06 Temmuz 2019 Cumartesi Saat 05:26
0
21
TR
:” ”
:””
” “,
:” ”
Önder Apo ile avukatları en son olarak 18 Haziran tarihinde
bir görüşme gerçekleştirmişlerdi. Sonraki haftalarda avukatların yapmış olduğu
başvurular ise, kabul edilmemişti. Aynı şekilde gerek Önder Apo’nun, gerekse de
İmralı’da bulunan diğer tutsaklarla ailelerinin bayramda gerçekleştirdikleri
görüşmeden sonra yapmış oldukları başvurular kabul edilmemişti. Bundan sonraki
süreçte İmralı’da avukat ve aile görüşmeleri devam edecek mi? Orası belli
değil.
Önder Apo’da basın-yayın organlarına, ajanslara düşen
haberlere yansıdığı kadarıyla avukatları ile gerçekleştirdiği 22 Mayıs tarihli
görüşmede, bu gerçekliğe dikkat çekmiş, 23 Haziran sonrasına bakılmasının
gereği üzerinde durmuştu. 23 Haziran sonrası yaşananlar da Önder Apo’nun dikkat
çektiği hususların ne kadar doğru olduğunu gösterdi.
23 Haziran’ın akşamı İstanbul Belediye Başkanlığı seçim
sonuçları belli olduğu andan itibaren Haftanin’den, Zap’a, Avaşin’den, Xakurke’ye
ve Kandil’e varıncaya kadar Başûrê Kürdistan toprakları bir hafta aralıksız,
günün 24 saati bombardımana tutuldu. Savaş uçaklar aralıksız gerçekleştirdiği
uçuşlarla çok yoğun şekilde kazan bombaları, roketler, füzeler yağdırdı. Güney
Kürdistan semalarından silahlı-silahsız keşif uçaklarını eksik etmedi. Sınıra
yakın olan bölgelerde de bu hava saldırı araçlarıyla birlikte, obüs, tank, top
atışlarından da geri kalmadı.
Bu saldırılar esnasında Kandil-Kortek’te, Sideka-Goşine’de
siviller katledildi, yaralandı. Yoksul Kürt köylülerinin bağları- bahçeleri-
tarlaları kullanılamaz hale geldi, hayvanları telef edildi. Ormanlar yakıldı.
Hala da bu saldırılar gerçekleştirilmeye devam etmektedir.
Elbette bu saldırıları soykırımcı, sömürgeci TC devletinin
kendi başına gerçekleştirmedi. ABD’den onay aldı. Çünkü ABD’nin onayını almadan
32. Ve 36. Paralel arasında kalan Başûrê Kürdistan semalarına girerek
bombardımanlarda bulunması mümkün değildi. Başûrê Kürdistan yönetimi ve şu an
Irak Cumhurbaşkanı olan Berhem Salih’te onay verdi. Vermiş oldukları bu onay
ile de TC devleti ile tam bir işbirlikçi ilişki içerisinde olduklarını
göstermiş oldular.
Başûrê Kürdistan Bölgesel Yönetiminin, TC devleti ile
içerisine girdiği kirli ilişkilerin sınırları bunun da ötesine geçmiştir. Açık
askeri anlamda ortak hareket eder bir konuma gelinmiştir. Bu çerçevede
istihbarat vermektedirler. Birlikte keşif ve istihbarat çalışmaları yapmaktadırlar.
Öyle ki, bazı yerlerde askeri olmayan alanlarda KDP istihbaratına mensup olan
kişilerle TC devletinin istihbarat elemanları birlikte dronlar kaldırarak,
gerilla bölgelerine yönelik havadan keşif çalışmaların da bulunmaktadırlar. KDP
kontrolünde olan basın-yayın organları da, TC devletine ait olan ırkçı-faşist
çevrelerininkini aratmayacak bir şekilde psikolojik savaş yürütmektedirler.
Hatta kara propagandaya dayalı yürüttükleri psikolojik savaşta,
Kandil-Kortek’te gerçekleştirilen katliama dair yaptıkları haberlerde de
görüldüğü gibi TC’nin yaptıklarını geride bıraktılar. O haberde, TC devletinin hava bombardımanını
inkar ettiler. Sanki Kandil’e TC’ye ait işgal güçleri varmış gibi yaşanan
çatışmada arada kalan sivillerin öldüğü yalanı haberini verdiler. Böylesine bir
yalan haber verirken, PKK’yi de bundan sorumlu tutmaktan, suçlu göstermekten
geri kalmadılar.
Bunlarla da sınırlı kalmadılar. Utanç verici ama kendi
askeri güçlerine TC ordusunun üniformalarını giydirdiler. Birçok yerde de kendi
üniformalarını TC askerlerine, istihbarat elemanlarına giydirerek ortak hareket
ettiler. Böylece TC işgal güçleri ile iç içe geçmiş olduklarını herkese
göstermiş oldular.
Sömürgeci TC devletinin Başûrê Kürdistan’da işgal ve
soykırım saldırıları devam ederken Hewler’de, Başûrê Kürdistan Bölgesel
Yönetimi yetkililerinin yine kendi açıklamalarına göre tescilli MİT ajanı olan
Bölgesel Yönetim Hükümeti bakanlarından Sefir Dizaynin ev sahipliğinde, TC
devlet görevlileri ile zirve adını verdikleri bir toplantı gerçekleştirdiler.
Toplantının konusunu ise, aralarındaki gerçekleştirdikleri ticaret hacmi
oluşturmuş.
Başûrê Kürdistan halkının tepki gösterdiği TC ve KDP
arasında yaşanan bu kirli ilişkiye karşı, farklı siyasal görüşlere sahip olan
siyasi grup, çevre ve kişilerde tutum belirlediler. Fakat YNK böyle bir
yaklaşım içerisine girmedi. Aksine içerisine girdiği bu tutumla, TC’nin
gerçekleştirdiği işgal saldırısı ve katliamlara onay verdiğini göstermiş oldu.
Irak’taki Sadır hareketi kadar bile olamadılar.
Tüm bunlar başta Başûrê Kürdistan halkının gözleri önünde
yaşandı. O nedenledir ki, Başûrê Kürdistan halkı, KDP Yönetimi ve Bölgesel
Yönetim Başkanlığıyla işbirliği temelinde, sömürgeci- Kürt düşmanı TC devletinin
gerçekleştirdiği soykırımcı saldırılarının da tanığıdır. Kürdistan’ın diğer
parçalarında ve dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan Kürtler de bu gerçeği
görmektedirler. Fakat bu gerçeği de görmek kendi başına yetmemektedir.
Sessizlik TC ile onunla kirli ilişkiler içerisinde olan KDP ve Bölgesel
Yönetim Başkanlığına daha fazla güç vermekte ve cesaretlendirici bir rol
oynamaktadır. Bu da çok hızlı bir şekilde, Kürdistan tarihine yeni kara
sayfaların eklenmesinin neden olacak sonuçların önünü açmaktadır.
Bunu engellemenin koşulları vardır. O da Kürtlerin en kısa zamanda kendi ortak
iradelerini açığa çıkarmalarıdır. Bu gerçekleşmediği sürece Kürtlerin tarihine
kara sayfaların tekrar, tekrar eklenme olasılığı her zaman varlığını korumaya
devam edecektir. Kürt birliğinin sağlanması ve bunun içinde Ulusal Kongrenin
toplanması en doğru yol olarak, tüm Kürdistani güçlerinin önünde tarihi bir
görev ve sorumluluk olarak durmaktadır.
Cumali Doğan
0
21
TR
KO
:” ”
:””
” “,
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html