Bir önceki yazımızda işgalci soykırımcı Türk devleti ve onun savaş hükümeti olan AKP-MHP iktidarının İsrail karşıtlığı adı altında Irak merkezi hükümeti ve Suriye rejimini nasıl Kürt Özgürlük Hareketi düşmanlığı etrafında toplamak istediğini değerlendirmiştik. Faşist Şef Tayip Erdoğan’ın bu minvalde nasıl büyük bir oyun kurmak istediğini ve bu kirli oyunda Suriye Rejiminin rolünü elle almıştık, bu yazımızda da Irak merkezi hükümetinin bu kirli oyununun oyuncusu olduğunu ortaya koyacağız.
IRAK VE YENİLEN ULUS DEVLET
İlk devlet bugünkü Irak’ın hemen yanı başında Uruk’ta Sümer devleti kurulmuştur. Bu devlet kartopu gibi yuvarlanarak büyümüş, nar topu gibi çoğalarak günümüze kadar yayılmıştır. Uruk’ta kurulan Sümer Rahip Devleti kent devleti olmuş sonrasında da küresel ve emperyal güç olmuş. Fakat son tahlilde ulus devlet olarak kendi cismini somutlaştırmıştır. Ulus-Devlet Uruk’ta başlayan devlet geleneğinin son temsilcisidir. Bu devlet geleneği, 1990 yılında en büyük darbeyi Körfez Savaşıyla Irak’ta Saddam’ın yenilgisiyle almıştır. Burada sadece yenilen Saddam olmamış aynı zamanda yenilen ulus-devlet olmuştur. Ulus-Devlet burada darbe almıştır. Irak ulus devleti 2003’te ulus devlet olma özelliğini kaybetmiştir. Bu zaman aralığında 1992 yıllında Kürdistan Federal Hükümeti kurulmuş ülke fiili olarak üçe ayrılmıştır. Kürt Halk Önderliği Demokratik Modernite Paradigmasını Demokratik Ulus Projesi üzerinden geliştirmiştir. Bu projenin yaratıcı dehası esasta Demokratik Ulus‘ta tezahür etmiştir. Adeta tüm tekçi renksiz, yasakçı ve ben merkezci yaklaşımların panzehiri olarak gelişmiştir. Siyasal, toplumsal ve ideolojik sorunların çözümü olarak ortaya çıkmıştır. Demokratik Ulus daralan siyasetin çıkış noktası, tasfiye edilmek istenen ideolojilerin yaşam alanı, çıkmaza giren ve adeta bir girdap içerisinde boğdurulmak istenen toplumsal sorunların çözümü olarak ortaya çıkmıştır. Demokratik Ulus Projesi ortaya çıktıktan kısa bir süre sonra Suriye’de bu projeye uygun pratikleşmeler gerçekleşmiştir. Kuzey Doğu Suriye Demokratik Özerk yönetimi bu paradigmanın prototipi olmuştur.
ARTIK OK YAYDAN ÇIKMIŞTIR!
Son dönemlerde faşist şef Erdoğan’ın Suriye rejimi ve Irak hükümetiyle aman aman bir ilişki arayışına girmek istemesi, bunları yine Kürt karşıtlığında birleştirme arayışlarını bir de bu çerçeveden okumak durumundayız. Erdoğan kendince Irak ulus devletini inşa edeceği sözünü Iraklı yöneticilere veriyor. Aynı sözü düşman olarak ilan ettiği Esad rejimine de veriyor. Bu iki devletin ulus devlet politikalarını en çok tehdit eden Kürtlerin ve Demokratik Özerklik projesinin olduğunu iddia ederek ileri sürüyor. Hem Irak hem Suriye hükümetinin böyle bir devlete yani ulus devlete özlem duyduğunu biliyoruz. Irak Saddam Rejimi dönemine dönmek istemese de 1990 öncesi Irak’ına şiilerin denetiminde girmek istediğini tahmin etmek zor değil. Suriye’nin Baas rejiminin de 2010 öncesine dönmek istediğini tahmin etmek zor değildir. Faşist şef Erdoğan bu iki devletin özlemlerini bildiği için ulus devletlerini yeniden inşa etmesi hamlesinde bulunmuştur. Ulus devlet projesi yıkılmış, ok yaydan çıkmıştır. Tekrardan var olma şansı yoktur. Her ulusun demokratik değerler içerisinde yaşama şansı sonuna kadar vardır. Bu Irak ve Suriye için de geçerlidir. Demokratik Ulus Projesi Suriye ve Irak hükümetini güçlendirecektir. Söz konusu dağılan iki ulus devlet varsa bunun en önemli sebebi faşist şef Erdoğan ve Türkiye devletidir. Türk devleti Osmanlıcılık politikalarını yürüterek bu iki ülkeyi ulus devlet olmaktan uzaklaştırmıştır. Faşist şef Erdoğan gözünü Musul’a, Kerkük’e dikerek Irak’ın ulus devlet olma misyonunu tehdit etmiştir. Faşist şef Erdoğan gözünü İdlib’e, Cerablus’a, Bab’a, Efrin, Serêkaniye, Girê Spî ve Haleb’e dikerek, Suriye karşısında çeteleri örgütleme hamlesi yaparak, savaş kışkırtıcılığında bulunarak, Suriye ulus devletini tehdit etmiş ve parçalamıştır. Bu iki ülkeyi de kendi yayılma sahası olarak görmüştür. Sudani hükümetinin bir nebze de olsa Türkiye’nin sahte vaatlerine kapıldığını görmek gerekiyor. Umarız Esad yönetimi bu hayale kapılmaz.
Son dönemlerde Rojava sahasında ve Kuzey Doğu Suriye’nin etrafında yaşanan bir takım gelişmeler de bu temelde Esad yönetiminin bu projeye dahil olacağı izlenimini vermektedir. Türk devletinin ulus devlet inşa projesine dahil olma ya da kanma sürecine girdiğini göstermektedir.
Şehba sınırındaki hatlara saldırması yine Minbic hattından saldırması, Qamişlo hattından Derik alanına kadar yoğun keşif uçağı ve dronları kaldırması, Abdulaziz dağını üst üste bombalaması tüm bu gelişmelere birer işaret sayılabilir. Ancak tekrar hatırlatmak istiyoruz. Bir faşist şef Erdoğan iktidarının hiçbir şey inşa etme mecali yoktur. İsraile karşı koyma mecali olmadığı gibi bir ulus devlet inşa etme gücü de yoktur. Irak ve Suriye hükümetlerinin de bir ulus devlet kurma ihtiyaçları yoktur. İkincisi de söz konusu bu devletlere en büyük tehdit faşist şef Erdoğan hükümetinin kendisindir. Bizden Esad ve Sudani hükümetine bir hatırlatmadır.
IRAK MERKEZİNDE SUDANİ HÜKÜMETİNİ UYARANLARIN OLDUĞUNU DA BİLİYORUZ!
Bunun yanında Irak merkezinde bu faşist Şef Erdoğan’ın boş vaadlerine Sudani başkanlığındaki yönetimin kandığını gördüklerini, sık sık uyarılarda bulunan kesimlerin de olduğunu biliyoruz. Bu kirli oyuna gelinmemesi konusunda telkinlerde bulunduklarını da biliyoruz. Hatta bu şahıslar ve kesimler hükümetin içinde de var olduklarını biliyoruz. Ancak bu çok iyi bilinsin ki Sudani hükümeti işgalci ve faşist şef Erdoğan ve onun savaş hükümetinin bu kirli oyunlarına gelmeye devam ederlerse bu kirli oyunun kötü oyuncusu olarak tarihe geçecektir.
EDİTÖRDEN