15 Kasım 2016 Salı Saat 15:04
14 yıllık AKP iktidarı bu partinin karakterini tüm
çıplaklığıyla gözler önüne sermiştir. İlk iktidara geldiğinde bugünkü üslubundan
farklı tutumuyla kimi liberalleri ve sosyal demokratları bile yanına almıştı.
Öyle ki, bazı Kürt kesimlerinde bile bir beklenti yaratmıştı. Gelinen noktada
esas ittifakları olarak MHP’yi, Ergenekoncuları ve bilumum Kürt düşmanlarını
yanına almıştır. Şu anda AKP’nin esas dayandığı güç Kürt düşmanlarıdır. Zaten
AKP de Kürt düşmanlığı yaptığı için MHP’nin tam desteğini almaktadır. Hala
işbirlikçi ya da AKP iktidarından nemalanan bazı Kürtler AKP iktidarının bu
yüzünü gizlemeye çalışsalar da takke düşmüş, kel görünmüştür. AKP’nin Kürt
düşmanlığı tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilmiştir.
Başbakan “ülkeyi bölenlerle ne konuşabiliriz diyor. Tayyip
Erdoğan “dağ taş bunları bulup ezeceğiz diyor. Tam 12 Eylül rejiminin kök
kazıma harekatını Tayyip Erdoğan yürütüyor. Tayyip Erdoğan’ın Kenan Evren’den
hiçbir farkı kalmamıştır. İdeolojik ve siyasi zihniyet olarak aynıdırlar.
Tayyip Erdoğan sadece yüzüne İslam maskesi takmıştır. Hatta faşist karakter
olarak Kenan Evren’e nal toplatacak bir kişiliğe sahiptir. İktidarını da sadece
ve sadece otoriter ve faşist yöntemlerle ayakta tutacağını düşünen, bu
düşüncesini her söz ve tutumuna hastalıklı düzeyde yansıtan biriyle karşı
karşıyayız. Artık tek doğru odur bunun dışındaki her düşünce ve tutum
ezilmelidir. Bunun için de şovenizm şahlandırılmakta, beğenmediği her kesi de
vatan millet düşmanlığı suçlamasıyla hedef haline getirmektedir. Bu
suçlamalarını CHP’ye kadar uzatması, nasıl bir siyaset tarzı ve yöntemi
uyguladığını gözler önüne sermektedir.
Kuşkusuz cumhurbaşkanı da, Başbakan da, müttefikleri de
kötülük tanırlarının Türkiye halklarına verdiği ceza gibidir. Bu kişiliklerin
bedelini Türkiye halkları ödemektedir, ödeyecektir. Sadece Kürtler ve demokrasi
güçleri değil, tüm Türkiye halkları bunun acısını yaşayacaktır,
yaşamaktadırlar. Herkesi susturarak bu gerçeğin görülmesini engellemeye
çalışmaktadır. Ya da baskı ve korkuyla bunları dillendirecekleri
susturmaktadır.
Kürt halkına ağır bir saldırı yapılmaktadır. Tüm Kürdistan’ı
bir cezaevi haline getirmeye çalışmaktadır. Züccaciye dükkanına girmiş fil gibi
Kürt halkına ve demokrasi güçlerine azgınca saldırmakta, yakıp
yıkmaktadır. Bunları tabii hiçbir
demokrat, hiçbir insan kabul etmez. Ancak bir musibet bin nasihatten yeğdir misali
AKP gerçeğinin anlaşılması açısından bu uygulamalar yeni bir dönem
başlatmıştır. AKP iktidarı, yaşanan süreç ve mücadele tarzı ve yöntemine
yanılgılı yaklaşanları uyandıracak düzeyde sarsıcı saldırılar yürütmektedir.
Bunları yapamaz denilenleri de bir bir yapmaktadır. Tek amacı Kürtlerin özgür
ve demokratik yaşam özlemini ve demokrasi isteyen güçleri ezmektir. Demokrasi
düşmanlığını darbe dönemlerinde bile görülmeyecek düzeye çıkarmıştır. Zaten
şimdi 12 Eylül gibi tüm toplumu susturduktan sonra yapacağı anayasa ile
öngördüğü sistemi kurmayı hedeflemektedir. 12 Eylül anayasasını yeni koşullara
göre uyarlayan bir anayasa yapmayı önlerine koydukları netleşmiştir.
Kürt Özgürlük Hareketi Tarihin En Büyük Var Olma Savaşını
Verecektir
Düşük profilli Başbakan “bölücülük yapanlarla konuşacak bir
şeyimiz olmaz biz onları ezeriz diyor. Aslında her günkü konuşmalarıyla
Kürtlerin özgür ve demokratik yaşamıyla ilgili her talebi bölücülük olarak
gördüklerini ve bu bölücülüğün de kökünü kazıyacaklarını ortaya koymaktadırlar.
Kürt halkına karşı yürütülen soykırım savaşı yeni bir aşamaya vardırılmıştır.
Kürtlere layık gördüğü şey oturup, yiyip içmeleridir. Açıkça Türk olmayı kabul
ederseniz, Kürtlükle ilgili idealleri bırakırsanız yaşama hakkınız vardır,
yoksa yoktur demektedirler. Aslında 90 yıldır izlenen ve en kaba biçimiyle
Diyarbakır 5 nolu cezaevinde ortaya konulan zihniyeti şimdi Başbakan ve
Cumhurbaşkanı her gün dillendirmektedir. Hatta hiçbir politikacının açık
dillendirmediği şeyleri bunlar kabadayılıkla, efelenerek pervasızca dile
getirmektedirler.
Ya teslim olun ya da savaşı en şiddetli biçimde yürütürüz
demektedirler. Savaşı Kandil’e kadar yayacağız naraları atılmaya başlanmıştır.
Nitekim Başurê Kurdîstan’ın her tarafına güç yığmış bulunmaktadırlar. Türk
devleti ile Kürt Özgürlük Hareketi’nin savaşı yeni bir aşamaya taşınmıştır.
Kürt Özgürlük Hareketi de bu savaşa karşı tarihin en büyük var olma savaşı
verecektir. 45 yıldır yürüttüğü mücadeleyi bu saldırganlığı kırana kadar
sürdürecektir. Kürt genç erkekleri ve kızları başta olmak üzere tüm Kürt halkı
bu soykırımcı saldırganlığa karşı tarihi bir direniş gösterecektir. AKP
iktidarı saldırdığı her yerde karşılığını alacaktır. AKP iktidarı savaşı ne
kadar yayarsa, Özgürlük Hareketi de savaşı o düzeyde yükseltecektir. Dikensiz
gül bahçesinde gezmedikleri gösterilecektir. Tayyip Erdoğan dağ taş
savaşacağız, köklerini kazıyacağız demiş, Kürt Özgürlük Hareketi de her yerde
bu saldırılara direnecektir. Mutlaka bu saldırganlığına pişman ettirecektir.
Karşısında kimliğinden, dilinden, kültüründen, varlığından, özgür yaşamından
vazgeçmiş bir Kürt yoktur. Kürt halkı direniş köklerini o kadar derinlere
salmıştır ki, hiçbir saldırganlık kök kazıma amacına ulaşmayacak, köklerine
dayanarak daha büyük ayağa kalkması gerçekleşecektir.
Başbakan ve cumhurbaşkanı saldırganlıklarıyla bazı kayıplar
verdirebilir. Zaten Kürtler özgür ve demokratik yaşam için on yıllardır bedel
ödemektedirler. Bundan sonra da direnmesini ve bedel ödemesini bilirler. Sen
soykırım politikası için, haksız bir politika için Türk gençlerini ölüme sürüyorsan,
Kürt gençlerinin haklı var olma ve özgür yaşamı için bin kat daha mücadele etme
ve bedel ödeme gerekçeleri vardır. Kürt gençlerinin direnişi de muhteşem olur,
şahadetleri de muhteşem olur ama kazanmaları da muhteşem olur. AKP
saldırganlığı Özgürlük Hareketi’nin daha büyük kazanmasının yolunu açmaktadır.
Kendisinin de daha büyük kaybetmesinin yolunu döşemektedir.
Çocuk TV’sini kapatıyor, zazaca yayın yapan TV’yi kapatıyor,
gerekçe terörle ilgiliymiş! Şirinler PKK’ye hizmet ediyormuş! Zazaki TV PKK’ye
hizmet ediyormuş! Çocuklar bile bu gerekçelere inanmaz. Çocuklar Kürtçe
öğrenmesin, bir dil yaşamasın diye bu TV’ler kapatılmıştır. Kürtlerle ilgili
her şeyin kökü kazınmak isteniyor. Sadece özel savaş gereği TRT 6 yayın
yapıyor. İlk önceleri kültürel, sosyal yayın olacak, siyasetin parçası
olmayacak denilirken, şimdi 1990’lı yılların Kürtçe yayın yapan Dicle Radyosu gibi
özel savaşın sesi haline gelmiştir. Özgürlük Hareketi’nin kökünü kazısalar, onu
da Kürt ve Kürtçeyi hatırlatıyor diye yasaklarlar.
Son olarak ne kadar kültür kurumu ve toplumsal faaliyet
yürüten dernek varsa kapatılmıştır. Artık Kürt için her türlü örgütlenme yasak
hale getirilmiştir. Hala HDP ve DBP kapatılmamışsa bunları da gün gün tümden
bitirmeyi hedefliyorlar. Zaten il ilçe örgütleri kalmamıştır yönetimleri
kalmamıştır. Faruk Çelik sizi zorla getirirler, ifade verirsin ve hapse
tıkılırsın diyerek zihniyetlerini ortaya koymuştur. Şimdi bir de sanki adil
yargı varmış gibi, sanki kendi istekleriyle gitseler durum farklı olurmuş gibi
bir algıyı yaratmaya çalışıyorlar. Milletvekili, bir halkın iradesidir. Keyfi
ve siyasi nedenlerle tutuklamak ve yargılamak isteyenlerin ayağına tabii ki
gitmezler ve direnirler. Bu, bir demokrasi mücadelesidir. Demokratik olmayan
bir sistemi demokratikleştirmek için direnmişlerdir. Çok doğru ve haklı tutum
ortaya koymuşlardır. Çünkü şu andaki sisteme demokrasi ve adil yargı varmış
gibi yaklaşsalardı yanlış yapmış olurlardı. HDP’lilerin bu tutumu Türkiye
demokrasi tarihine önemli bir tutum olarak geçecektir. Bu kadar keyfiliği ve
antidemokratikliği meşrulaştırmak varlık nedenlerine ters olurdu.
HDP’liler hep mecliste kalmak, demokrasi mücadelesi vermek
istedi. Meclisten atanlar ise kendileri oldu. Hem meclisten atıyorlar, hem de
“meclis çalışmalarına neden katılmıyorsunuz diyorlar. Halkın milletvekili
olanlar tabii ki gider ortaya çıkan durumu halka anlatacaklardır. Halkın bu
saldırılar karşısında görüşünü alacaklardır, halkı dinleyeceklerdir. Halkın
iradesine bu kadar saldırı olacak, ama hiçbir şey değişmemiş gibi davranılacak!
Tabii ki böyle yaklaşamamazlardı.
AKP iktidarı saldırılarının şu nedenle, bu nedenle
olmadığını açıkça ortaya koymuştur. İnsanlar şu gerekçeyle tutuklanıyor,
dernekler şu nedenle kapatılıyor gibi her günkü uygulamaların hiçbir gerekçesi
yoktur. Kürt halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesinin kökü kazınmak için bu
topyekun saldırı başlatılmıştır. Belediye eşbaşkanlarının tutuklanması,
kayyumların atanması, milletvekillerinin tutuklanması, basının susturulması,
tüm demokratik derneklerin kapatılması halka karşı bir topyekun saldırı
sonucudur. Yoksa şu kişinin, bu kişinin şu somut suçlanması nedeniyle bu uygulamalar
yapılmıyor. Bireylere ya da bir kuruma değil, bir halkın mücadelesine topyekun
saldırı vardır. Bu nedenle şu milletvekili şunu yapmamış, şu belediye eşbaşkanı
bunu yapmamış demenin anlamı kalmamıştır. Tüm Kürt siyasetçiler, tüm belediye
eşbaşkanları, tüm demokratik kurumlar, tüm basın hedeftir. Sadece AKP’nin
mevcut politikalarına hak verenler, destek verenler yaşayabilir.
Şimdi tüm TV ve gazeteler AKP propagandası yapıyor. Bu
politikayı eleştiren ne basın ne de siyasi güç var. CHP çok dolaylı biraz
eleştiri yaptı, CHP’ye yüklendiler. Ya benim politikalarımı desteklersin ya da
karşımızda olursun dediler. Kendilerini desteklemeyen herkesi PKK’li olarak
damgalamaktadırlar. Ya bizden ya da onlardansın diyorlar. İşte şimdi
Türkiye’deki siyasi gerçek budur.
Bu Dönemde AKP’ye Tutum Alanlar Demokrasi Tarihine
Geçeceklerdir
Kuşkusuz bu dönemde AKP’ye tutum alanlar Türkiye demokrasi
tarihine geçeceklerdir. Türkiye’nin gerçek birliğini savunanlar olacaklardır.
PKK ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin direnişi de sadece Türkiye’nin değil,
Ortadoğu’nun demokratikleşmesinde oynadığı rolle tarihteki yerini alacaktır.
Çünkü AKP sadece Türkiye’de değil, Ortadoğu’da demokratikleşmenin önünde
engeldir. Şu anda Ortadoğu’nun en demokratik toplumsal gücü olan Kürtlere bu düzeyde
saldırması bile bu gerçekliği ortaya koymaktadır. Kürt sorunu çözülmeden hangi
ülke demokratikleşebilir? Kürt halkının özgür ve demokratik yaşam kazanımlarına
bu kadar düşmanlık demokrasi düşmanlığıdır. Zaten Türkiye bu nedenle demokrasi
karşıtı oluyor. Kürt sorununu çözebilse bölgenin en demokratik ülkesi haline
gelecektir. Ama tercihi bu olmadığından Ortadoğu’da demokrasi düşmanlığının
öncülüğünü yapmaktadır.
Bugün AKP iktidarı ile Kürt Özgürlük Hareketi arasındaki
mücadele, demokrasi düşmanlarıyla bölgeyi demokratikleşmek isteyenler
arasındaki mücadeleye dönüşmüştür. Bu açıdan AKP iktidarının saldırganlığına
karşı gösterecekleri büyük direniş sadece Türkiye’de değil Ortadoğu’nun da
demokratikleşmesinin önünü açacaktır. Bu nedenle AKP’ye karşı yürütülen
demokrasi mücadelesi artık bölgesel hale gelmek durumundadır. Türkiye’de de,
Suriye’de de, Irak’ta da demokrasi isteyen güçlerin ortaklaşması ve AKP’nin bu
demokrasi düşmanı saldırganlığına karşı mücadeleye geçmesi gerekmektedir. PKK
direnişiyle böyle bir mücadelenin öncülüğünü yapacaktır. Tarih böyle bir
öncülüğü PKK’nin önüne koymuştur. PKK öncülüğündeki Özgürlük Mücadelesi bundan
kaçınmayacak ve bu mücadeleyi layıkıyla verecektir. AKP yetkilileri ne kadar
nara atarsa atsın, kabadayılık yaparsa yapsın Kürt Özgürlük Hareketi genciyle,
kadınıyla, yaşlısıyla tüm halk olarak, gerilla olarak tüm dostlarıyla birlikte
tarihi direniş ortaya koyacaktır. Başta Kürt genç erkek ve kızları olmak üzere
tüm halk bu mücadeleye katılacaktır. Mücadele her cephede büyüyeceğinden
gençler Kürdistan dağlarına akacaktır. AKP’nin saldırısı yeni bir direniş
ruhuyla karşılanacaktır.
Faşist İktidar Özgürlük Ateşinde Kavrulacaktır
Türk devleti içişleri bakanının ağzından Kandil’e
gireceklerini de açıklamıştır. MHP yıllardır bu narayı atıyordu. “Şu Kandil’i
söndürün diyordu. MHP’nin AKP ile anlaştığı bir konu da budur. Artık birçok
kararı MHP ile birlikte vermektedirler. Anlaşılıyor ki AKP iktidarı Musul’a
gitmek istedi, bunu başaramadı şimdi Kandil’e giderek, Şengal’e giderek Başurê
Kurdîstan’ı işgal etmeyi hedeflemektedir. Kürt Özgürlük Hareketi IŞİD’in Başurê
Kurdîstan saldırısına nasıl direndiyse buna karşı da direnecektir. AKP iktidarı
her yerde Kürtlere saldırıyorsa, tüm Kürtler de AKP saldırganlığı karşısında
birleşip bu işgale karşı direnecektir.
PKK’nin onlarca yıldır yaktığı özgürlük kandilini hiç kimse
söndüremeyecektir. PKK’nin Kürdistan ve Ortadoğu’da yaktığı özgürlük ateşi her
yerde daha da gürleşecek, tüm demokrasi ve özgürlük düşmanlarını yakacaktır.
AKP’nin her yerdeki saldırganlığına böyle bir ruhla direnilecek ve bu faşist
iktidar özgürlük ateşinde kavrulacaktır. Bu kadar Kürt düşmanlığı yapanlar
karşılığını alacaktır.
Yeni Özgür Politika-Mustafa Karasu
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html
0
21
TR
HE
:” ”
:””
” “,” ”