17 Kasım 2014 Pazartesi Saat 13:38
Öyle ki, sanki çözüm olmuş, sıra silahlı
mücadeleyi bırakmaya gelmiş. Devlet ve hükümetin bırakalım çözüm niyeti, çözüm
zihniyeti olmadığı halde neden bunlar tartışılıyor? Çözüm zihniyeti ve niyeti
ile ilgili hiçbir olumlu işaret yokken neden bunlar tartışılıyor? Türk
devletini bilmeyen ve tanımayanlar bu tartışmaya şaşırmayabilir, ama bilenler şaşırır
ve ne oluyor diye düşünür. Arkasındaki niyeti sorgular.
Bu tür değerlendirmeler HDP’li bir iki milletvekilinin
söylediklerine dayandırılıyor. Kuşkusuz devletin ve hükümetin çözüm zihniyeti
olsa telaffuz edilen Şubat ve Mart aylarından önce de sorun önemli oranda
çözülür. Çünkü Kürt Özgürlük Hareketi yirmi yıldan fazladır çözüme hazırdır.
Dünyada hiçbir yerde gösterilemeyen makul yaklaşımı göstermektedir. Ancak
hükümetin çözüm niyeti var mıdır? Bu soruya olumlu cevap vermek mümkün
değildir. AKP iktidarının şefi olan Tayyip Erdoğan’ın konuşmaları ortadadır. Bu
zihniyette olan AKP iktidarında sorun çözülemez. Böyle bir iktidar ortamında
savaş bir otuz yıl daha sürer. Herhalde biz ve halk Tayyip’in ne dediğine göre
durumu değerlendiririz. Tayyip ise ne Öcalan’ı, ne İmralı’sı, biz kendimiz
süreç başlatmışız diyor. Bir halkın sorunu ortadayken, ben kimseyi muhatap
almam diyor. Kendi projelerinin adına da ‘Milli birlik ve kardeşlik’ koymuş.
AKP’li bakanların söylediği gibi bu sürecin terör örgütünü etkisizleştirmek
için kullanıldığını söylemektedir.
Bahar’da silahlı mücadele bırakılacak, silahlı güçler
Türkiye’yi terk edecek haberleri akla yine bir seçim taktiğini getiriyor.
Seçimden önce AKP hükümeti gerillayı Türkiye’den çıkartacak ve silahlı
mücadeleyi sonlandıracak güç olarak gösterilmeye çalışılıyor. Böylece AKP’ye
bir seçim daha kazandırılmak isteniyor. Çünkü gerillaya silah bıraktırmak
Türkiye’de tavan yapar, AKP’yi kimse sollayamaz. Bu nedenle AKP seçim öncesi
böyle bir gündemle en güçlü propagandasını yapmış oluyor.
Basın öyle propaganda yapıyor ki, İmralı’ya gidiş sanki çok
önemli bir gelişmeymiş sanki çözüm olacakmış gibi bir algı yaratılıyor. AKP
açısından adım atılmadan yıllarca görüşmeye gidip gelinmesi arzulanan bir
durumdur. Zaten AKP hep bunu sağlamaya çalışıyor. İmralı’ya heyetler gitsin
gelsin, ama çözüm olmasın. Şimdiye kadar ortaya konulan tutum ve sonuç budur.
Son haftalarda yarattığı gerilim de Kürt Özgürlük Hareketi’ne bunu kabul
ettirmek içindir. Ancak Kürt Halk Önderi bir daha böyle gelinmesin demiştir.
Müzakere ve demokratik çözüm dışında sadece tartışma için gelinmesin demiştir.
Çünkü yıllardır fazlasıyla tartışılmıştır. Tartışılmayan hiçbir şey
kalmamıştır. Bu nedenle bundan sonra sadece diyalog ve görüşme tekrar ve
oyalama dışında bir anlam taşımaz. Dolayısıyla İmralı’ya gidiş olacak, o zaman
her şey iyi gidiyor, çözüm için gelişme oluyor, demek yanlıştır. Tek başına
diyalog ve görüşme yetmez. Artık bu gidişin ne için olduğu ve hangi sonucu
vereceği önemlidir.
Kürt sorunu çözülürse tabii ki Türkiye’ye karşı yürütülen
silahlı mücadele de sona erer. Ama çözülürse! Dolayısıyla anahtar Kürt
sorununun çözümüdür. Peki bu tartışmalarda Kürt sorununun çözümü için bir şey
söyleniyor mu? Kürt sorununun çözümü için şu adımlar atılacak deniliyor mu, ya
da gündeme konuluyor mu? Var yok, terör olarak tanımlanan silahlı direnişin son
bulması! Peki bu istek yeni midir? Tabii ki değil. Kırk yıldır Türk devleti
“Gelin teslim olun, silah bırakın çağrısı yapmaktadır. Kürt sorununun nasıl
çözüleceği ortaya konulmuyorsa bu tartışmaların on yıllardır özel savaş basını
tarafından dile getirilenlerden ne farkı vardır?
Kuşkusuz Türk devleti kırk yıldır yürütülen mücadele
karşısında zorlanmıştır. Kendini bazı değişikliklere uğratmak zorunda
kalmıştır. Ama değişim özde değildir. Mücadeleyi yeni koşullarda sürdürmek için
psikolojik savaş karakterinde bazı rötuşlar yapılmaktadır. Kürt Halk Önderi ve
Özgürlük Hareketi’yle de zorlandıkları için görüşmek zorunda kalmışlardır.
Ancak bu görüşmeleri çözüm için değil, oyalama ve zaman kazanma için
yapmaktadırlar. Yıllardır sürdürülen görüşme pratiğinin ortaya koyduğu budur.
Sorun Türk devletinin ve hükümetinin bir çözüm zihniyeti ve
projesi olmamasıdır. Bu nedenle yıllardır görüşmeler olmasına rağmen sorununun
çözümünü getirecek adımlar atılmıyor. Eğer çözülecek olan Kürt sorunuysa
AKP’nin bu konuda bir niyeti, iradesi ve projesi olup olmadığına bakılmalıdır.
Buraya bakılmadan yapılan tüm tartışma ve değerlendirmeler boştur. Ortada
hükümetin çözüm niyeti ve projesi yoksa konuşulan hiçbir şeyin anlamı olmaz.
Sorun Kürt sorunudur, bunu yaratan da ne Kürtlerdir ne de Kürt Özgürlük
Hareketidir. Eğer bu sorunu Türk devleti yaratmışsa çözümü de devletin bu
konuda ortaya koyacağı proje ve adımlarla gerçekleşir. Bunun yerine Kürt
Özgürlük Hareketi’nin silahıyla, mücadelesiyle uğraşmak, hep bunu konuşmak bir
çarpıtmadır, gerçeği saptırmadır. Bu da bir psikolojik harekat olmaktadır.
Sorunun çözümüyle ilgili olanlar AKP’nin bu konuda projesi
olup olmadığına, hangi adımları atacağına bakmalıdır.
Hüseyin Ali
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info
0
21
FR
:” ”
:””
” “,” ”
:” ”
:FR