05 Ağustos 2019 Pazartesi Saat 12:53
0
21
TR
:” ”
:””
” “,
:” ”
Kuzey ve Doğu Suriye sınırında
oluşturulması planlanan “güvenli bölge konusunda Türkiye ile ABD’nin başını
çektiği koalisyon güçleri arasındaki görüşmeler sürüyor. Masaya sürekli saldırı
tehdidi ile oturan AKP’nin Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Amerika Birleşik
Devletleri (ABD)li askeri bir heyetin söz konusu gelişmelere ilişkin Türkiye’ye
giderek, görüşme gerçekleştirdi. Uluslararası Koalisyonun hava sahasına izin
verilir mi tartışmaları yaşanırken, Kuzey-Doğu Suriye bölgesinde yaşayan Arap,
Türkmen, Asuri-Suryani vb halklar ise bu çerçevede bölgeye yapılacak bir
saldırının sadece Kürtlere karşı değil tüm halklar kendilerine yönelik yapılmış
bir saldırı olarak sayacakları belirtildi. Demokratik Suriye Güçleri’nin (QSD)
kurulması planlanan bölgeye ilişkin 5 kilometre derinlik, kentlerin
meclislerine bağlı asayiş güçleri ve koalisyon denetiminde Türk heyetlerinde
bulunduğu kırsal kesimdeki noktalar ve devriyeler önerisini kabul etmeyen
Türkiye’nin, ABD’li heyetiyle gerçekleştireceği görüşmede “Barış Koridoru
olarak adlandırdığı öneriyi masaya getirmesi bekleniyor.
SALDIRILIRSA ABD’NİN TEPKİSİ NE
OLUR?
Uzun bir süredir tartışmalara
konu olan “güvenli bölge meselesine her iki taraf da farklı bakıyor. Türkiye,
Suriye iç savaşının başından beri yürüttüğü politika çerçevesinde
“Fırat’ın doğusu” olarak tabir ettiği Kuzey ve Doğu Suriye’yi tamamen
denetimine almaya çalışıyor. QSD ve bölge güçleri ise, Türkiye başta olmak
üzere farklı çevrelerden gelebilecek olası saldırılara karşı bölgenin
güvenliğini sağlamak amacıyla hareket ediyor. Ancak hem ABD hem de uluslararası
koalisyon ülkelerin medyası yetkililere dayandırdıkları haber ve analizlerde
hava sahası kapatılacağı, koalisyona bağlı helikopterlerin sınır hattında
devriye uçuşlarının yapıldığı, “Güvenli bölgesinin oluşturulması her iki
tarafın da kabul görülecek çözüm formülleri arandığı şeklinde yansırken, bu
konuda görüşlerine başvurduğumuz bölgedeki gelişmeleri yakından takip eden
uzmanlar ise ABD ve koalisyon güçleri yetkililerinin böyle bir savaşa karşı
olduklarını ancak Türkiye’nin bu konuda ısrar eder ve saldırması halinde ise
NATO üyesi bir ülke olan ve her an bir başka ulusal bloka kaymaya meyili olan
gücün saldırısına müdahalle
edemeyeceklerini belirtiklerini dile getiriyorlar. Bunun için ara formül
arayışı için Ankara’ya askeri bir heyetin gönderildiği belirten uzmanlar, ancak
bir gerçek var ki ABD’nin her iki tarafı da kendisine muhtac veya bağlaması
için böyle bir savaşın kendi çıkarına olacağını düşünüldüğü kaydedildi.
ABD’DEN TÜRKİYE’YE UYARI: HAVADAN
BİR SALDIRI ZARARINA OLUR
Bölgeden güvenli bir kaynak ise
ABD’nin Türkiye’nin havadan yapılacak bir saldırıya ilişkin ise bir önerme
yaptığını, hava saldırısına güveniliyorsa QSD’nin elinde hava saldırısını
engelleyecek ağır silahların olduğu ve tam teşekkülü bir konuşlandırma
yapıldığı için saldırının fazla etki etmeyeceği uyarısında bulunduğunu iddia
etti. Son İdlib meselesinde olduğu gibi Suriye iç savaşında adım adım
politikalarında yenilgi yaşayan Türkiye, bölge politikasının merkezinde
oturtuğu Kürt düşmanlığı üzerinden
bölgenin hakimiyeti konusunda kurulan masada yeniden rol sahibi olmaya
çalışıyor. Türkiye şu ana kadar denediği siyasi, askeri ve diplomatik yollardan
sonuç elde edemediğinden kaynaklı Suriye savaşında yeniden bölgesel bir rol
sahibi olabilmek için 8 yıldır kurulan halklar sistemini kendisine
“tehdit” olarak göstermeye çalışıyor. Bunun üzerinden de hem
uluslararası hem de bölgesel güçleri zorlayarak, sistemin yıkılması için
arayışlar peşinde. Bu arayışlardan biri de geçtiğimiz yıl önerilen güvenli
bölge meselesi. Kendi planlarını hazırlayarak devreye koymaya çalışan Türkiye,
özellikle askeri müdahaleyi dayatıyor. “Güvenli bölge meselesinin nasıl
olacağı ve güçlerin nasıl konumlanacağından, sınırlarının neresi olacağına
kadar taraflar arasındaki arabuluculuğu yapan ise koalisyon güçlerinden ABD.
Türkiye, istediğini alamadığı durumda seçenek olarak bölgeye askeri operasyonu
dayatıyor. Bu talebini hem ABD, hem de Rusya’ya ilettiğini söylüyor. AKP Genel
Başkanı dün yine “Fırat’ın doğusuna gireceğiz dedi.
HAZIRLIKLAR VAR
QSD güçlerinin Türkiye-Suriye
sınırından 5 kilometrelik alanda YPG güçlerinin çekilerek, kurulacak bölgenin
yerel askeri meclislere devredilmesi önerisini taraflara sunarken, Kuzey-Doğu
Suriye askeri ve siyasi yöneticiler ise olası saldırılara karşı hazırlıklı
olduklarını, Fırat’ın doğusuna yapılacak olası saldırıda Efrin gibi olmayacağı
yapılan hazırlıklar çerçevesinde savaşın çok boyutlu olacağı şeklinde bir çok
açıkalamalarda dille getirilmişti.
BÖLGE HALKLARI SALDIRIYI
KENDİLERİNE YAPMIŞ SAYIYORLAR
Bölge yönetiminin bu önerisine
karşı çıkan Türkiye ise bunun yerine bölgenin 30 kilometre derinliğinde
olmasını, bu alanda oluşturulacak askeri noktaların ise Türk Silahlı
Kuvvetleri’ne (TSK) bırakılmasını istiyor. Böylelikle tüm bölgenin kendi
denetiminde olmasını istiyen Türkiye’nin bu önerisini yaparken de Kürtlerin yaşadığı
coğrafyayı tarif ettiğini belirtilirken, Kürt ve Arap coğrafyasının kesiştiği
yer olan Suriye’nin içinden geçen uluslararası yol, sınırdan yaklaşık 30
kilometreyi işaret ediyor. Bu öneri ne saha, ne uluslararası güçler, ne de
bölgesel Arap güçler tarafından olumlu karşılanmazken, bölgedeki Kürt, Arap,
Asuri-Suryani, Türkmen ve birçok oluşumu içinde barındıran Demokratik Suriye
Meclisi’nin (MSD), yapılacak olası bir saldırının sadece Kürtlere değil
kendilerine yapmış bir saldırı olarak sayacaklarını ve bunun için de dışarıdan
gelecek saldırıya karşı hep birlikte karşılık vereceklerini belirtildi.
Bu tartışmalar yaşanırken,
günlerdir Kuzey-Doğu Suriye sınırına asker yığan Türkiye’ye karşı QSD
güçlerinin de sınırın diğer tarafında askeri hazırlıklar yaparak sonuna kadar
halkı koruyacakları belirtildi.
0
21
TR
KO
:” ”
:””
” “,
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html