İDLİB VE CEPHET EL-NUSRA
Cephet El-Nusra, Temmuz 2017’den bu yana İdlib vilayetinin büyük kısmının kontrolünü ele geçirdi. Çete grubunun liderliğini Ebû Mihemed El-Colanî yapmakta. Asıl adı Ehmed Husên El-Şerai olan Ebû Mihemed El-Colani aslen Golanlı orta sınıf bir aileden geliyor ve Suriye’nin başkenti Şam’da yaşıyor.
El-Colani gençliğinin ilk yıllarında Irak’a gitti ve Bilad El-Rafideyn’nin liderliğindeki El Kaide’ye (2003-2004) katıldı. Colani, 2006 yılında ABD güçleri tarafından sahte kimlik kullandığı gerekçesiyle Irak’ta gözaltına alınmıştı.
Cezaevinden çıktıktan uzun bir süre sonra Ebubekir el-Bağdadi tarafından Nusra Cephesi adı altında rejime karşı mücadeleye katılmak üzere bir grupla birlikte Suriye’ye gönderildi. Çete grubuna bağlı ana grup o dönemde Irak’ta zayıf olmasına rağmen Suriye’de önemli bir lojistik ağına sahipti. Çünkü ABD’nin Irak’a müdahale ettiği süreçte bunun zemini hazılanmıştı.
Kurulduğu dönemde (2011-2012), “Şam Halkı El Nusra Cephesi” üyelerinin çoğu, sahada büyük bir askeri nüfuza sahip olan Suriyeliler ve Iraklılardan oluşuyordu. Çünkü Irak sahasında belli bir tecrübe edinmişlerdi. Ancak kamuoyunu ve Suriye’deki silahlı grubları kendilerinden uzaklaştırmamak için Irak İslam Devleti (IŞİD) ile bağlantılarını gizlediler.
Ancak El Bağdadi ile yardımcısı El Colani arasında çelişkiler yaşandı. Çünkü El Bağdadi yaptığı bazı açıklamalarda El Colani’nin savaş tarzı ve politikalarının Suriye’nin şuanki durumuna uygun olmadığını ve yoldan çıktılarını ilan etti. Bu nedenle, Nisan 2013’te El-Bağdadi, “Cephet El -Nusra”nın lav edildiğini ve yerine “Irak- Şam İslam Devleti” adlı bir grubun kurulduğunu duyurdu. Bu durum, o zamanlar El Kaide ve lideri El Zewahiri’ye bağlılık sözü veren El Colani tarafından reddedildi. İki taraf arasındaki çelişkiler tam da burada başladı.
2016 yılında “Cebhat El Nusra”, El Kaide Sözcüsü Ebu El Hayr El Masri’nin huzurunda yaptığı video açıklamasıyla El Kaide’den ayrıldıklarını duyurmuştu. Bunun amacı El Nusra’nın Suriye’deki faaliyetlerini kolaylaştırmak ve uluslararası güçlerin dikkatini çekmemekti. Başta Abdurahim Attoun, Ebu Ehmed Zakour ve aslen Iraklı olan Abu Maria Al-Qehtani olmak üzere bir dizi El Kaide lideri El Colani’de kaldı.
El-Qehtani, hem Suriye’de hem de Irak’ta belli bir nüfuza sahip Cibûr Arap aşiretindendir. Heyet Tehrir El-Şam’da resmi bir görevi olmamasına rağmen güvenlikten sorumlu ilk kişi olarak kabul ediliyordu. Ebû Mariya El-Qehtanî Heyet Tehrir El-Şam çete grubu içerisinde El Colani’den sonra gelen adamdı. Çünkü El Colani’nin yanında Cephet El Nusra’nın kurucularındandı. Ebû Ehmed Zakur da El-Qehtani’nin yardımcılarından biriydi ve ABD tarafından terör listesine alınmıştı.
Heyet Tahrir El-Şam eline geçen bazı önemli dosyalarla kendisini mevcut denklemde ve gelecek denkleminde etkin bir güç olarak konumlandırmaya çalışıyor. En önemli dosyalar göçmen ve yabancı savaşçıların ve ailelerinin dosyalarıdır. Her askeri gelişme ve çatışmalar Suriyelilerin ve yabancı çetelerin Türkiye’ye büyük bir göçüne yol açacaktır. Türkiye de bundan korkuyor ve Rusya ile Suriye rejiminin askeri operasyon başlatmasını istemiyor. NATO ülkeleri ve Avrupa da bu göçmenlerin yayılmasından korktuğu için Türkiye’ye destek veriyor. Çünkü bu ülkeler olası göç dalgasından veya çetelerin ülkelerine girmesinden de korkuyorlar. Dolayısıyla Tehrir El-Şam bu iki dosyayı siyasi baskı kartı olarak kullanıyor. Bu kart muhtemelen Tehrir El-Şam’ın askeri gücü kadar önemlidir.
HTŞ İÇİNDEKİ GÖÇMENLER VE YABANCI ÇETELER
Heyet Tehrir El-Şam (HTŞ) çete grubu arasında göç adı altında Suriye’ye gelen çok sayıda yabancı çete bulunmaktadır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz;
1-Çeçen ve Özbek asıllı çeteleri, İdlib’in batı kırsalındaki El-Asî ve Selqin ilçesinin bir parçası olan Harim ilçesinde bulunan sanayi bölgesinde yer alan askeri üsse konumlandırmışlar. Bu bölgeler onların ana merkezi olup sayıları toplam 3 bini aşmakta, bir kısmı aileleriyle birlikte kalıyor.
2- Avrupalı göçmenler; Ana üsleri İdlib’in batı kırsalındaki Kefer Texerim ve Selqin kasabaları ile Kefer Texerim yakınındaki Cebel el-Duweylah bölgesi arasında uzanıyor.
3- Arap göçmenler: Suudi, Ürdün, Libya, Tunus ve Filistin uyruklu olup HTŞ saflarında göçmenlerin en büyük yüzdesini oluşturmaktadırlar. Ana merkezleri İdlib’in güney köyleri ve Cebel El-Zawiye ile İdlib’in doğu kırsalındaki Serakib şehrinin doğusundaki Badiya kesiminde ve dağlık bir bölge olan Martehûn Vadisi’ndeki Halep’in güney kırsalında yer alıyor. El-Bara şehri ile Cebel Al-Zawiye’nin Kansafra köyü arasında dağlık bir bölge olan Wadi Martehûn’da konumlanmışlar. Burası El Nusra Ordusu’nun kalesi ve ana kampıdır. Bölge Ürdün ve Suudi emirler tarafından yönetilmektedir.
Heyet Tehrir El-Şam göçmenlerinin Suriyeli kadınlarla evliliklerinde en yüksek oran Suudiler olurken, bunu Ürdünlüler ve düşük oranda da diğer milletlerden gelen göçmenler takip ediyor.
EL QEHTANÎ VE EBÛ EHMED ZEKUR’UN KADERİ
Ebû Mariya El Qehtanî;
Asıl adı Meyser Elî Mûsa Ebdullah El-Cibûrî’dir. Iraklı radikal İslamcı ve Nusra Cephesi Danışma Konseyi’ne başkanlık ediyordu.
El Qehtanî 1976 yılında Irak’ın Ninova eyaletinin Musul şehrinde doğdu. 2003 yılındaki Irak savaşı sırasında Musul Üniversitesi’nde öğrenciydi ve Saddam’ın Fedai üyelerindendi. Irak’ta Baas rejiminin devrilmesinin ardından El Qehtani, Musul’da Irak polisine katıldı fakat buradan kendisini çeker çekmez tutuklandı. Daha sonra Irak’ta El Kaide’ye katıldı ve din polisinin başkanlığını yaptı. El Qehtanî , Türkiye’ye sadıktı ve özellikle Türkiye’nin Suriye işgalini destekleyenlerden biri olması nedeniyle birçok kez kendi grubunu kurup Cephet El-Nusra’dan ayrılmayı planlamıştı. El Qehtani’nin kendisine rakip olan Heyet Tehrir El-Şam’ın bazı liderleri ve özellikle Türkiye’nin Suriye topraklarını işgaline karşı olanlar tarafından öldürüldü. El Qehtani’nin Türkiye’nin bölgedeki planlarını hayata geçirmesinde bir araç olduğu söylenebilir.
HTŞ liderlerinden olmasına rağmen HTŞ, 17 Ağustos 2023’te diğer birkaç kişiyle birlikte Ebu Maria El-Qehtani’nin tutuklandığını aniden duyurdu. O dönemde El Qehtani’nin uluslararası koalisyonla temas halinde olduğu yorumlanıyordu.
Tehrir El-Şam, El-Qehtani’yi 6 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bıraktı ve 4 Nisan 2024’te İdlib’in kuzey kırsalındaki Sarmeda kasabasındaki bir misafirhanede patlayıcı kemerle öldürüldüğü haberini duyurdu ve ölümünden DAİŞ’I sorumlu tuttular.
Ancak birçok kişi bu hikayeye şüpheyle yaklaştı ve bu olayın El-Qehtani’nin El-Colani eliyle ortadan kaldırıldığını söyledi.
Ebû Ehmed Zekûr:
Asıl adı “Cîhad Îsa El-Şêx” ve kendisine “Ebu Ehmed Zekûr” deniliyor. HTŞ’nin tanınmış liderlerinden biriydi ve ondan önce de Cephet El Nusra’nın mensubuydu. Aynı zamanda Halep bölgesi emiri ve yabancı grupların mali işlerinden sorumlu HTŞ’nin Danışma Konseyi üyesiydi. Mart 2022’de Tahrir el Şam’da Güvenlik Emiri olarak görev yaptı ve Ekim 2022’de Tehrir El-Şam’ın Halkla İlişkiler ve Askeri Komutalarla İrtibat Direktörü ve Mali İşler Direktörü olarak görev yaptı. 5 Aralık 2023’te HTŞ Yüksek Şeriat Konseyi “Zekûr”un “ölü ya da diri” tutuklanması kararı çıkardı. Ayrıca kendisiyle doğrudan bağlantılı tüm askeri ve güvenlik personelinin tutuklanması talimatını verdi. Birkaç gün sonra Zekûr’un eylemlerine ortak olan 6 belirgin lider ve ona yakın kişiler tutuklandı. Zekûr’un denetimindeki Bab El-Hawa, Sarmeda şehri, Batbû kasabası, Kafer Nasih köyü, Etarib kasabası ve İdlib kırsalındaki Ariha kasabasındaki üs ve tarlalarına baskınlar düzenlendi. Zekûr’un güvenlik ve idari ekibinin diğer 27 üyesi ile mali görevlisi aynı üste herhangi bir çatışma çıkmadan tutuklandı. Ancak Zekûr, bazı güvenlik üyeleriyle birlikte Türk devletinin işgali altındaki bölgelere kaçarak Efrin’e doğru yola çıktı. Kendilerini MİT’e yakınlığıyla bilinen Sultan Murad çete grunbuna ve MİT denetimindeki askeri polislere teslim ettiler. Bu sayede tutuklanmaktan ve öldürülmekten kurtuluyor. İddialara göre Zekûr, El Colani’ye karşı darbe planlayarak HTŞ kontrolündeki bölgeleri Türk işgali altındaki bölgelerle birleştirip Türk devletinin denetimine verilmesinde El Qehtani’nin ortağıydı ve bu da teşhir olduktan sonra Türk devleti ve çetelerine neden sığındığını göstermiş oldu.
İDLİB VE GÖSTERİLER
HTŞ’nin İdlib üzerinde kontrol ve otoritesi olmasına rağmen İdlib halkı, haksız tutuklamalar ve çetelerin ailelere yönelik saldırı ve baskıları nedeniyle protesto gösterisi yapıyorlar. Bu protestoların çoğunlukla işgalci Türk devletine bağlı grupların kışkırttığı ve protestoları organize ettiği söyleniyor. Çünkü bazı gösterilerde bazı gruplar “HTŞ neden Türk askerinin gelmesine izin vermiyor”, “Çözüm HTŞ değil, çözüm Türk Ordusu” şeklinde pankart ve slogan atıyor. Bu nedenle kamplarda ve bazı köylerde HTŞ çetelerine karşı gelişen protestolar geceleri sokaklara taşıyor. HTŞ de bu gösterileri toplumsal değil, kendisine muhalif güçlerin olduğunu var sayarak sert karşılık veriyor.
En son protesto gösterilerinin başlangıcı İdlib şehrinde ve kuzey kırsalındaki Sermada ilçesinde az sayıyla Şubat 2024 kadar uzanıyor. Bu gösteri yüzlerce kişinin serbest bırakılması içindi. Ancak HTŞ bu gösteride yüzlerce kişiyi casus oldukları gerekçesiyle gözaltına aldı ve tutukladı.
Protestocuların talepleri başlangıçta sadece HTŞ’nin güvenlik ve ekonomi politikalarına karşıydı; tutukluların serbest bırakılması, koşulların ve hizmetlerin iyileştirilmesini talep ediyorlardı. Ancak 1 Mart Cuma günü protestoların düzeyi sayı ve alan olarak genişledi ve İdlib kırsalı ile Halep’in batı kırsalında “HTŞ” kontrolündeki birçok şehir ve kasaba da protestolara katıldı.
Daha sonra protestocuların talepleri gelişti, bazı tutuklulara işkence yapıldığı ve içlerinden birinin ailesine haber verilmeden tutuklanıp öldürüldüğü ortaya çıkınca halk artık HTŞ güvenlik sisteminin yıkılmasını ve lideri Ebû Mihemed El-Colani’nin ortadan kaldırılmasını talep ettiler.
Gösteriler giderek büyüyor ve silahlı çatışmalara dönüşüyordu. Tahrir el-Şam’a yönelik protestolarda siyasi ve sivil seçkinlerin yer almadığı 5 hareket bulunuyor. Sıralayacak olursak;
1- Hizbul-Tehrîr: HTŞ peş peşe saldırdı ve kadrolarının çoğu tutuklandı.
2- Hurras El-Dîn (El Kaide’nin Suriye kanadı): HTŞ bu grubun hücrelerini yok etti, artık etraflarında etkisiz destekçiler kaldı.
3- HTŞ’ye katılan Ebu Salih Tahan liderliğindeki Ceyş El-Ehrar: Liderlerinden birinin işkence altında öldürülmesi çatışmaya neden oldu.
4- Biniş’teki Şepela El-Badawî: El Colani’ye yakın bir aile olup örgüt içerisinde üst düzey görevlerde bulunmuş. Ayrıca rakiplerinin işbirliği şüphesiyle tutuklanmasını da destekliyor ancak El-Colani’nin tepkisi ve sanıkların serbest bırakılması kuzenlerini kızdırdı.
5- Gençlik Hareketi: Partizanlık ve ideolojiden uzak aktivistlerin oluşturduğu bir harekettir ancak bu grup önceki partilerle anlaşma olması durumunda mağdur olacaklarından korktuğu için temkinli hareket etmektedir.
(DOSYA 4: İdlib’te ABD, Rusya, İran, Türkiye, Suriye)
Fırat ALİ