Kürt sorununun çözümünde muhatap, nihai olarak savaşan taraflardır. PKK ve önderliğin, 1993’den günümüze kadar, Kürt sorununun siyasal zeminde demokratik çözümü için ve Kürtlerin ulus olarak kabulünün sağlanması için yoğun çaba harcadığı bilinmektedir. Sorunun çözümü için, defalarca ateşkesler yapılmıştır, gerilla, sınır ötesine çekilmiştir, Kürt tarafı ortamı uygun ve elverişli hale getirmeye çalışmıştır. Ancak karşı taraf, bunu gerillanın ve PKK’nin bir zayıflığı olarak görmüş, daha çok saldırılar yaparak, bitireceğiz demede ısrar etmiştir. Türkiye’deki medya da, inkar rejiminin, günümüze kadar borazanlığını ve sözcülüğünü yapmıştır. PKK, Kürt sorununun siyasal yollarla yasal zeminde çözümüne hiçbir zaman hayır dememiştir. Şiddette ve soykırımda ısrar eden, devlet olmuştur. PKK ve gerilla, Kürt halkını asimilasyon kıskacında ve yok olmanın eşiğinde almış, yeniden diriltmiştir.
Şiddet ve silah, hiçbir zaman Kürtlerin tercihi olmamıştır ama Kürdistan gibi, bütün devletlerin el attığı ve at oynattığı bir coğrafyada, silahsız da bir savunmanın ve var olmanın olmayacağınıda çok iyi biliyor. Bazıları, PKK, Kürdistan ve Kürt halkı sadece bizde sorulur ve Kürtlerin temsilcileri sadece PKK’dir diye düşünüyorlar. Hayır, PKK ve Öcalan, hiçbir zaman Kürt halkının temsilcileri sadece bizleriz dememiştir. Özellikle Güneyli güçlere her zaman, gelin ulusal bir çatı altında birleşelim, halkımızı kurtuluşa götürelim, demiştir. Öcalan, Güneyli güçlere, siz, Kürtlerin liderliğini yapın, ben sizin yardımcınız olum ama yeterki Kürt halkının ulusal kurtluşu sağlansın demiştir. PKK ve önderlik, hiçbir zaman bu konuda diktatörlük olarak görülecek bir tutum içine girmemişlerdir, Kürt halkının özgürlüğünü esas almışlardır. Bu konuda ne bireysel bir kaygı nede kendine bir iktidar kurma gibi bir hesap yapmışlardır.
Öcalan, Kürt sorununun çözümü için, Türk devletine defalarca çağrıda bulunmuştur. Türk devleti, bildiği yolda yürümeye devam etmiş, Türkiye’yi uçurumun kenarına getirmiştir. Hükümetler, zaman zaman uluslararası politik arenada Kürt sorunuyla karşı karşıya geldiklerinde, biz sorununu çözmek istiyoruz ama karşı taraf silah ve şiddette ısrar ediyor gibi asılsız ve doğru olmayan şeyler söylemişlerdir. Dolmabahçe Mutabakatı olarak bilinen ve Kürt sorunun çözümünü sağlayacak olan görüşmelerin, AKP hükümeti eliyle nasıl yok edildiğini bilmeyen yok ama AKP ve RTE, geçenlerde, çözüm masasını onlar devirdi, çözüm istemediler şeklinde asılsız şeyler söyledi. Sanki Kürt sorunu yoktur diyenler, başkalarıymış gibi. Öcalan, Kürt sorununun çözümü için, bir dizi maddenin olduğu bir çözüm haritası hazırlamıştı ve karşı tarafa vermişti.
Ama AKP hükümeti ve dönemin genelkurmay Necdet özel, Dolmabahçe’de basına kapalı yaptıkları toplantıda, ” biz Öcalan’ın çözüm haritasını kabul edersek, Öcalan ve PKK meşrulaşır dediler ve çözüm masasını kendileri devirdiler. Kürt sorununun çözümünde muhatap-lar Öcalan ve PKK’dir tabiki. Ancak, Öcalan ve PKK, Kürt sorununun çözümü konusunda, sürekli yasal zemindeki siyasi iradeyi göstermiştir. Yani Öcalan, karşı tarafa, siz sadece bizi muhatap alacaksınız, başkalarını muhatap alamazsınız dememiştir. HDP, Kürt sorununun çözümünde yasal zeminde muhatap olarak görülür, sorunun çözümünde bir köprü rolünü oynar ama bu, Öcalan ve PKK’yi dikkate almadan ve görmeden yapılamaz. Öcalan ve PKK, Kürt sorunu çözüldükten sonra, Kürtlerin siyasi temsil güçleri ve siyasi iradeleridirler. Yani Kürt sorununun çözümünde HDP’yi muhatap alabilirsiniz, sorunu HDP’yle görüşerek çözebilirsiniz.
Ama bunu yaparken, Öcalan, PKK ve gerillayı görmezlikten gelirseniz, Kürt sorununun çözümünde eksik kalırsınız. Çünkü PKK’nin verdiği büyük bedellerle Kürtler, yeniden bir dirilişi sağladılar. Evet, Kürtler sadece PKK’den sorulur demiyoruz ama son kırk yıldır Kürtlere en çok emeği geçen ve Kürtleri yeni özgür Kürt yapanda PKK’dir. Bunu kimse inkar edemez. Devlet Kürt sorununu çözmek istiyorda muhatap bulmaktamı zorlanıyor? Kürt sorununu gerçekten çözmek isteyenler, muhatap bulmakta hiç zorlanmazlar. Öcalan ve PKK için önemli olan, Kürt sorununun çözümü ve Kürtlerin ulusal özgürlüğüdür. Kürtlerin ulus olarak yasal ve anayasal kabul edilmeleri, Kürt dili, kimliği ve kültürü üzerindeki yasak ve baskıların ortadan kalkmasıyla ancak Kürt sorunu çözüme kavuşur. Bütün bunlar kabul edilirken, Kürtlerin siyasi iradelerinin de kabulü olmazsa olmazdır.
Siyasi irade kuşkusuz Öcalan ve PKK’dir. Öcalan ve PKK, şimdilik direk muhatap alınamayabilinir ama görmemezlikten gelinemez ve Kürt halkının siyasi iradesi olarak kabul edilmek zorundadır. Çünkü bir halkın ulusal varlığını kabul etmek, siyasi iradesini kabul etmekten geçer. Yani her ulusun, ulusal yönetim gücü vardır. Öcalan ve PKK, Kürt sorununun çözümünde nihai olarak Kürtlerin ulusal yönetimidirler. HDP, Kürt sorununun çözümünde aracı ve arabulucu rolünü oynar ve gerekirse Kürdistan’da Kürt partisi olur ama Türkiye’ de de HDP olarak varlığını sürdürmeye devam eder. Kürt sorununun çözümü Kürt coğrafyasının Kürdistan olarak kabul edilmesini ve Kürdistan’da da bir Kürt siyasi iradesinin olmasını gerektirir. Bu irade tabiki PKK’dir. Ancak HDP de Kürdistan’da siyasi irade olma rolünü oynayabilir. PKK bu konuda HDP’ye bir kısıtma ve engel getirmez tam tersi destekler.
PKK’nin tek derdi Kürtlerin ulusal özgürlüğüdür ve Türkiye’nin demokratikleşmesidir. Kürtlerin özgürlüğü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için, mücadele eden herkese destek verir ve her türlü imkanı sağlar. Öcalan ve PKK, Kürt sorununun siyasi zeminde çözümü konusunda adresin nere olduğunu defalarca belirtmiştir. Önemli olan, Kürt sorununun çözümünü isteyenlerin, bu konuda ciddi ve tutarlı olmalarıdır. Yani muhatap, nihayetinde Kürtlerdir, Kürtlerin devrimci demokratik güçleridir, Türkiye’nin demokratik güçleridir. Çözümü isteyen ve barışın gelmesini isteyen herkes olabilir. Yani Kürt sorunununun çözümünde Türkiye’nin bütün demokratik güçleri muhatap olabilmeliler. Önemli olan, sorununun çözümüdür ve bu konuda bütün demokratik güçler, kendilerine düşen rollerini oynayabilmeliler…
Kemal SÖBE
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi