Kürdistan yüzyıldan fazladır dört sömürgeci devletin egemenliği altına alınmıştır. Kürt halkı ise bundan da uzun bir süredir soykırıma tabi tutulmaya çalışılan bir halktır. Kültürü, dili, siyaseti ve tabi fiziki varlığı ile yok edilmeye çalışılan bir halk gerçeği var.
Bu insanlık suçunun birçok faili var. Hegemon kapitalist devletler ve onların halkların başına bela ettiği, başta faşist TC olmak üzere sömürgeci devletler bazıları mücadele sonucu bu konumlarında çıkmış olsalar da bunu fiili bir biçimde işliyorlar. Bu suçun sorumluları, kendilerine bağlı, onlar gibi düşünen farklı farklı kesimlerde ortaya çıkardılar. Türk faşistleri, Arap ırkçıları ve Fars şovenleri bu soykırımın sonuca ermesini istiyor ve her fırsatta Kürt düşmanı yüzlerini açığa çıkarıyorlar. Kürtleri aşağı, yok edilmesi, eritilmesi gereken bir grup olarak görüyor, bu kesimler. Argümanları farklı fakat ortak paydaları Kürt karşıtlığıdır. Sömürgeci devletin yarattığı ve insanlıktan nasip almamış çevreler kirli zihin dünyalarını gizlemiyorlar ve Kürt halkına düşmanlar. Dört parça Kürdistan’da bu soykırım bıçağını kırmak için fedaice mücadele eden Önder APO ve PKK’ye de doğal olarak düşman bu zihniyettekiler. Bu da normal.
Soykırım suçunun bir de Kürt failleri var. Kendi halkının ortadan kaldırılması için düşmanla iş birliği yapan kendi kardeşinin boğazını kesen kılıcı parlatan, Kürt ihanetçileri de en az diğerleri kadar suçlu ve soykırımın gelişiminde payları var. Kürt halkının yakın ve uzak tarihi ne yazık ki bu ihanetçileri kara bir leke olarak barındırıyor. Son iki yüzyıldır düşmanın yanında kendi halkının izini sürüyor bu hainler. Bu hainlerden bazıları düşmanla birlikte olduğunu söylüyorlar. Aşağılık yaşamlarını düşmanlarından alacak kırıntılara bağlamış durumdalar. Fakat bu aşağılıkların açık bir yanı var, kendi halkına düşman olduklarını gizlemiyorlar. Savaş cephesinde açıkça düşmanın yanında yer alıyorlar. Bunlarda PKK’ye ve Önder APO’ya düşman. Haydi buna da normal diyelim.
Kürt ihanetçilerinin bir de kendini Kürt gibi, Kürt halkının haklarını savunan gibi gösteren hiçbir karakterden nasibini almamış türleri var. Bazıları güya Kürdistan devletinin de kurulmasını savunuyor. Bazıları bir araya gelip sözde partiler kuruyorlar, bazıları ise kendine Kürt aydını diyor. Her fırsatta Kürt milliyetçisi olduklarını da dile getiriyorlar. Hepsinin ipi bir şekilde Kürt işbirlikçiliğinin kalesi KDP’ye çıkıyor. Fakat bunlar da düşmanlar kadar belki de daha fazla Rojava devrimi yıkılsın, Kürt gerillası yenilsin, Kürt önderi İmralı işkencesinde kalsın istiyorlar. Yağmur yağsa bundan PKK düşmanlığı için fırsat çıkarıyorlar. Gözleri kararmış bir şekilde Önder APO’ya, PKK’ye ve özgürlük hareketine saldırıyorlar. İşte normal olmayan ve en tehlikelisi budur.
Kürt halkının özgürlüğü için 50 yıldır soluk soluğa mücadele eden bir Önder’e, tüm Kürt düşmanı güçlere karşı ellerinde çıplak yürekleri ile anı anına direnen Kürt gerillasına, Kürtlüğü savunduğunu iddia eden biri nasıl düşman olabilir? Bir yandan Kürdistan devleti kurulsun diyeceksin diğer taraftan Kürdistan’ın tüm dağ, ova ve kentlerini kendi kanıyla sulamış, düşmandan sürekli hesap soran bir harekete düşmanlık yapacaksın, bu çelişki nasıl açıklanabilir? İşte Kürt halkının içinde böylesi tiplerin çıkması Kürt halkının trajedisi oluyor. Ne yazık ki yeni de değil, bu eğilim. Kürt halkının ne zaman nerede direnişi varsa ihanetçisi de hemen yanında var oluyor.
Bu kişiler arsızca biz PKK gibi düşünmüyoruz, farklı bir Kürt siyasetini doğru buluyoruz diyorlar. Kuşkusuz Kürt halkının hepsinin tek bir biçimde düşünmesi ne mümkün ne de doğru. Önder APO çeşitlilikleri, farklılıkları insanlığın temel özelliği olarak tanımladı. KCK sistemini de farklılıklar içerisinde birlik biçiminde formülize etti. Bu açıdan Kürdistan’da farklı siyasi partiler var, olmalı da. Nitekim dört parça Kürdistan’da ulusal birlik çalışmalarına destek veren, ulusal bir politika izlenmesi gerektiğini savunan birçok parti var. Bazıları özgürlük hareketi ile birlikte hareket ediyor. Bazıları ise karşılıklı saygı ilişkisi çerçevesinde farklı bir siyasi hat izliyor. Bunlar Kürt halkının mücadelesinin içerisinde yer alıyorlar. İhanetçi çevreler ise böyle değil. Onlar düşman safında yer alıyorlar. Çünkü Kürdistan partisi, Kürt partisi olmanın bugün çok açık bir şartı var. Önder APO ve özgürlük hareketine saygı duymak. 25 yıldır İmralı işkencesi altında direnen Kürt önderine saygı duymadan Kürtlük iddiası olmaz. Sömürgeci güçlerin ellerinde son teknoloji ürünü, savaş makinelerine karşı, dört parça Kürdistan’da Kürt onurunu savunan, Kürt gerillasına manevi olarak bağlı olmadan, kazanmasını istemeden, hangi Kürtlük gelişebilir? Önder APO’ya ve PKK’ye düşman olanlar ister kişi, isterse grup olsunlar Kürt halkına düşmandırlar.
Açık ki bu çevreler hem ihanetçi hem de sahtekardırlar. Kürt görünerek Kürde düşmanlık yapmaktadırlar. Kürdün yok olması için düşmanın yanında saf tutmuşlardır. Halkımızın da en fazla dikkat etmesi gereken kesimler bunlar olmaktadır. Çünkü açık düşman ve ihanetçi zaten karşıdadır, cepheden saldırmaktadır. Bu ihanetçiler ise sinsice, Türk özel savaş aygıtının bir parçası olarak sahnededirler. KDP’nin ihanetçi ve işbirlikçi çizgisi her yer de egemen olsun diye uğraşanlar bunlardır.
Fakat tıpkı Kürdü ortadan kaldırmaya yeminli düşmanlar gibi bunlarda yenilgiye mahkumdurlar. Çünkü özgürlüğe kilitlenmiş ve bunun için bedel ödeyen bir halk yenilmezdir. Kürt halkı bu mücadelesinde tüm ihanetçi, işbirlikçi odakları tıpkı sömürgeci faşist güçleri yenilgiye uğratacağı gibi tarihin çöp sepetine atacak ve Kürt trajedisine bir son verecektir.
Kendal BAGOK