27 Ağustos 2016 Cumartesi Saat 15:44
AKP 15 Temmuz darbe girişiminden sonra darbecileri ve Gülen
Cemaati’ni tasfiye adı altında devletin tüm kurumlarını boşaltıp kendi
kadrolarını yerleştiriyor. Bir taraftan medyada bir ayı aşkın süredir darbeyi
gündemde tutarken, diğer taraftan yaptığı tüm müdahale ve tutuklamalara kiralık
kalemleri aracılığıyla rıza üretiyor. Kendisine darbe yapılmak istenen mağdur
kimliğiyle, yaptığı karşı darbenin tüm iktidar meyvelerini yemenin keyfini
çıkarıyor.
Erdoğan ve AKP halk tarafından seçildiklerini ve bundan dolayı
darbenin kabul edilemeyeceğini söylerken, Kürdistan’daki DBP’li belediye
eşbaşkanlarını görevden alıp, belediyelere kayyum atayabiliyor. 7 Haziran
seçimlerinde halk iradesini tanımayan da yine bu Erdoğan değil miydi? Erdoğan
ve AKP zihniyetini biliyorsak bu tür ilkesizliklere şaşırmamalıyız. Mağdurken
demokrat, iktidarken faşist olan böyle bir zihniyetin elinde güç bulundurması
çok tehlikeliyken, AKP’nin devletin tüm odaklarını ele geçirdiği
diktatöryasında hangimizin fikrine hatta varlığına tahammül edecek?
Erdoğan ve AKP TSK’yı, polisi, MİT’i, yargıyı, yüksek
yargıyı, medyayı, devletin tüm kurumlarını ele geçirmiş bulunuyor. Yasamanın
elinde olması yetmemiş olacak ki, muhalefeti de tamamen yedeğine aldı. CHP ve
MHP mevcut durumda AKP’nin yedeği haline gelmiş hatta aynı parti gibi hareket
ediyor. Bu yönüyle fiili olarak Erdoğan başkanlığında tek partili başkanlık
rejimini yaşıyoruz.
HDP, AKP’nin tüm oyunlarına ve toplumsal mühendisliğine
rağmen Türkiye’nin üçüncü büyük partisi olarak meclise girdi. Ancak bu çok kez
duyulan millet iradesine darbe söylemini dillendirenler tarafından
hazmedilemedi. Sonradan kamuoyunun bildiği “dokunulmazlık tiyatrosuyla HDP
tasfiye edilmek istendi. Zaten dokunulmazlık yasasının salt HDP için meclisten
geçirildiğini AKP tabanı da kabul etmektedir.
AKP ve Erdoğan Devleti’nin 2014’te planladığı ve uygulamaya
koyduğu Çöktürme Planı Kürt Özgürlük Hareketinin direnişi ile karşılaşınca Kürt
Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kez işaret ettiği darbe kliği devreye girdi. 15
Temmuz’da başlayan girişim hemen akabinde karşı darbeye dönüştü. Bu darbe
girişimini medyada sürekli işleyip devletin bütün kademelerine hatta CHP ve
MHP’ye özellikle MHP’nin ta iç işlerine varana dek müdahale eden AKP’ye
muhalefet edebilecek tek güç kaldı: Kürt Özgürlük Hareketi ve tabanı.
Erdoğan’ın eskiden beri belli aralıklarla söylediği TEK
DİL! TEK DEVLET! TEK MİLLET! TEK BAYRAK! Tek’lemelerine mevcut durumdan
dolayı artık yenilerini de ekleyebilir: TEK PARTİ!
Güçlendikçe daha fazla güç isteyen ve bu arayışında
kendisine tek engel olarak örgütlü Kurumları ve Öz savunmasıyla Kürt halkını
gören bu yeni de facto tek partili başkanlık rejiminin yoğun tutuklamaları ve
özgür basına saldırılarını böyle ele almak lazım. Kürdistan’da yerle bir ettiği
şehirleri dünyaya duyuran örgütlü özgür basını, geliştirmeyi planladığı yeni
katliamların önüne engel olarak görmektedir. Göbels’in “bana vicdansız bir
medya verin, size bilinçsiz bir toplum yaratayım sözünde medyanın ve basın
özgürlüğünün önemini görülürken, Hitler Almanya’sını andıran günümüzde
bilincimizi yitirmemek için özgür basına ne denli ihtiyacımız olduğu
gerçeğiyle, dayanışma duygularımızı paylaşıyor ve buna inanan tüm demokratik
güçleri direniş alanlarına desteğe çağırıyoruz.
Mafez Arêz
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html
0
21
TR
HE
:” ”
:””
” “,” ”