yerine getirmiş olan ihanetçi Barzani ailesi şimdi önüne atılan kemiklerle oyalanıyor, sahte Kürtlük pozları vermeye devam ediyor.
Kürtçe dil kursu açmış olmayı büyük bir meziyet olarak gösterirken, işgal edilmeden önce Rojava’da açılan ilk üniversitede Dil, Tıp, Coğrafya, Sosyoloji bölümlerinin okutulduğu yerdi Efrîn. İşgal edilmeden önce, gerek kültürel gerekse eğitim alanında büyük bir ilerlemenin yaşandığı yerdi Efrîn. Şimdi ise bu utanmazlar, açtıkları kurumlarda sözde Kürtlüğü koruyorlar. Kürt düşmanlığında listenin en üstünde yer alan bu işbirlikçi aile ve onun yandaşları olan ENKS gibi örgütler utanmadan Kürtlükten bahsediyorlar. Bir yandan göstermelik olarak Kürtlük pozu veren bu şahıslar, demografik yapının değiştirilmesini, genç kadınlara tecavüz edilmesini ve katledilmelerini, insanlarının topraklarından göç etmek zorunda kalmalarını, çetelerin tüm yozlaştırıcı ve asimile politikalarının öncüsü konumundalar.
Halkımız yaşanan bu ihanet gerçekliğini ve direniş tarihini hatırlamalı, sözde Kürtlüğü korumaktan bahseden bu Bekoların gerçek yüzünü görerek onlara karşı bilinçli bir şekilde, kendilerini, kültürlerini, topraklarını korumalı, özgürlük mücadelesinde kendilerini derinleştirerek, öz savunma ile Efrîn’i soykırımcı ve ihanetçilerin elinden kurtarmalıdır.
Sema CÛDÎ