Kuzey-Doğu Suriye’de hayat bulan Özerk Yönetim projesi ve Demokratik Suriye Meclisi’nin çalışmaları bazı çevreleri korkutmuş olmalı ki bölgeyi parçalamayı hedef alan komplolar bir kez daha gündeme girmiş durumda. Bölgede yeniden bir inşa sürecinin yaşandığı ve güvenin tesis edilmeye çalışıldığı böylesi önemli bir süreçte, aşiret önde gelenlerine komplolar kurulduğu söyleniyor. Bu dönemde aşiretler üzerinden yürütülen kirli siyasetin esası, bu yapılar üzerinden etnik milliyetçiliği geliştirmek ve halklar arası bir çatışmayı geliştirme istemidir.
Genelde Ortadoğu özelde Suriye’de hakim toplumsal formun aşiretçilik olduğu bir gerçekliktir. Bu gerçekliği göz önüne aldığımızda bölge devletleri açısından aşiretler son derece önem arz etmektedir. Suriye’de birçok bölge aşiretlerin ya da büyük ailelerin yönetiminde bulunuyor. Aşiret yapıları bölge toplumsallığının, kültürel yapısının, bir çok geleneğinin bel kemiğini oluşturuyor. Bu anlamda bu gerçekliğin çok iyi bilincinde olan Demokratik Suriye Meclisi (MSD) bölgenin aşiret temellerine dayanan yapısı gereği aşiretlerin üzerlerine düşen rollerini oynaması gerektiğini her defasında özellikle belirtiyor. Ancak bu şekilde bölgede kaos ve komploların önüne geçilebileceğini vurguluyor ve buna karşı aşiretlerle sürekli diyalog içinde.
Kuzey ve Doğu Suriye’nin stratejik öneme sahip olan Rakka, Dêrazor ve daha birçok önemli bölgede aşiret yapıları bulunuyor. Bu dönemde aşiretler üzerinden yürütülen kirli siyaset propagandalarıyla etnik milliyetçik geliştirilmeye çalışılıyor. Bu şekilde halklar arası çatışma ortamı yaratma çabaları son derece hız kazanmış durumda. Aşiret yapılarının güçlü olduğu bölgelerin QSD tarafından özgürleştirilmesi ardından aşiretlerinin Demokratik Suriye modeline ılımlı bakması hem Baas rejimini hem de bazı odakları oldukça rahatsız etti. Bu güçler Bölgede halklar arası fitne çıkarma suretiyle iç çatışma yaratma planlarının peşine düştü. MİT ve Suriye Rejimi istihbaratı Muhaberat’ı DAİŞ’le birlik olarak aktif faaliyetler yürüttüğü bir çok belgeyle kanıtlandı. Aynı zamanda bu tehlikeli kirli ittifaklar bölgede önemli aşiret reislerinin ölümüne varacak düzeye getirildi. Hatırlayacağınız gibi 30 Temmuz günü aşiretler Komitesi Başkanı ve Igêdat aşireti sözcüsü Süleyman El Kesar Dêrazor’daki evinde öldürüldü. Ardından da El Dehla kasabası muhtarı Ali El Wis saldırıya uğradı. Yakalanan rejim yanlısı çete üyelerin itirafları Türk İstihbarat Teşkilatı (MİT)’in yürüttüğü faaliyetler ve hücreler şeklinde yer altına geçen DAİŞ çetelerinin saldırı yaşanan komploları ve kirli ittifakları çok iyi gözler önüne serdi .
BAAS REJİMİ KİRLİ OYUNLARDA BAŞI ÇEKİYOR
Suriye’ye de Baas rejimi döneminde aşiretlerin toplumsal düzendeki rolü, önemi bilinmiyor ve istenilen değer verilmiyordu. Oysa Özerk Yönetim’le birlikte aşiretler toplum için hak ettikleri değeri yeniden bulmaya başladı. Bunun üzerine Suriye hükümeti birçok defa aşiretleri QSD’yi kabul etmemeleri için ikna etmeye çalıştı. Erdoğan’ın hedefinde olan Esat, bugün Erdoğan’ın kirli emellerine koşuyor ve kendi halkını katletmek için gizli çete örgütleri kuruyor. Bu çeteler eliyle aşiret reisleri, sıradan insanlar katlediliyor. Rejim, Suriye topraklarını parçalamayı amaçlayan bu kirli oyunlara alet oluyor. Yine Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin tüm diyalog ve krizin kalıcı çözümü çabalarına rağmen Suriye rejiminin tutumu hiçbir şekilde değişmiyor. Karşılaştığı tüm zorluklara ve kirli oyunlara rağmen Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, Suriye rejim bölgeleri ve Türk devletinin işgali altındaki bölgelere göre halkın güvenliğini sağlama ve ihtiyaçlarına cevap olma konusunda üstünlük sahibi. Halk da gördükleri en demokratik yönetim modeli olan Özerk Yönetimi, kendileri için oluşturulmuş, en iyi kendi kendini yönetme şekli olarak görüyor. Buna aşiret reisleri ve bölge halkı inanıyor ve destek sunuyor.
Arî Tufan
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi