02 Şubat 2020 Pazar Saat 07:46
Gerek islamiyet, gerek Hristiyanlık, Musevilik, Zerdüşlük ve adını yazamadığım bütün
dinlerin özünde insana saygı, eşitlik, hoşgörülük, adelet, özgürlük ilkeleri
yatar. Bütün toplumların dini inançları farklıdır. Farklı inanırlar, farklı
yaşarlar, ve farklı bir bakış açısına sahip olurlar. Önemli olan o farklıların
içinde insanlığın özünü koruyabilmektır. Inançların kendini yaşatması
önemlidir. Sürekli kılması ve kendini doğru temelde ifade etmesi toplumsallığın
doğru temelde yaşamsallaşmasınıda beraberinde getirir. Bu anlamda inanç konusu
devleti değil toplumu ilgilendiren bir konudur.
Din Kullanılarak Toplum Uçuruma Sürüklenmekte
Çünkü inanç, din alanı, sivil bir alan
olmaktadır, devlet mekanizmasını idare etmekle ilgili değildir. Yaşamı
sürdürmekle, yaşama anlam katmak ve anlam yüklemekle ilgili bir alandır.
Devletlerin, hükümetlerin, iktidarların insandaki inançları, toplumdaki
inançları kontrol altında tutma ve yönetme yetkileri yoktur. Bu, devletlerin iktidarlarını sürdürmek
için oluşturduğu bir yetkidir. Devlet, kendi işlerini
inanca dayalı yürütemeyeceği gibi inançlar da, kendilerini devletlerin
yönetmesine izin vermezler.AKP
iktidara geldiğinden bu yana dini yozlaştırarak kendi amaçları için nasıl
kullandığını görüyoruz. Bu gün toplumun her alanında ayrıştırma, ötekileştirme,
dışlama politikalarını uygulayan tekçi AKP İktidarı dini kullanarak toplumu
uçuruma sürüklemektedır.
AKP İktidarı
Toplumu Şekil ve Kıyafetle Ayrıştırmaya Götürüyor
Oysa islam
dininde ne Türk, Kürt’ten üstündür ne de örtülü bir kadın örtüsüz bir kadından
üstündür. Yada ne bıyıklı erkek, bıyıksız erkekten iyidir veya kötüdür. AKP
iktidarı toplumu artık şekil ve kıyafetleriyle ayrıştırmaya yönelik
çalışmalarını en üst düzeye çıkartmış durumda.
Faşist AKP
İktidara geldiği 2002’den bu güne kadar toplumu her alanda ayrıştırıcı,
kutuplaştırıcı, dışlayıcı bir uslup ve uygulama politikası yürüttü. Şuanda
toplumun içinde yaşadığı ekonomik, siyasi ve dinsel kaosun nedeni ise bu uslup
ve uyguladığı politikadır. Evet büyük bir kaos yaşanıyor. Çünkü AKP/MHP
iktidarı dini kendi iktidarı için bir araç haline getirmiştir. Din aracını
özellikle Türkiye’de bulunan kurum, kuruluş, STKlar, Vakıflar ve dernekleri
kullanarak yapıyor. En son Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)’ın Rehber Öğretmenler
aracılığıyla okullara dağıttığı kitapta yer alan Başı açık anne/baş kapalı anne
ayrıştırması yer aldı. Başı açık Kadın/Anne kötü, Başı kapalı kadın/Anne ise
iyi, şevkatli olarak gösterilmesi toplumda oluşturulmak istenen ayrıştırıcı ve
kutuplaştırıcı algının en somut örneğidir. Burada başı açık kadın hedef haline
getirilmekte. Başı açık anne kötüdür, şevkatsızdır, sevgisizdir denilmek
istendiği ortadır. Yani toplum şimdi de açık ve kapalı anneler veya kadınlar
üzerinden ayrıştırılmaya ve kutuplaştırılmaya götürülmek isteniyor.
Eğitim
Müfredatı İktidarın Talimatlarıyla Hazırlanıyor
Bütün okullara
dağıtılan bu kitaplar ilk olarak Ana Okul öğrencileri başta olmak üzere bütün
ögrencilere dağıtılmış durumdadır. Bununla özellikle kadın ve Başı açık anneler
hedef alınmakta ve kadını istediği gibi şekle koyma uygulamasıdır. Yani iktidar
diyor ki sen örtünürsen iyisin açıksan kötüsün. Sen hele açık bir anneysen
zalimsin, şevkatsız ve sevgisizsin. İktidarın kadını dört duvar ve kara çarcafın
içine sokmaya çalıştığı ise kitapta yer alan görselliklerle somutluk kazanmıştır.
Yapılan bu uygulamalar İran’daki şeriat sistemine dayalı bir sistem oluşturmaya
yöneliktir.
Bununla da
yetinmeyen iktidar, dağıttığı ikinci kitapta ise; Bıyıklı/bıyıksız
ayrıştıramasıdır. Bıyıklı Baba iyi, bıyıksız baba ise istismarcı ve sapık olarak
yansıtıldı. Dünyanın hiç bir yerinde görülmeyen bu uygulama ilk defa faşist AKP
iktidarın talimatlarıyla eğitim müfredatını hazırlayan MEB tarafından
uygulamaya konuluyor. MEB daha öncede anaokullarında
‘dini eğitim sınıfları’ açmaya başlamıştı Müftülüğün belirleyeceği personel
tarafından 4-6 yaş grubundaki çocuklara haftada en az 6 saat Arapça ve din
eğitimi dersi verilmesi ön
görüldü. Bu gün Türkiye’de Eğitim Müfredatını Milli Eğitim tarafından değil
bizzat şövenist Erdoğan tarafından hazırlanıyor. Bununla yozlaştırılmış,
sorgulamayan, hesap sorumayan, uyuşturulmuş bir nesil yetiştirilmek isteniyor.
Bunuda islamı yozlaştırarak ve kendilerine göre yorumlayarak yapılmak
isteniyor.
Toplumun
MEB’e ve İktidar Soracağı Sorular
Burada insanın
aklına yüzlerce soru geliyor.
Bu soruların
ilki; Gerçekten iktidarın güdümünden çıkmayan MEB ve İktidarı uçuruma
sürükleyen Erdoğan ve milletvekillerine sormak gerekir siz bıyıksız olduğunuz
zaman farklı eğilimleriniz mi vardı?
İkincisi;
Sizin bıyıksız bakanlarınız ve milletvekilleriniz cinsel istismar eğilimlerimi
mı vardı?
Üçüncüsü; AKP
ve Erdoğan’a sormak gerekir: pozantı cezaevindeki tecavüz olayları ve sizin
kurduğunuz Ensar vakfındaki çocuklara sizin bıyıksız adamlarınız mı tecavüz
etti?
AKP ve tekçi
Erdoğan hükümeti İktidara geldiği günden bu yana taciz ve tacavüz olayları
yüzde 700 artmış durumda. Bütün taciz ve tacavüz olayları ise İktidar güdümlü
MEB’e bağlı din adı altında açılan dernek, vakıf ve iktidara bağlı STK’ların
mekanlarında gerçekleşmiştir.
Erdoğan’ın İslamcılğı
Sahte İslamcılıktır
Bütün bu
uygulamalar MEB’in bünyesi altında gerçekleştiriliyor. MEB daha öncede bu tür
uygulamalarla gündeme gelmişti. MEB, Ana okuldan başlayarak, Kız ve Erkek
öğrencileri ayrı ayrı sıralarda oturttu. MEB, Ögrencileri kuran kurslarına dini
sohbetlere götürürek Erdoğan’ın sahte islamcılığa yönledirilme görevini
üstlenmiş durumdadır. Diyanet ile ortaklaşa çalışan MEB, imam hatip okulların
sayısını artırmakta ve mezun olan bütün öğrencilerine kadro vererek işe
yerleştirmektedır. Diğer bölümler ise MEB’in ilgi alanı dışında kalmaktadır.
Onuna için en kutsal görevi ise şövenist Erdoğan’dan aldığı sahte din
talimatlarıdır.
Ne yazık ki günümüzde, İslamiyet adına en
gerici ve yozlaşmış ne kadar görüş varsa, bunlar savunulmakta ve toplumlara karşı
kullanılmaktadır. Özünde eşitlik, özgürlük ve adalet devrimi olan İslam’a
yapabileceğiniz en büyük kötülük; onu zulmün, inkarın, karanlığın,
adaletsizliğin ve köleliğin tarzı olarak kullanmaktır. Şuanda AKP/MHP iktidarının yaptığı tam da
budur.
Türkiye’de
yaşayan Müslümanlar ve farklı inançlara sahip olan toplumların artık Diyanet
imamlarına, müftülerine ve sahte dinin etkisine giren MEB’in uygulamalarını
kabul etmemelidir. Bunlar iki yüzlü ve islamiyeti para için kullanan
riyakarlar, yalancılardır.
Sara GULAN
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html
Din Kullanılarak Toplum Uçuruma SürüklenmekteAKP İktidarı
Toplumu Şekil ve Kıyafetle Ayrıştırmaya GötürüyorEğitim
Müfredatı İktidarın Talimatlarıyla HazırlanıyorToplumun
MEB’e ve İktidar Soracağı SorularErdoğan’ın İslamcılğı
Sahte İslamcılıktır