50 yıldır Kürt halkı Önder APO’nun öncülüğünde emsalsiz bir direniş yürütüyor. Bu direniş ilk anından itibaren sarsılmaz bir irade ve ruh etrafında şekilleniyor. Ve bu fedai ruh Kürt halkına biçim veriyor, kimlik kazandırıyor ve toplumsallığını yaşamasına sebep oluyor. Halkımızı yok etmeye yeminli düşmana karşı öne atılan ve onun beyninde patlayan, onu püskürten her APOCU militan halkımıza can katıyor onu diri haline getiriyor. Kahramanlarıyla bu ilişki tarzını yaşayan başka halk örneği bulmak gerçekten zordur. Kürt halkı kahramanları ile var oluyor ve onlarla kahramanlaşan bir halk haline dönüşüyor. Ülkemiz kahramanları ile yeniden şekilleniyor, özgürleşiyor.
Ve yine bu 50 yılın her biri sayısız direniş abidesi, kahramanları barındırıyor. Bu kahramanları birbirinden ayıran özelikler olmakla birlikte hepsi tarihin onların sırtına yüklediği misyonu sarsılmaz bir inançla tereddütsüz üstlenmeleriyle ortaklaşıyorlar. Bu nedenle bir şehidimizi anlatırken aslında tüm şehitlerimizi anlatmış oluyoruz. Simgeleşen, zirveleşen her şehidimiz aslında kendi döneminin şehitlerinin bileşkesi oluyor. Bu açıdan Şehit Agit’i anarken ya da Şehit Zilan’ı anlamaya çalışırken sadece bu şehitlerimizin şahıslarına yoğunlaşmış olmuyoruz. Aynı zamanda dönemlerinin tüm şehitlerini bu kahramanlar onların şahsında kavramaya, anmaya çalışıyoruz. Fakat her kahramanımız cevherinde halkından, önderinden bir parça taşıyor benliğinde. Bu nedenle her biri kıymetli, her biri gökyüzünde yön gösteren yıldızlara dönüşüyor. Kürt halkı yoluna işte bu yıldızlara bakarak buluyor. Güneşin etrafında toplanmış ona doğru hareket eden yıldızlar. Önder APO ve şehitler gerçeği bu imgelerle daha anlaşılır hale geliyor.
Varlık yokluk savaşımız olanca yoğunluğu ile sürerken Kürdistan’ın her yerinde yeni yıldızlar katılıyor şehitler kervanına. Metina’da, Zap’ta, Rojava’da, Mexmur’da, Şengal’de Kürdü silmeye yeminli düşmana set çekiyor kahramanlarımız. Tıpkı düşmanın başkentinde kalplerinde gözbebeğimiz dedikleri yerde balyozlar indiren Asya ve Rojgerler gibi Bakurê Kürdistan’ın her yerinde de şehitlerimiz varlıkları ile halkımızın varlığını güçlendiriyor ve özgür ülke, özgür önderlik şiarına ilerletiyor bizi. 25 Ekim’de Mardin’de bir komutan daha katıldı bu kervana. Memed Cudi yoldaş.
Memed yoldaş nasıl anlatılabilir? İnsan, tüm şehitler hakikatin karşısında olduğu gibi Komutan Memed’in hakikati karşısında da ilk başta çaresiz kalıyor. Çünkü kanla, can olan ve mücadeleye akan bu gerçekliği kelimeye dökmek aslında bir kalıba sokmak çok olası değil. Hangi yönü anlatsan biri eksik kalıyor, nasıl tarif etsen söz canlandırmaya yetmiyor çoğu zaman. Çünkü şehitlerimiz sonsuz bir hakikatin parçaları ve bütünüdür. Bu nedenle her biri kendine özgü ve her biri aynı. Ama eksik kalacaksa da, yetmeyecekse de anlatmak lazım şehitlerimizi. Memed yoldaşı anlatmak gerek.
Heval Memed’in yaşam öyküsü, mücadelede geçirdiği dönemlerin her evresi kararlılık ve direnişle bezelidir. Her dönemi kıymetli her dönemi halkımızın özgürlük destanın bir sayfasını içeriyor. Biz sadece gözlerindeki devrimci parıltıya aktarabilsek, yeterli. Çünkü gözlerinin içindeki gülüş her zaman onunlaydı. Esaretin kahredici zindanlarında da, Cudi’nin doruklarında da, tedavi gördüğü zamanlar da direnişin yaktığı gülüş gözlerinde parıldıyordu Memed yoldaşın. Haklı olmanın, savaşıyor olmanın, halkına, partisine ve Önderliğine layık olmaya çalışmanın, bunun mücadelesini zafere ulaştırma isteminin verdiği azim Memed yoldaşta somutlaşıyordu. Memed yoldaş devrimciydi, hep daha fazlasını istiyor, hep daha fazlasını yapmayı amaçlıyordu. Esir düştüğünde de, yaralandığında da yılmadı aksine hep daha fazla geliştirdi kendini.
Onunla yıllar geçiren de belki bir durakta ayaküstü selamlaşan da Memed yoldaşın hakikatini çok çabuk kavrıyordu. Memed yoldaş çok yalın, çok dürüst ve çok net bir yoldaşlıktı. Gözleri karakterini gösteren bu sadelikle parlıyordu. Bakar bakmaz görebilir, o yoldaşlığı hissedebilirdiniz. Heval Memed, aynı heyecan ve aynı istekle yürüyordu devrimci görevlerinin üstüne. İlk gün, daha 16’sında gençliği örgütleyip, eyleme yöneldiğinde de, Mardin eyaletinin savaş görevlerini komutan sıfatıyla yüklendiğinde de öyleydi.
Bir komplo aldı aramızdan Memed Cudi yoldaşı. Savaşırken, kendi topraklarını işgalciye dar ederken yıldızlaştı. Mertlik düşmanın bir niteliği değildi. İnsanın en çirkin kuyusu ihanet ise kahrediyordu yine. Doğduğu ve bağlı olduğu Mardin’de Şehit Cuma, Şehit Botan ve Şehit Soro’nun ardından savaşan, yaratan bir eyalet komutanı olarak Kürt halkının tarihine geçti ve gülen gözleriyle hep oradan bakacak özgürlük mücadelesine.
Kendal BAGOK