HABER MERKEZİ – Irak’ın iç siyasetinde etkili olan ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve statükocu güçler olarak Türkiye ve İran ülke genelinde yaşanan krizi derinleştirerek, Irak’ı 6 parçaya bölebilirler.
Irak’ta 10 Ekim 2021 tarihinde yapılan parlamento seçimleri öncesinde yine buradan (Lekolin.org sitesinden) Irak’ın iç siyasetinde etkili olan Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, Türkiye ve İran’ın her biri kendi çıkarları doğrultusunda müdahalelerine vurgu yapılmıştı. Bunun somut örneği olan ABD ve İngiltere’nin bir projesi olan Irak Başbakanı Mustafa Kazımi’nin iktidarının sürmesi için yapılacak seçimlerden sonra hangi parti çıkarsa çıksın hükümet kurulamayacağı şeklinde bir çok kez yazılıp çizilmişti.
329 sandalyeli Irak parlamentosuna 73 sandalye ile birinci sırada giren Sadr Hareketi’nin tüm parlamenterlerin istifaları kabul edilmesiyle bu iddiaları doğruladı. Egemen güçlerin bu müdahalelerine bağlı olarak hükümet krizini aşamayan Sadr Hareketi Lideri Mekteda Es Sadr, bir ülkede reformun sadece çoğulcu bir hükümetle kurulabileceğini belirterek, 9 Haziran’da parlamenterlerine, “Sadr Hareketi’nin tüm parlamenterleri istifa mektuplarını hazırlayarak parlamento başkanlığına sunmalıdır. Çünkü geri çekilmek ya da muhalif kalmak gibi iki seçeneğimiz var” çağrısında bulundu. Çağrı üzerine bütün parlamenterleri Sadr’a istifa dilekçelerini teslim etti.
TOPLU İSTİFA KABUL EDİLİR EDİLMEZ GÖRÜŞMELER
Yaşanan bu gelişmeler Bağdat ile Hewlêr arasında siyaset trafiğini hareketlendirdi. Sadr Hareketi Lideri Muktada Es Sadr’ın istifa çağrı üzerine Irak Parlamentosu Başkanı Muhammed Halbusi, Federe Kürdistan Bölgesi’ne ziyaret gerçekleştirdi. İlk olarak Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) Genel Başkanı Mesut Barzani ile bir araya gelen Halbusi, ardından Neçirvan Barzani ile görüştü. Halbusi-KDP görüşmesi sürerken, diğer yandan Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) Genel Başkanı Bafil Talabani de Federe Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur Barzani ile görüştü. Ayrıntılarına dair herhangi bir açıklamanın yapılmadığı görüşmelerin, Irak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin olduğu tahmin ediliyor. Günlerdir ikna çabalarını sürdüren Irak Meclis Başkanı Muhammed El Halbusi, Sadr milletvekillerinin toplu istifasını kabul etti.
SADR HAREKETİ NE YAPACAK?
Dış güçlerin Irak iç siyasetine müdahalelerine karşı olduğu yönünde sık sık açıklamalarda bulunan ve Şii’lerin büyük kesimini desteğini alan Sadr Hareketi, bu güçlere karşı Irak’ta bu nüfuzu kullanarak, sokakları kullanacağı tahmin ediliyor. Şuan var olan hükümet kurma kaosun sorumluluğunun onlara kalmaması için çekilme kararı alan Sadr Hareketi, dış güçlerin müdahaleleri nedeniyle bir çok grubun oluştuğu ve karışıklıkların olduğu Irak’ın genelinde, “Müdahaleye karşı müdahale” tutumuyla hareket edebilir.
IRAK’TA HİÇ BİR HAREKET BAĞIMSIZ KARAR ALAMIYOR
Irak’ta hiçbir siyasi parti kendi başına karar alamadığı gibi ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Türkiye ve İran gibi devletler alınacak bir karara kendi çıkarları çerçevesinde müdahale ettiği görülüyor. Çünkü bütün Avrupa ülkelerinin askeri ve istihbarat güçleri Irak’ta bulunmasının yanı sıra İran ve Türkiye’nin de güçleri bulunuyor. Bütün bu güçlerin kendine yakın ve ilişkide oldukları yapılar var. Herkes kendi çıkarına göre adım atıyor ve diğer devletlerin çıkarlarına karşı hareket ediyor. Sadr Hareketi, kendini bağımsız bir güç olarak gösteriyor fakat onlarda bazı güç odaklarının etkisi altındadır. O güç odakları ile Sadr Hareketi arasında bir alış-veriş söz konusu. Bunun için Irak’ta hiçbir siyasi parti bağımsız bir karar alamıyor. Bölgesel devletler birbiri ile anlaşamayınca bu anlaşmazlık Irak’taki siyasi partilerin arasına da girdiği söylenebilir. Bundan kaynaklı 8 aydır bölgesel ve uluslararası güçlerin kendi çıkarları doğrultusunda bir hükümet kurdurtmak veya kurdurtmamak için uğraş vermesi, bölgedeki güvenlik, ekonomik, siyasi durum giderek kötüleşiyor. Mevcut hükümet ise sadece iç işleri yürütebiliyor ve stratejik önemli kararlar alamıyor.
IRAK İÇİN BÖL-PARÇALA-YÖNET POLİTİKASI DEVREDE
Yeni dünya dengeleri kurulma aşamasında global güçler diğer küçük devletler ve halkları, akli, fikri, siyasi, ekonomik ve askeri olarak kendi himayeleri altına alma politikası güdülmektedir. Bunun en somut örneği yaşanan son gelişmeler ile birlikte Irak’ta görmek mümkün. Ne var ki uluslararası güçler belli oranda anlaşmış gibi görünseler de aslında çıkarları doğrultusunda birlik içinde değiller. Irak’ta İngiltere ile Fransa’nın, diğer yandan İsrail ile Rusya’nın çıkarları birbirine denk düşmüyor veya ayrıdır. Irak gibi ülkeler global güçlerin çıkarları doğrultusunda artık kalmayacak ve tabi ki bu halkın çıkarına olmayacağı gibi bazı güçlerin kendi çıkarları doğrultusunda istediği gibi o bölgeleri yönetmesi çerçevesinde olacaktır. Artık Irak için Böl-Parçala-Yönet politikası devreye konulmuş durumda. Bu çerçevede Irak Kürt bölgesi, Şii bölgelerini ve Sunni bölgelerini her birini 2 bölgeye ayırarak 6 parça şeklinde büyük devletlerin çıkarlarına verilmesi stratejisi ön görülüyor. Bunun başlıca nedenleri tabi ki de petrol, doğalgaz ve su kaynakları olduğunu tahmin etmek zor olmazsa gerek.
KRİZİ AŞMANIN TEK YOLU HALKLARIN İTTİFAKI
Tüm bu girişim ve krizlerin boşa çıkartılması için Irak’ta bulunan tüm halkların ittifakından geçtiği belirtilebilir. Bunun için de tüm oluşumların katılacağı bir birleşimin örgütlenmesi ile olur.
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi