Barzani aile saltanatı oligarşik KDP iktidarı Güney halkı içinde katlanılamaz bir hale gelmiştir. Kürtlük adını kirletmekte, Kürdistan’ı Türk ordusunun postalları altına ezdirmekte, Peşmergenin gerçek yurtseverlik sıfatına hakaret etmektedir. Kürt özgürlük peşmergesini Suriye’de Libya’da, Azerbaycan’da Türk devletinin paralı çetesi gibi kullandırmaktadır. Özgürlük için çok ağır bedeller ödemiş Güney halkı yurtseverdir ve Barzani aile hükümranlığına karşıdır. Fakat Barzani/KDP güçlerince bastırılmaktadır. Bölgesel Kürdistan parlamentosu formalitedir ve herhangi bir işlevi yoktur. YNK, GORAN ve diğer partilere politikaların belirlenmesinde söz hakkı tanınmamaktadır. Tevgera Azadi gibi muhalif güçlere sürekli baskı uygulamakta ve yasaklamaktadır. Kürdistan’da demokratik siyasetin gelişmesine izin vermemektedir. Barzani ve KDP, Türkiye’de uygulanan AKP-MHP faşizminin benzerini Güney’de taklit etmektedir. KDP üst yönetimi özelliklede Barzani ailesi her şeyde söz ve karar sahibidir. Barzani ve KDP Kürdistan’ı sömürgeci Türk devletine bağlı bir koloni haline getirmiştir. Türk devletiyle yaptığı anlaşmalarla askeri işgali meşrulaştırıp kalıcı hale gelmesin sağlamıştır. Parlamento dışında petrol kaynaklarını Türk devletine pazarlayan elli yıllık gizli anlaşmalarla Güney’i Türk sömürgeciliğinin hizmetine sunmaktadır. Benzer içerikte KDP’nin ekonomik ve askeri alanı kapsayan Türk işgalciliğini meşrulaştıran ve kalıcı hale gelmesini sağlayan çok sayıda gizli anlaşma yaptığı artık herkesçe bilinmektedir.
Kürdistan jeo-politik konumu nedeniyle stratejik durumdadır ve 3. Dünya savaşının ortasında yer almaktadır. Bu yüzden Kürtler en fazla stratejik düşünmesi gereken bir halktır. Belirsizlikler içinde devam eden 3. Dünya savaşı Kürtler için hem avantaj hem de dezavantajlar ortaya çıkartmıştır. Ortaya çıkan tarihi fırsatları değerlendirme, ülke ve ulus olarak konumunu kalıcılaştırma, varlığını öz yönetim temelinde statüye kavuşturma imkanları vardır ve bu kaçırılmaması gerek tarihi fırsattır. Eğer bu tarihi fırsat ulusal birlik değerlendirilmezse ya eskisi gibi statüsüz ve sömürgeleştirilmiş bir halk olarak kalacak ya da soykırımla yok edilecektir.
3. Dünya Küresel ve bölgesel güçler büyük bir öneme sahiptir. Ancak Kürtler için çok daha stratejiktir. Küresel ve bölgesel güçler birtakım kayıplar yaşayabilirler. Kazançlarının veya iktidarlarının bir bölümünü paylaşabilirler, fakat Kürtler için soykırıma uğrama, varlıklarını kaybetme gibi çok tehlikeli bir durum söz konu olabilir. Bu bakımdan politik, diplomatik ve askeri açıdan ulusal birlik sağlanarak ortak bir stratejiyle hareket etmek Kürtler için bir zorunluluktur. Her parçanın özgünlüğü olsa da Kürtler üzerindeki soykırım siyasetinin parçalanması ancak dört parçadaki Kürtlerin bir araya gelerek ortak ulusal stratejide buluşmalarıyla gerçekleşebilir. Soykırım siyaseti aşılmadan hiçbir parça özgür olamaz ve kalıcı hale gelemez. Ulusal stratejiye gelmeyen, sabote eden, parçacı ve dar çıkarlarla hareket eden işbirlikçi, hain kesimlere karşı radikal tutum almadan ulusal strateji gerçekleştirilemez. Barzani ve KDP çizgisi aşılmadan Kürtlerin büyük kaybedeceği gerçeğiyle Barzani ve KDP işbirlikçiliğini de bu stratejik bakış açısıyla ele alıp değerlendirmek gerekmektedir. Zira Kürtler için yarın çok geç olabilir. Tarih akış halindedir ve bugün sunduğu fırsatları yarın ortadan kaldırabilir.
Daha ilk çıkışında dört koldan, sömürgeci devletler, sol maskesi altında gizlenmiş sosyal sövenler ve KDP destekli işbirlikçi ajan provokatörlerin saldırıları altında kalan Abdullah Öcalan ve PKK’nin temsil ettiği Özgürlük çizgisi kahramanlık örnekleriyle eşsiz direnişlerle dört parça Kürdistan’da demokratik bilinçle yeni bir toplumsal hakikat ortaya çıkartmıştır. Tüm saldırı ve komplolara rağmen Öcalan PKK’yi günümüze taşımakla kalmamış, geliştirdiği paradigmayla PKK’yi çağın gerçekliğine göre yenilemiş, dönüştürmüş ve yenilmeyecek tarzda İnsanlık Hareketi haline getirmiştir. Bunun da ötesine geçerek Öcalan ve PKK enternasyonal karakteriyle evrenselleşerek tüm ezilen insanlığın özgürlük hareketi mertebesine gelmiştir. PKK Önderliği Kürt Halk Önderliğinden Halklar Önderliğine geçmiştir. İdeolojik, felsefik ve politik açıdan kapitalist modernitenin yarattığı kriz-kaos ve toplumsal sorunlara karşı çözüm gücü olan, alternatif düşünce ve modeller geliştiren evrensel bir Önderlik gerçeği Öcalan şahsında yaşanmaktadır. Öcalan ve PKK hakikati artık hiçbir gücün yok edemeyeceği, yolunda ilerlemeye devam eden toplumsal bilinç, özgüç-irade, yaşam tarzı ve ruha dönüşmüştür. Öcalan Önderliğinde Kürtler nasıl ki, yok almaktan kurtulmuş ve bugünlere gelmişse işbirlikçi çizgiyi yenecek ve özgürlüğe de varacaklardır.
Kuşkusuz KDP çevresinde olan herkes işbirlikçi ve hain değildir ama bu süreçte KDP’de kalmak ve ona hizmet etmek onun ortağı olmak anlamına gelir. Her yurtsever Kürdün KDP ihanet çizgisinden ayrılması ve ona karşı tavır alması gereken bir dönemden geçilmektedir. Barzani ve KDP ihanet çizgisi sökülüp atılmadığı veya toplumsal düzeyde etkisiz kılınmadığı müddetçe ihanet ve komplolar eksik olmayacak, Kürt halkı yara almaya ve tarihi fırsatları kaçırmaya devam edecektir. Bundan ötürü işbirlikçi ve ihanet çizgisine karşı Demokratik Ulusal Birlik aciliyet kazanan tarihi bir görev olmaktadır. KCK’nin “Tecride, Faşizme, İşgale Son; Özgürlüğü Sağlama Zamanı” hamlesi Kürt soykırımın gerçekleştirmek isteyen işgalci ve sömürgeci devletlere karşı olduğu kadar, sömürgeciliğe zemin sunan Kürdistan’daki işbirlikçilik ve ihanete karşı mücadeleyi içermektedir. Bu mücadele işgalin, ilhakın ve ihanetin yaşandığı Güney Kürdistan sahası için daha fazlası geçerlidir. Güney halkı daha fazla aydınlatılarak KDP etkisinden çıkarılmalıdır. Barzani ve KDP işbirlikçiliği Güney Kürdistan başta olmak üzere dört parçadaki yurtsever Kürt aydınları, partiler, örgütler, sanatçılar, yurtsever aile ve aşiret liderleri KDP işbirlikçiliğini halk nezdinde teşhir ve tecrit ederek oluşturacakları toplumsal baskıyla etkisiz hale getirebilirler.
Dijwar Sason
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi