HABER MERKEZİ- Güney Kürdistan’da ekonomik sorunlar, rüşvet ve Türk devletinin işgal saldırılarına karşı halkın eylemleri sürerken, KDP’ nin gözaltına aldığı ve tutukladığı kişilere Engizisyon sistemi bir yargılama biçimi uyguladığı ortaya çıktı.
KDP denetimindeki Hewler genel asayişinde sorgu biçiminden, yargılama aşamaları ve hapishane uygulamalarına kadar her alanda çağdışı uygulamalar hayat bulmaktadır. Hewler’deki genel asayişte tutukluların KDP eliyle terbiye edilmeye çalışıldı ve her türlü sorgu biçiminin burada uygulandığı iddia edildi. Tüm kanun ve yasaların sadece kağıt üzerinde kaldığı, İnsan hakları, hukuk ve demokrasi alanında toplumu ortaçağ karanlığına sürükleyen bir çok uygulamanın burada hayat bulduğu ve uygulandığı bilgisine ulaşıldı.
Hewlêr Genel Asayiş binası ve aynı zamanda sorgu merkezi olarak da kullanılan yerde uzun bir süre tutuklu bulunan ve can güvenliği nedeniyle ismini açıklamak istemeyen kişi, tutukluluk süreci boyunca maruz kaldığı uygulamaları anlattı. İsmini açıklamak istemeyen yurttaş, uygulamaların “Engizisyon Uygulamaları”ndan farkı olmadığını söyledi.
İsmini açıklamak istemeyen yurttaşın anlatımları şunlardır:
“KDP ‘nin denetimindeki Hewler asayişinde kanunlar, yasalar geçersizdir. Genel asayişteki tüm kurallar parası olanlar için geçerli değildir. Parası olan suçu ne olursa olsun çok kolay serbest kalıyor. Kurallar daha çok yoksul halk için geçerlidir. Hewler genel asayişine yanlışlık giren biri bile 1 hafta yada 10 gün çıkamaz. Kim olduğunun yada nasıl bir suç işlediğinin hiçbir önemi yok. Burada sorguda kalma süresi ortalama 8 aydır. Fakat tutuklanmaların fazla olması, yasa ve kanunların uygulamaması, düzensizlik, görevlilerin keyfi davranması sonucu yaşanan yığılmalardan dolayı sorgu süreci çoğunlukla iki-üç yıla kadar uzuyor. Genel Hewler asayişinde, bölgesel hükümetin yasaları ve varlığı sadece kağıt üzerinde hiç bir yasa geçerli değildir. Her şey keyfi, kişilerin tasarrufuna tabi ve KDP’nin istemlerine göre, Parlemento denetimi ise göstermelik düzeyde bile değil .Uyuşturucu suçlaması ile gözaltına alınan ve gördüğü işkencelerden dolayı intihar eden YNK’li bir peşmergeye ilişkin parlementerler denetime gelince önceden her şey kılıfına uyduruldu. Koğuşların demir parmaklıları bataniyelerle kapatıldı. Gelenlerin içerdeki tutukluları görmesi engellendi.Gelen parlementerler çevresi bataniyelerle kapatılan boş koridoru inceleyip gittiler . Zaman zaman Kızıl haç’ın yaptığı denetimler de benzer biçimde şeklidir. Burada yaşanan insanlık dışı uygulamaları kimse bilmiyor yada bilmek istemiyor”dedi.
‘SAVCILIK SİSTEMİ TAMAMEN FORMOLİTE ‘
Hewler Asayişinde hiçbir işlemin yasalara uymadığını, tutanakların bile tutulmadığını belirten yurttaş sözlerinin devamında şunları belirtti:
“Hewler asayişine bir kere giren kişinin ne olacağı hiç belli olmaz orada seni yapılan işkenceler sonucunda ölebilirsin çünkü herhangi bir kayıt işlemi yok. Bir çok kişi yıllarca mahkemeye çıkarılmadan orada unutuluyor . Çin vatandaşı neden tutukladığını bile bilmeden üç yıl orada kaldı. Kaldığı sürece soranca bile öğrendi. Tesadüfen bir gün müdür durumunu sorunca gerçek ortaya çıktı yapılan araştırmada herhangi bir kayıt işlemin olmadığı ortaya çıktı. Bu durum istisna değil sıklıkla yaşanan bir durumdur. Buradaki Mesut ve Galip isimli savcıların yürüttüğü işleler de tamamen formalitedir. Tutuklu savcılığın karşısına çıkarıldığında engizasyonda olduğu gibi üç kez kendisine isnat edilen suçu işleyip-işlemediği soruluyor ve evet yada hayır cevabı ile süreç tamamlanıyor. Daha sonra savcılığın bu işlemi 45 günde bir tutuklunun gıyabında dosya üzerinde tekrarlıyor. Dosya incelenmesi denilen işlem de tamamen şeklidir.Cezası kesinleşenler genel asayişten cezaevine götürülüyor. Cezaevinde tahliye olanlar tekrardan Hewler asayişine getiriliyor. Buraya getirilenlerin çoğunluğu uzun süre keyfi olarak tutuluyor.
‘VESTA BİR RÜŞVET ŞEBEKESİDİR’
Avukatlarının hiçbir fonksiyonu olmadığının mahkemede herhangi bir işlev göremediklerinin altını çizen yurttaş son olarak şunları belirtti.
“Başur’da avukatlık müessesesi bulunuyor dünyadaki benzer örnekleri gibi toplumun hukuki sorunları ile ilgileniyorlar fakat genel Hewler asayişinde avukatların fonksiyonu, kapıdan içeriye adım atamayacakları biçiminde. Mahkemelerde ise her hangi bir işlev ve etkileri bulunmuyor. Bu nedenle tutuklanlardan imkanları olanlar Vasta denilen sözde resmi olarak arabulucu, ama gerçekten ise rüşvet şebekesi olan gruplara başvuruyor. Maddi durumu iyi yakalananlar resmi dairelerde ve KDP içinde Vasta denilen rüşvet şebekesine gidiyorlar. Bu şebekeler para karşılığında sorgucuları, savcıları yada mahkeme heyetini satın alarak tutuklanan kişinin dosyasını bırakılacak biçimde düzenleyip-bırakıyor. Bu işlemler 5 bin dolardan başlayıp, 100 binlerce dolara kadar gidiyor. Beş bin dolar kişiyi bıraktırmak için değil, dosyayı hafifletmek ve mahkeme tarihini öne çekmek için veriliyor. Serbest kalmak ve beraat için ise 50 bin ile yüz bin arasında değişen paralar veriliyor. Vasta denilen mekanizma sadece mahkeme sürecinde değil, sorgu ve koğuşta kalma sürecinde de para karşılığında kimi işler yapıyor. Sorgu sürecinde işkence görmemek, ifadeleri istenen tarzda düzenlemek gibi işleri yaparken, koğuşta kalınan süreçlerde tutukluların telefon kulanım sürelerini uzatmak, içeriye yasak malzeme sokmak vb. içinde bu rüşvet şebekesi devreye giriyor. KDP’ye yakın olan ve uyuşturucu suçlarından yakalanlar bu şebeke araçılığı ile cezaevlerine uyuşturucu bile sokuyorlar.”
Bawer Agır
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi