17 Eylül 2010 Cuma Saat 07:51
Hakkari’de sivilleri hedef alan katliamı şiddetle kınayan Kürt gençlik hareketi Komalen Ciwan, “Türk ordusu tümden boykot edilmeli, hiçbir Kürt genci halkımıza düşmanlık eden, masum insanlarımızı katleden Türk ordusuna askerlik yapmamalıdır dedi.
Gençlik hareketi Komalen Ciwan Koordinasyonu yaptığı açıklamada, Hakkari’de dün sivilleri hedef alan ve 10 kişinin hayatını kaybettiği saldırı için “vahşi katliam dedi. Komalen Ciwan, katliamcılar ve işbirlikçilerinden hesap sormaya çağırırken, Kürt gençlerini de Türk ordusunu boykot etmeye çağırdı.
Komalan Ciwan şöyle dedi: “Kürt halkı olarak kader tayin edici ve tarihsel sonuçları olacak olan bir dönemden geçiyoruz. Üzerinde vahşice inkâr-imha politikaları uygulanan halkımızın, 40 yıla yakındır süren PKK direnişi ile bugün bu tarihsel döneme girdiğine bütün dünya tanıktır. Kürt halkı bugün örgütlü, politik bir duruş ve en önemlisi de sarsılmaz bir özgürlük iradesi edinmiştir. Bu iradenin kolay yaratılmadığı, büyük emek ve bedellerle açığa çıkarıldığı bilinen bir gerçektir. Başta, önderimiz Önder Apo olmak üzere, kahramanca direnen şehitlerimizin ve halkımızın mücadelesi Kürt halkı olarak bizi özgürlüğün eşiği olan bu döneme getirmiştir. Kürt halkı, artık özgür bir yaşam dışında hiçbir yaşam seçeneğini kabul etmeyeceğini her gün alanlarda ifade etmektedir. Geçen dönem yürütülen direnişle büyük mücadele kazanımları elde edilmiştir, bu kazanımlar ve örgütlü halk gücümüz özgür bir yaşamın Kürdistan coğrafyasında kazanmasına büyük imkân tanımaktadır. Ancak bundan korkan sömürgeci Türk devleti her türlü yol ve yönteme başvurarak Kürt halkının direnişini bastırmak istemektedir. Askeri yol ve yöntemlerle imha saldırılarının yürütülmesi ile birlikte, kültürel soykırım ve asimilasyonla toplum kırım da yapılmakta, halkımızın değerlerine en çirkin şekilde saldırılmakta, her türlü kirli savaş yöntemi devrede tutulmaktadır. Ancak halkımız Kürdistan sömürgeleştirildiğinden bugüne kadar hiçbir zaman bu saldırılara boyun eğmediği gibi bundan sonrada eğmeyecek, her alanda mücadelesini yükseltecektir. Bu, artık değiştirilemez bir gerçekliktir.
VAHŞİ KATLİAM
Açıklamada devamla şu ifadeler yer aldı: “En son, AKP’nin ‘’yeni anayasa’’ aldatmacasına karşı halkımızın geliştirdiği boykot tavrı da bunu bütün dünyaya göstermiştir. Kürt halkının, kendisini tanımayan AKP anayasasına karşı geliştirdiği bu politik tutum büyük yankı bulmuş ve referanduma yüksek bir oran olarak yansımıştır. Ancak Kürt halkının bu politik tavrını ve ortaya çıkaracağı gelişmeleri hazmetmeyen faşist-ırkçı zihniyet sahipleri, boykot tavrının en güçlü bir şekilde ortaya konulduğu Colemerg’te halkımıza karşı vahşice bir katliam gerçekleştirmiştir. Bu katliamda, hiçbir savaş kuralı tanınmadan masum, sivil Kürt insanı, çoluk çocuk demeden katledilmiştir. Katliamdan sonra ortaya çıkan kanıtlar, bu katliamın nereden ve kimler tarafından tezgâhlandığını çok açık ortaya koymaktadır. Bazı medya çevreleri tarafından ne kadar saptırılmak istenirse istensin, bu katliamın AKP hükümeti de içinde olmak üzere resmi devlet politikasının bir sonucu olduğu açıktır. Türk devlet başbakanının, Colemerg’te çığırtkanlığını yaptığı ‘’tek devlet, tek millet’’ ırkçılığının, yine hükümet üyelerinin ‘’Hakkâri’yi asimile edemedik’’ hayıflanması bu tür katliamların zeminini hazırlamıştır. En son referandumda açığa çıkan sonuçlar üzerinden, Türk devlet başbakanının Colemerg için söyledikleri ise açıkça yurtsever Colemerg halkını katliamlara hedef göstermiştir. Bundan önce yine Colemerg’te hareketimizin eylemsizlik kararına rağmen dokuz yoldaşımız kalleşçe şehit edilmişti, en son yapılan katliam da bunun devamıdır ve aynı merkezlerden idare edilmektedir. Bu katliamlarla hedeflenen, Önderliğimizin ve hareketimizin siyasal çözüm çabalarının boşa düşürülmesi, yıllardır Kürdistan’da halk direnişini en görkemli şekilde yürüten Colemerg halkı şahsında Kürt halkını sindirmek, direniş iradesini kırmaktır.
HER TÜRLÜ DİRENİŞ GÖSTERİLECEK
Eylemsizlik kararına da dikkat çeken gençlik örgütü şunları belirtti: “Hareketimiz en son 13 Ağustos 2010’ta ilan ettiği eylemsizlik kararı ile Türk devletine siyasal çözüm için bir şans tanımıştır. Ancak devam eden askeri operasyonlar, yapılan katliamlar Türk devletinin bu şansı değerlendirme niyetinin olmadığını göstermektedir. Eylemsizlik süresinin dolmasına birkaç gün kala böyle bir katliamın yapılması, hareketimizin siyasal çözüm çabalarına ve halkımızın demokratik çözüm yönündeki politik tutumuna bir cevaptır. Halkımızın buna karşı tavrının sinmek, tutumundan geri adım atmak olmayacağı kessindir. Bunu anlamayanlar, Kürt halkının başkaldırı ve katliamlarla geçmiş, yakın tarihine bakıp ders çıkarmalılar. Ancak bunun yerine halkımızın iradesini tanımamakta ısrar eden, varlığını bunun üzerine kuran faşist zihniyetin Türk devlet yönetimine hala hâkim olduğu görülüyor. Bu zihniyete karşı özgürlük hareketimiz, bir çözümün gelişmemesi, inkâr-imha tutumunda ısrar edilmesi durumunda halkımızın kendi çözümünün demokratik özerklik olduğunu ve bunu kendi öz gücüne dayanarak ilan edeceğini açıklamıştı. Halkımız ise özgürlük hareketinin demokratik özerklik çözümünü gerek eylemsellikleri ile gerekse anayasa referandumu boykotunda en üst düzeyde sahiplenmiştir. Demokratik özerklik halkımız için, özgür, eşit bir yaşamın somut ifadesi olmaktadır. Bunun için her türlü direnişin gösterileceği de açıktır.
KATLİAMCI GÜÇLER VE İŞBİRLİKÇİLERİ HEDEF OLMALI
“Bu direniş, herkesten önce yurtsever Kürdistan gençliğinin tarihi görevi, özgür geleceğinin garantisidir diyen Komalen Ciwan, şunları ifade etti: “Bu yönüyle Kürdistan gençliği halkımızın bu özgürlük direnişine öncülük etmek, her türlü saldırıya karşı halkımızı savunmakla mükelleftir. Bunun için halkımızın savunma ve direniş ordusu olan gerilla saflarına katılarak katliamcılardan intikam almak, yurtsever Kürt gençliğinin onur görevidir. Yüreğinde direniş ve özgürlük ateşi olan her Kürt genci bu göreve talip olmalı, katliamlara en keskin cevabını böyle vermelidir. Yine halkımıza yönelik geliştirilen katliamlara karşı, Türkiye ve Kürdistan’ın her yerinde serhıldanları örgütlemek, meşru özgürlük eylemleri ile saldırılara cevap vermek gerekmektedir. Katliamcı güçler ve onların işbirlikçi yapılanmaları eylemlerimizin hedefi olmalıdır. Meşru-radikal eylemlerimizle katliamcı güçlerden hesap sormalıyız. Kürt gençliği olarak, mücadelemizin zafer dönemine girdiği bu süreçte yaşamın her alanında sömürgeci sisteme karşı direniş içerisinde olmalıyız. Bu çerçevede sömürgeci düzenin temel asimilasyon kurumu olan okullarda, zorla Türkçe öğretilmesine karşı geliştirilen, okul boykotuna bütün Kürt gençliği en üst düzeyde katılmalı, boykot süresince eylemlerini en üst düzeyde geliştirmelidir. Demokratik-Özerk Kürdistan inşası için, her insanın temel hakkı olan anadilde eğitim hakkı tanına kadar bu yönlü mücadele yükseltilmelidir.
Yine sömürgeci Türk devletinin inkâr-imha politikalarının ve katliamların baş sorumlusu olan Türk ordusu tümden boykot edilmeli, hiçbir Kürt genci halkımıza düşmanlık eden, masum insanlarımızı katleden Türk ordusuna askerlik yapmamalıdır. Her Kürt genci Türk ordusunda askerlik yapmanın kendi halkına karşı düşmanlık etmek olacağını, dolayısıyla utanç verici ve onursuz bir tutum olacağının bilincinde olmalıdır.
Kürt gençliği, yakın mücadele tarihimizde, kendi içinden, Mahsumları, Mustafaları, Aydınları, Şerzanları ve daha nice yiğit özgürlük direnişçilerini çıkarmıştır. İçinden geçtiğimiz bu tarihi dönemde de direniş geleneğini sahiplenip, zafer ruhuyla özgürlük mücadelemize öncülük edeceği inancıyla, başta, direnişi ısrarla sürdüren Gever ve Colemerg gençliği olmak üzere tüm yurtsever Kürdistan gençliğini selamlıyor, direnişe çağırıyoruz. -ANF
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info