05 Aralık 2016 Pazartesi Saat 14:16
Ortadoğu’da ilk kez Kürdistan merkezli olarak demokratik bir
devrimin adım adım ayak seslerini duyuyoruz. Bu devrim klasik ulusal sınırları
aşan ve ulusal sınırlarının çok ötesine geçen bir devrim niteliğindedir
tartışmasız… 30 yıl öncesine kadar başka güç ve devletlerin, kaderini çizdiği
bir halk olan Kürtlerin bugün geldikleri nokta kesin olarak kader çizecek bir
düzeye gelmiş olmalarıdır. Kürdistan tarihinde belki de ilk kez büyük olduğu
kadar uzun soluklu bir halk mücadelesine tanık oluyoruz. Halk mücadelesinin
geçmişi tabi ki geçmiş birikimlerin tecrübesinin üzerine dayandığı için 30-40
yıllık demek yetersiz kalacaktır çünkü arka planı ve tarihi geçmişi itibariyle
yüzyılların birikiminden söz ediyoruz. Ancak Kürdistan’da bu denli
kitleselleşebilen başka bir halk hareketine şahitlik etmek zor. Bakurê Kürdistan
merkezli olarak gelişen bu halk mücadelesi öncelikle Kürdistan’da geleneksel iktidar
odakları ve onların sivil kolları olan düzen partilerine gereken dersi vermiş ve
bir çok iktidarı ‘emekli’ etmiştir.
80 Darbesini Aştılar 90’ları Aratır Hale Geldiler!
Uzun yıllardır halkların başına bela olan bu sağ muhafazakar
kesimler, Kürdistan’da aldıkları bu yenilgiyi hazmedemeyerek, büyük saldırı ve
katliamlar yapıyorlar. Onlarca yıl boyunca alavere dalavere politikalarıyla
Kürdistan’da oy avcılığı yapan geleneksel iktidar güçleri ve düzen partileri,
aldıkları yenilgiyi hazmedemeyerek zor ve şiddetle, kirli savaşla Kürdistan’da
kalmak istemekteler. Halkın oyları ve iradesiyle seçilen vekil ve belediye
eşbaşkanlarının tutuklanması, HDP eşgenel başkanlarının tutuklanması,
belediyelere kayyum atamaları, HDP’lilere karşı hiç bir zamanda olmadığı kadar
toplu göz altı ve tutuklamaların olması, 1990’ları bile aşacak bir tarzda bir
yönelimin olması nasıl bir baskıcı, faşizan sisteme doğru gidilmek istendiğinin
kanıtları, uygulamaları olmaktadır.
Kürtlerin ulusal haklarını, varlığını ve demokratik olmayı
bir türlü kabul etmek istemeyen bir sivil cunta, faşist hükümetle karşı
karşıyayız. Türkiye tarihinde askeri cunta ve darbelerini saymazsak sivil hükümetler
içinde ilk defa askeri rejim yasalarını bile çok geride bırakan bir sivil
faşist hükümetin uygulamalarına, saldırılarına maruz kalınıyor. Daha dört ay
önce “darbeye karşı demokrasi diye bağıran AKP-Erdoğan hükümeti bugün
demokrasinin açık bir düşmanı haline gelmiştir.
Tek Adam Diktatörlüğüne Doğru!
Bu demokrasi düşmanlığı git gide daha kötü bir hale gelip
tek adam diktatörlüğüne doğru gidiyor, götürülmek isteniyor. Kürtlerin ve bütün
demokrasi güçlerinin, diğer muhalif kesim ve çevrelerin sesine tahammül etmeyen
bir dikta sistemi kurulmak isteniyor. Onlarca yıllık saltanatlarının
yıkılmasını istemeyenler, ellerindeki var güçleriyle Kürtlere, diğer muhalif güç ve kesimlere, devrimcilere, demokratlara,
kendisine engel olabilecek bütün kesimlere karşı bir saldırı başlamıştır. Bu
mücadele halk güçleriyle, halk karşıtı güçlere karşı yürümektedir. Yıllarca
halkın başına bela olan halk karşıtı faşizan güçler, halkın kendi kendisini
gerçek demokrasi ortamında yönetmesini istememekteler. Son 45-50 yıldır gelişen
halk mücadelesi artık adım adım halk iktidarını kurmaya, gerçek demokrasiyi
inşa ve yaşamsal hale getirmeye doğru gidiyor.
Vahşileşmelerinin Nedeni Kendi Sonlarını Görmelerinden…
Egemen çevrelerin böyle bu derece vahşileşmeleri aslında
saltanatlarının sona doğru yaklaştıklarını gördüklerindendir. AKP-Erdoğan ve
geleneksel iktidar odaklarının, böyle vahşice Kürt halkına ve Türkiyeli
devrimci demokrat kesimlere saldırmaları zor ve katliamla kendi varlıklarını sürdürmek
istemelerindendir. Ancak AKP-Erdoğan ve geleneksel güçlerin artık daha fazla bu
şekilde yaşayamayacakları ortadadır. Mevcut gidişata bakıldığında Türkiye’nin
tam bir felakete doğru gittiği görülüyor. Ama devrimler genellikle bu gibi zor
koşulların bir ürünü olarak doğarlar. Başta Kürtler olmak üzere Türkiye halkıda
bir değişim yaşamak istemekteler. Ne AKP ne de başka bir güç, Kürtlerin ve demokrasi
güçlerinin mücadelesinin önünde durabilecek güçte değiller.
Türkiye, demokratik devrime eskiye nazaran daha çok
yaklaşmaktadır. Kürdistan merkezli olarak demokratik bir devrim gerçekleşecek,
başta Türkiye olmak üzere, Ortadoğu halkların birlikteği ile yeniden inşa
edilecek. Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu halkları böylece demokratik bir
devrimle yeni bir yaşama hep birlikte “merhaba diyecekler, özgürleşecekler…
Kemal Söbe
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html
0
21
TR
HE
:” ”
:””
” “,” ”