05 Ağustos 2019 Pazartesi Saat 10:59
0
21
TR
:” ”
:””
” “,serif
Kendini yok oluşlar üzerinden yaşatmaya çalışan iktidarlarının sonu hep
hazin olmuştur. Bir halkı bir toplumu ve bir zümreyi yok etmek demek bütün
insanlığı yok etmek demektir. Ancak diktatörlerin tarihine baktığımızda diktatörlüklerini
ayakta tutmak için hep yakıp, yıkıp yok etmişlerdır. Yok etmesine etmişlerdir
ancak halkların iradesi tarafından kendileri de yok olmuşlardır. Katliamlar
üzerinde kendi yaşatmaya endekslenmiş bir zihniyetin dönem dönem hortlayıp
ortaya çıktığını görüyoruz.
Osmanlı döneminde Moğollar barbarlığıyla ün salmışlardır. Girdikleri
yerlerde işgal, katletme, talan, tecavüz ve sayamayacağımız buna benzer
barbarlıkları ortaya çıkmıştı. Moğolların barbarlık zihniyeti bugün Erdoğan’da
vücut bulmuştur. Yine katliam, yine bir halkı yok etme ve yine diktatörlüğünü
yaşatma uğruna talan, katletme politikasını devreye koymuş vaziyette.
Türk devleti ve AKP-MHP faşist iktidarı Misak-ı Milli sınırlarına ulaşma
hayali ile Güney Kürdistan’da Pençe operasyonu başlattı. Bu işgal operasyonunun
gerekçesi olarak da PKK gösterildi ve bu doğrultuda saldırılara devam ediliyor.
Ömrünü uzatma ve iktidarı elinde tutma hayallerinin tükendiği AKP iktidarı, iktidar
her tarafa saldırmakta. Her fırsatta Güney Kürdistan topraklarını ele geçirip
oradan da Suriye topraklarına girip Kürtlerin bulunduğu alanları işgal etme
hayalleri ve soykırımcı politikasını devam ettirmekte ısrarlı.
Türk devleti bu işgal ve talan planlarıyla kendi yaşadığı ekonomik,
siyasi ve sosyal krizin üstünü örtmeye çalışmaktadır. Bir yandan Kürt
düşmanlığı üzerine var etmeye çalıştığı iktidarı, diğer yandan da Efrin’den
başlayarak Kerkük’e uzanan bölgeleri hakimiyeti altına almayı hedeflemektedir. Yani
Kuzey ve Doğu Suriye’den Türk devletine yönelik herhangibir tehlike söz konusu
değil. En başat mesele Kürt düşmanlığıdır. Bilinmesi gerekir ki, “Güvenli Bölge
adı altında Fırat’ın Doğusuna yönelik düşünülen askeri operasyon başta Rusya ve
ABD’nin onayı olmadan da yapamayacağı kesinliktir. Ancak ABD ve Rusya ne
Kürtleri düşünür ne de Türkleri, onların tek hedefleri kendi çıkarlarıdır. Türk
devletinin Güney Kürdistan’a yönelik başlattığı işgal operasyonu başta ABD ve
NATO’nun desteğiyle gerçekleşti. Onun içindir ki Türk devleti bu kadar rahat ve
pervasızca sivilleri katletmekte ve Güney Kürdistan alanına yerleşmekte.
Aynı şekilde Fırat’ın Doğusu için de bu geçerlidir. ABD ve Rusya’nın
destekleri olmasa Türk devleti bir askerini bile Rojava’ya gönderemez. 2018
Türk devletinin Efrin işgali bize bir çok şeyi gösteriyor aslında. ABD ve Rusya
Türk devletinin işgaline destek verip işgal zeminini hazırladı. Çünkü Türk
devletiyle yapılan antlaşmalar bu doğrultuyada ve hayata geçirildi. Yani Güney
Kürdistan’daki işgal operasyonu ve Türk devletinin Rojava’ya yönelik yapmak
istediği işgal operasyonun da bu doğrultuda olacağı ihtimali çok yüksek.
ABD, bir yandan Türk devletini Rusya’dan koparıp yanına çekmeye
çalışıyor, bir yandan da DAİŞ’e karşı en büyük direnişi gösteren ve yenilgiye
uğratan YPG ile Kürt halkından da vazgeçmeyi istemiyor. ABD her iki tarafı da
elinde tutmak için denge politikasını yürütme çabasında. Asıl belirleyici olan
şey Türk devletinin ABD’ye vereceği tavizin büyüklüğüdür. Eğer ABD Türk
devletinden istediği tavizi koparabilirse Rojava’ya yönelik yapılacak operasyona
izin verecektir. ABD’nin Türk devletine vereceği operasyon izni ise bütün sınır
boyunca büyük bir savaşa neden olacaktır. Sadece Kuzey ve Doğu Suriye değil,
komşu ülkelere de sıçrayacak ve etkisi büyük olacak bir savaş olacaktır.
Türk devletinin “güvenli bölge hamlesiyle hem içeride hem de dışarıda bir taşla iki kuş vurmak istediği açıktır, bu
hamleyle hem iç kamuoyuna hem
de ABD’ye mesaj vermeye çalışmaktadır. Ama burda önemli olan husus şudur ki Türk
devletinin güvenli bölgeyi tek başına oluşturamaycağıdır.
Türk devleti, güvenli bölge ısrarıyla hem Rusya’dan
satın alınan S-400’ler nedeniyle olası ABD ambargosunu ertelemeye çalışmakta, hem de Kürtlerin ödün vermesini istemektedir. Bunu
sadece Suriye’de değil,
Türkiye ve Irak’ı kapsayacak şekilde Kürtlerin ödün vermesini sağlamaya yönelik
hamleler yapmaya çalışıyor. Ancak Rojava ve Kuzey ile Doğu Suriye halkları, 7
yıldır içerisinde bulunduğu savaş koşullarına karşılık her zaman bir özsavunma
içerisinde olmuş, öz gücü ile varlıklarını korumayı bilmişlerdir. Her karış
toprağını direnerek barbar çetelerden özgürleştirmiştir. Fırat’ın Doğusuna
yapılacak askeri operasyona karşı da halkın “Kobani ruhu yla direnişe geçeceği
unutulmamalıdır.
Sara GULAN
0
21
TR
KO
:” ”
:””
” “,
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html
Sara GULAN