Son süreçte İsrail’in Filistin savaşına yönelik sömürgeci soykırımcı faşist AKP-MHP iktidarı ve faşist şefi Tayip Erdoğan’ın “İsrail’e gireriz” çıkışının nasıl bir sahtekar olduğunu yaşanan gelişmelerden anlaşılıyor. Aslında bu çıkışla işgalci ve soykırımcı Türk devletinin Suriye rejimine ve Irak hükümetine ulus devletlerini yeniden eski haline döndürme vaadinde bulunarak kendi yanına çekmek istiyor. Fakat herkes bilsin ki o iki ulus devleti öncelikli olarak ulus devlet özelliğinden çıkaran Türkiye’nin kendisidir. Yine iki devleti tehdit edecek olan da Türkiye’nin kendisidir. Diğer yandan da İsrail karşıtlığı adı altında bölgede Kürt düşmanlığını ve bu düşmanlık etrafında da Kürt karşıtlığı ve ittifakını örme çabasındadır.
ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI ZATEN SÜRÜYOR!
Üçüncü Dünya Savaşı sadece Ortadoğu’nun değil tüm dünyanın da bir gerçeğidir. Bu savaş bazı yerlerde şiddetini arttırmış olsa da dünyanın etkilenmediği tek bir bölgesini bırakmamıştır. Bu savaş bir bölgede de veriliyor olsa da artık dünyanın her yerini etkilemeye başlamıştır. 1990 1.Körfez Savaş ile başlayan 3.Dünya Savaşı her zaman tüm dünyayı etkileyecek özellikte bir niteliğe sahip değildi. Ancak günümüzde tüm dünya 3.Dünya Savaşı’nın etkisi altındadır. Ulus devletlerin siyasetleri, küresel ve bölgesel güçlerin siyasetleri artık 3.Dünya Savaşı gerçeğine göre belirlenmektedir. Bu nedenle 3. Dünya Savaşı bir gerçekliktir ve gerçeklik tüm hışımıyla siyaseti, ilişkileri, düşmanlıkları, ittifakları her şeyi belirleyen bir özelliğe sahiptir. Zaman zaman “bölgesel savaş kapıdadır” “3. Dünya Savaşı’na ramak kaldı” şeklinde değerlendirmeler gazete ve köşe yazılarında görülüyor. Bu tespitler her ne kadar bazı bölgesel çapta kızıştığı anlar, düşük yoğunluklu verildiği anlar olduğu kapsamda yapılıyor olsa da 3. Dünya Savaşı bir gerçekliktir ve zaten dünyanın bir çok yerini sararak sürmektedir.
TC 3.DÜNYA SAVAŞI’NI FIRSATA ÇEVİRMEK İSTEYENLERİN BAŞINDA
Bu 3.Dünya Savaşı’nın ana merkezi Ortadoğu’dur. Ortadoğu’da verilen 3.Dünya Savaşı tüm dünyanın gidişatını belirleyecek düzeydedir. 3. Dünya Savaşı’na başat güç olarak girenler var, isteyerek girenler var, istemeyerek olsa da kendini bu savaşın içerisinde bulanlar var. Bir de bunu fırsata dönüştürmek isteyenler var. Fırsata çevirenler aslında ne başat bir güçtür ne de kapasitesi bu savaş için yeterlidir ama geride kalmanın kendisine kaybettirdiğini bildiği için 3.Dünya Savaşı’na dahil olmaktadırlar. Türkiye 3. Dünya Savaşı’nı fırsata çevirmek isteyen güçlerin başında gelmektedir. Türk iktidar medyasına bakıldığında aslında bu savaşın kızışması, yaygınlaşması ve derinleşmesi için yayınlar yapıldığı görülecektir. Adeta yandaş medya savaş kışkırtıcılığı yapmaktadır. Erdoğan-Bahçeli faşist hükümeti, tüm umudunu ve geleceğini 3.Dünya Savaşı’nın yaratacağı fırsatlardan yararlanmaya bağlamıştır.
BOP’UN EŞBAŞKANLIĞINA SOYUNAN BİR LİDERİN İSRAİL KARŞITLIĞI YAPMA ŞANSI YOKTUR
Son süreçte bu fırsatlardan yararlanma siyasetinin en berrak halini görüyoruz. Bir süreden bu yana Erdoğan’ın Hamas seviciliği, ‘Filistin davasına sahip çıkıyoruz’ adı altında bir İsrail karşıtlığına soyunmuştur. Bu İsrail karşıtlığına soyunma hali hiç düşünmediği cümleleri kurdurtmuş, söylemesi dahilinde altından kalkamayacağı beyanatlar vermeye zorlamıştır. Esasında ise sözde bir İsrail karşıtlığı yapmaktadır. Özünde ise faşist şef Erdoğan’ın İsrail karşıtlığı yapma seçeneği, ihtimali ve imkanı sıfırdır. İsrail karşıtlığı yapması durumunda ne menem bir şeyle karşılaşacağını bilir. Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) eşbaşkanlığına soyunan bir liderin İsrail karşıtlığı yapma şansı yoktur. Çünkü Faşist şef Erdoğan bu yolculuğa İsrail ile birlikte girmiştir. Şüphesiz İsrail ile yaşadığı bazı çelişkiler vardır, özellikle Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) projesinden dışlandıktan sonra bir takım taktik ayrılıklar yaşadıkları görülüyor. Türkiye, bu projenin dışında tutularak sadece bir ticari hattın dışında tutulmadı. Türkiye bu projenin dışında tutularak jeostratejik konumunun önemini kaybetmiştir. Bu açıdan Türkiye yüzyıllık bir denklemin dışına atılmıştır. Türkiye yüzyıldır başka bir denklemdeydi, yüzyıldan sonra bu projenin dışına atılmakla birlikte başka bir hatta geçmiştir artık. Bu nedenle hiç şüphesiz Türkiye’nin İsrail ile çıkarlarda çatıştığı noktalar vardır. Ancak faşist şef Erdoğan tüm bunlara rağmen ne İsrail karşıtlığını yapabilecek durumda ne de ipleri tümden koparacak cesarete sahiptir. Buna Türk devletinin kuruluş ilkeleri de izin vermez.
İSRAİL KARŞITLIĞI ADI ALTINDA KÜRT DÜŞMANLIĞINDA BİRLEŞTİRMEK İSTİYOR
İsrail, Faşist şef Erdoğan iktidarının varlık nedenidir. Bu nedenlerden dolayı Erdoğan İsrail karşıtlığını yaparak sahtekar bir tutum içerisindedir. Ancak faşist şef Erdoğan aynı zamanda büyük bir oyunun da kurucusudur. Oyun şudur; birincisi, Ortadoğu’daki en faşist iktidarlardan bir tanesi olan Netanyahu iktidarı teşhir olmuştur. Bu iktidar odağı ve blokuna karşı faşist şef Erdoğan Ortadoğu halklarında gelişen tepkileri etrafında toplamak istemektedir. Fakat bunu da büyük bir danışıklı dövüş ile yapmak istiyor. İkincisi; İsrail’den rahatsız olan, İsrail ile gerçek anlamda bir çatışma içerisinde olan devletleri etrafına toplayarak İsrail karşıtlığı adı altında Kürt düşmanlığında birleştirmek istiyor. Yani şuanda İsrail ile en ciddi çelişkileri yaşıyan Suriye rejimini, İran’ı onun bir parçası olan Hizbullahı ve Haşdî Şabî gibi yapıları PKK ve Kürt karşıtlığında etrafında birleştirmeyi hedefliyor. Bir yıl öncesinde İsrail karşıtlığını yapmadan da bu politikalarını uygulamak istedi. Fakat yaklaşık bir yıldır yukarda bahsettiğimiz kirli oyunu yürütüyor. İran’ı PKK’ye karşı savaştırma arayışı ve ilişkilenmesi içerisindedir. Altı aydan bu yana da Suriye Rejimi ile bu arayışını en üst düzeyde sürdürmektedir. Suriye Rejiminin de Kürt kazanımlarına karşı, Kürt düşmanlığı ekseninde yanına çekmek istemektedir. Bunu daha değişik vaatlerle de yapıyordu ama beceremeyince bu ülkelerin Netanyahu ve İsrail’e karşı olan rahatsızlıklarını hatta bir ölçüde mağduriyetlerini bir fırsata dönüştürerek kendi etrafında toplayıp Kürt düşmanlığına dönüştürmek istiyor. Fakat faşist şef Erdoğan ve Bahçeli iktidarının İsrail’e vurabileceği bir fiskesi bile yoktur. AKP-MHP faşist iktidarının gücü Bahçeli’nin merdiven inişleri çıkışlarındaki mecali kadar vardır. Dolayısıyla herhangi bir dişli devlete karşı durabilecekleri ve çatışma içerisine girebilecekleri bir mecalleri yoktur.
TC SURİYE REJİMİNİN ÇARESİZLİĞİNDEN FAYDALANIYOR!
Evet doğrudur! Suriye rejimi İsrail devletinin bir mağdurudur. Suriye her zaman çeşitli nedenler ve bahanelerle İsrail’in bombardımanı altındadır. İran doğrudan kendi güçleri ve vekil güçleriyle beraber İsrail ile çatışma halindedir. İsrail’e karşı yeterli karşılığı verememenin boynu büküklüğünü ve çaresizliğini de yaşıyor. İşte faşist şef Erdoğan, tüm bu fırsatları kendi lehine kullanmak istiyor. Etrafında örgütlediği bir kısım güçleri Rojava’da devrimci demokratik Özerk güçlerle savaştıracak, bir kısmını da Medya Savunma Alanlarında Kürt Özgürlük gerillasına karşı savaştırmak isteyecektir.
Faşist şef Erdoğan’ın yanıldığı nokta şudur; “Irak hükümetini ve Mesud Barzani gibi bir hayini nasıl yanıma aldıysam, İran’ı ve Suriye rejimini de yanıma alırım” diye düşünüyor. Fakat faşist şef Erdoğan’ın yanlış hesaplar yaptığını yakın zaman gösterecektir. Zaman zaman bu devletler faşist şef Erdoğan’ın oyunlarına geliyor izlenimini vermiyor değil ama bu devletlerin de bir takım çıkarları söz konusu. Faşist şef Erdoğan’ın yürütmüş olduğu bu siyaset her ne kadar sahtekarca olsa, büyük bir oyun kurucu olarak görünse de anlaşılması gayet basit bir siyasettir. Tam faşist şef Erdoğan’ın karakterine uygundur.
YARIN: Irak Merkezi Hükümeti Bu Kirli Oyununun Kötü Oyuncusu
EDİTÖRDEN