06 Eylül 2011 Salı Saat 07:11
İran devletinin Güney Kürdistan bölgesine yönelik yürütmüş olduğu ikinci işgal hareketi dördüncü gününü geride bıraktı. Kepçe, tank, uçaksavarlar, obüs, havan ve daha ağır silahlarla birlikte oldukça büyük bir askeri güçle katılmış olduğu işgal hareketinde bir metre bile ilerleyemedi. Aksine HRK güçleri karşısında çok ağır kayıplar verdi. Bölgeden gelen haberler savaşın sadece Kandil dağıyla sınırlı kalmayarak İran’ın içlerine doğru kaydığıdır. Bu süre uzadıkça Doğu Kürdistan’ın çeşitli yerlerine dağılmış olan HRK gerilla güçleri bulundukları yerde eylem yapmak zorunda kalacaklardır. Bu da İran’ın topyekûn bir savaşın içine girmesi demektir. İran devleti dört bir yandan diplomatik, askeri ve ekonomik olarak abluka altına alınmışken böyle bir savaşı uzun süre yürütecek güçte mi? Ya da bu savaşın mevcut durumda İran’a bir faydası olacak m ı? Görülen o ki bu savaşın İran için hiçbir faydası yoktur. Aksine İran’ı tahmin etmediği büyük bir krizin içine itecektir. Şayet savaşı planladıkları gibi kısa sürede HRK gerilla güçlerini tasfiye ederek Kandil, Xinere ve Xakurke bölgelerine girebilselerdi etrafında daraltılan ablukayı kırmak için ciddi bir şans elde edeceklerdir. Bunun böyle olmadığını gerilla güçleriyle savaşmanın bir iki aylık iş değil yıllara sürecek bir savaş gerektirdiğini öğrenmiş olmalılar.Türkiye ve Amerika İran’ın başına bu savaşı sararken kendileri de füze kalkanlarını Türkiye’ye yerleştirerek Suriye ve İran’a yapılacak bir müdahalenin ön hazırlıklarını yapmaktadır. Türkiye’nin İsrail’le yaşamış olduğu son “özür krizini de bu stratejinin bir parçası olarak görmek gerekir. Buradan esas mesaj İran’a verilmek isteniyor. Mesaj ise füze kalkanları sana karşı değildir için rahat olsun denilmektedir. Oysa biz çok iyi biliyoruz ki İran ya da Suriye’ye yönelik bir askeri müdahale gündeme gelirse İran’ın ilk saldırısı İsrail’e olacaktır. Dolaysıyla füze kalkanları ilk etapta İsrail’i korumak içindir.
Dolaysıyla 16 Temmuz’da İran’ın Türkiye, Irak, Amerika ve bazı işbirlikçi Kürtlerle ittifak sonucu başlatmış olduğu operasyon şu saatlere kadarda hem askeri hem de siyasi sonuçları itibariyle tam bir fiyaskodur. Öyle anlaşılıyor ki İran bu operasyonun olası askeri ve siyasi sonuçlarını iyi hesaplamadığı gibi bölgede ki denge ve gelişmeleri de iyi okuyamamıştır. Bunun sonuçlarını da ağır ödeyecektir.
Bu yazıyı yazarken oldukça önemli iki gelişme yaşandı birincisi PJAK’ın İran’a ateş çağrısıydı. PJAK’ın ateşkes bildirisinde çarpıcı olan nokta şuydu “Bu süreçte savaşın durdurulması için bazı dost kesimler ve şahsiyetler bizimle İran arasında belli bir rol oynadı. Bu dost kesimler bizden savaşın durdurulması talebinde bulundu.” Açıklaması yaparak yarına kadar İran’a müddet tanıdılar. Açıklamada anlaşıldığı gibi PJAK’tan ateş isteyen güçler aynı zamanda İran ile de ilişkiye geçmişler. PJAK ve İran devletini yakından takip eden biri olarak bu çağrının İran’dan geldiğini tahmin ediyorum. Çünkü İran bu savaşta oldukça büyük kayıplar verdi. İkinci hamlesinde cepheye Kürt askerleri ve korucuları sürmesine rağmen herhangi bir başarı elde edemedi. En son gerilla güçleri çok sayıda cephane ve İran asker cenazelerini elle geçirdiler. İran devleti PKK gerilla güçlerinin de dâhil olduğu bir savaşın kendisi açısından ne tür sonuçlara yol açabileceğini iyi tahmin etmektedir. Mevcut konumda kendisine hem siyasi hem de askeri olarak ağır sonuçlara mal olan bu savaşı fazla devam ettirebileceğini sanmıyorum. Onun için PJAK’ın ateşkes çağrısına cevap vereceğini hâlbuki böylesi bir çağrıyı kendisinin talebi olabileceği düşünülebilir.
İkinci önemli gelişme ise PJAK’ın ateş çağrısından hemen birkaç saat sonra İran askeri güçleri Hewler’in Sideka ilçesine bağlı Jarya, Kolitê, Berkimê, Lêtani köyleri, Sinêne ve Berbizinê alanlarını tümden obüs ve katuşa bombardımanına tuttu. Burada öğrenmiş olduğumuz ilk bilgilere göre bir kadın yaşamını yitirirken çok sayıda yaralı olduğunu öğrendik. İran’ın vurmuş olduğu köyler gerilla güçlerinin bulunduğu alanın çok dışında Sideka’nın hemen yanı başında olan köylerdir. Bu köyler tesadüf vurulmamıştır. Bu durum İran’ın Kürt halkına karşı duymuş olduğu öfke ve kinin ne kadar büyük olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Gerilla güçleriyle çatışma Kandil bölgesinde iken İran’ın bu bölgede ki köyleri vurmasının hiçbir anlamı yoktur. Bu durum İran’ın PJAK güçleri karşısında yaşamış olduğu yenilginin ne kadar ağır olduğunu ortaya koymaktadır.
Bir taraftan yerleşim birimlerini hedeflerken diğer taraftan PJAK güçlerinden ateşkes yapmaları için talepte bulunmaları bir ironi gibi görünebilir. Bu davranışın temel sebebinin PJAK gerilla güçlerine karşı başlatmış olduğu savaşta güneyli güçlerden istediği düzeyde destek almaması ve masa başında girmiş olduğu tüm ittifak güçlerinin savaş sahasında onu yalnız bırakmasının yaratmış olduğu travmatik durumun yol açtığı intikam hareketi olarak görmek gerekir.
Yusuf Ziyad
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info