Amed’de son aylarda yaşanan sistematik saldırılar, halkın iradesine ve değerlerine açık bir savaş ilanıdır. Bu olaylar, yalnızca bireysel şiddet eylemleri olarak değil, devlet destekli faşist çeteler tarafından planlanmış ve organize edilmiş topyekün bir baskı politikası olarak karşımıza çıkmaktadır. Söz konusu çetelerin hedefi, yurtsever Kürt halkını sindirmek, direniş ruhunu yok etmek ve toplumu yozlaştırarak kontrol altına almaktır. Bu saldırılar, devletin gözetimi altında, Hüda Par ve Hizbulkontra gibi karanlık güçler aracılığıyla yürütülen toplum mühendisliğinin bir parçasıdır.
HALKIN İRADESİNİ YOK ETMEK İSTİYORLAR
Amed’te parkta dans eden gençlere saldırılması, bir kafe ya da sosyal alanın basılması gibi olaylar, basit birer münferit olay değildir. Bu eylemler, toplumu kontrol altına almak ve korku yayarak halkın direnişini kırmak için bilinçli bir şekilde planlanmıştır. Sur’da Hewş Kafe ve Karga Cafe’ye yapılan silahlı saldırılar, bölgenin sembol mekanlarını hedef alarak, halkın gözünde mücadele alanlarını yok etmeyi amaçlamaktadır. Bu saldırılar, sadece fiziki birer saldırı değil, aynı zamanda Kürt halkının özgürlüğüne ve değerlerine karşı bir meydan okumadır. Onlarca şehidin kanıyla kutsanan Sur’da bu faşist çetelerin rahatça dolaşabiliyor olması, arkalarında devletin olduğunun en somut kanıtıdır.
HÜDA PAR VE HİZBULKONTRA: DEVLETİN HİZMETİNDEKİ PİYONLAR
Hüda Par’ın yönlendirdiği bu çeteler, devletin taşeronluğunu üstlenmiş, kirli bir savaşın sürdürücüleridir. Bunlar, Hizbulkontra adı altında yıllardır Kürt halkına karşı işlenen katliamların devamcılarıdır. Geçmişte olduğu gibi bugün de aynı kirli oyunlarla, halkı sindirmeye çalışmaktadırlar. “Biz sizin ağa babalarınızı da öldürdük, mezarları bile yok” söylemi, bu zihniyetin şiddeti ve vahşeti ne denli kutsadığını açıkça ortaya koymaktadır. Bu zihniyet, geçmişte işlediği suçların hesabını vermemiş, aksine devletin desteğiyle güçlenerek halkın karşısına çıkmıştır.
Bu çetelerin organize şekilde bölgedeki sosyal mekanlara, özellikle yurtseverlerin işlettiği mekanlara saldırı kararı alması, açık bir etnik ve ideolojik temizlik girişimidir. Bu faşist yapı, devletin gözetiminde hareket ederken, güvenlik güçlerinin sessizliği ve hatta dolaylı desteğiyle daha da cüret kazanmıştır. Bu çeteler, devletin kirli politikalarının sahadaki uygulayıcılarıdır; halka karşı yürütülen psikolojik savaşın bir parçasıdır.
TOPLUMU ÇÖKERTME PLANI
Bu çetelerin şiddet dışında bir diğer hedefi, toplumu içten çökertmek için ahlaki yozlaşmayı ve uyuşturucu kullanımını yaygınlaştırmaktır. Özellikle değerli ailelerin çocuklarını hedef alarak, gençleri uyuşturucu bataklığına çekmeye çalışmaları, bu kirli savaşın en sinsi yönlerinden biridir. Bu çeteler, sadece fiziki şiddetle değil, aynı zamanda toplumsal yapıyı bozarak halkın direncini kırmayı hedeflemektedir. Devletin gözetiminde hareket eden bu faşist çeteler, gençliği yozlaştırarak halkın geleceğini yok etmeye çalışmaktadır.
Uyuşturucunun bölge genelinde bu kadar yaygınlaşması, devletin göz yumması ve hatta teşvikiyle mümkün olmuştur. Bu durum, devlete bağlı çetelerin halkı kontrol altına almak için her türlü kirli yöntemi kullanmaktan çekinmediğini göstermektedir. Kürt gençlerinin bilerek ve isteyerek bu batağa sürüklenmesi, halkın geleceğini çalmaya yönelik planlı bir saldırıdır. Bu saldırı, sadece bugüne değil, geleceğe yönelik bir ihanettir.
DAIŞVARİ YAPILAR!
Amed’de son dönemde ortaya çıkan motosikletli silahlı çete grupları, DAIŞ’in korku yaratma taktiklerini kullanarak, halkı sindirme amacı gütmektedir. Bu çeteler, halka terör estirmek için devletin gözetimi altında faaliyet göstermektedir.
DİRENİŞ VE ÖZ SAVUNMA ZORUNLULUĞU
Amed’de yaşanan bu saldırılar, devletin halkı teslim almaya yönelik bilinçli bir politikanın sonucudur. Devlet destekli bu faşist çeteler, sadece Kürt halkını değil, tüm direnişçi yapıları hedef almaktadır. Bu saldırılar, halkı teslim almaya ve direniş ruhunu yok etmeye yönelik topyekün bir savaşın ilanıdır. Ancak Kürt halkı, geçmişte olduğu gibi bugün de bu tür saldırılara boyun eğmeyecektir. Halkın bu saldırılara karşı öz savunmasını geliştirmesi, faşist çetelere ve onların arkasındaki devlete karşı en etkili cevap olacaktır. Bu kirli savaşa karşı halkın direnişi, bölgedeki tüm zulüm politikalarına karşı en büyük güçtür. Amed’te ve diğer Kürt şehirlerinde halk, bu tür saldırılara karşı birlik içinde hareket etmeli ve faşist çetelere karşı gerekli cevabı vermelidir. Halkın direnişi, bu çeteleri ve onların arkasındaki devleti mutlaka bozguna uğratacaktır.
Sonuç olarak, devlet destekli bu çeteler ve onların karanlık politikaları, halkın iradesini asla teslim alamayacaktır. Amed, halkın onurlu direnişini sürdüreceği ve faşist teröristlere boyun eğmeyeceği bir kale olarak kalacaktır.
Ulaş ASLAN