05 Mart 2014 Çarşamba Saat 09:02
21 Ocak 2014 tarihinde Batı Kürdistan’da Demokratik Özerk yönetim çerçevesinde kantonların ilanı gerçekleştirildi. İlan edilen kanton yönetiminden sonra, özellikle KDP çevresinde büyük bir tepki oluştu. Kurulan hükümetin içinde ‘Kürt’ kelimesinin geçmediği bahanesiyle saldırılarını arttıran bu kesim özellikle son zamanlarda tahammülsüzlüğünü daha da arttırdı. KDP’nin bu tavrı açık açık Kürt sorununun çözümünden yana olmadığını ve Rojava Devriminin kazanımlarını hazmedemediğinin açık göstergesi.
Yüzyıllardan sonra, kendi toprağında kendisini yönetmeye başlayan Kürt halkı bunun heyecanını yaşarken, bölge ülkelerinden bazıları da kanton özerk yönetimlerini kendilerine örnek almaya başladı.
Özellikle Suriye gibi farklı ırkların olduğu bir ülkede uygulanacak en yerinde yönetim sistemidir. Kanton özerk yönetimleri içinde yaşayan Arap, Suryan, Ermeni, Kürt vs. milletler kendilerini bulundukları kanton yönetimlerinde yönetebilecek. Şu anda Suriye’de bir iç çatışma yaşanıyor. Suriye’de yaşanan iç çatışmalar çözümü kanton özerk yönetimlerdedir. Kantonlar içerisinde bulunan her ırk, cins, grup kendi temsiliyetini bulabilir. Kanton yönetimi Suriye’nin geneli için savaşı durduracak en uygun yönetim modelidir. Ancak Suriye’de savaşın bitmesini istemeyen güçler bu yönetim şeklinin Suriye’nin genelinde uygulanmasına izin vermeyecektir. Uluslararası alanda herhangi bir tepkinin oluşmamasının en büyük nedeni de sistemin Rojava’da bulunan farklı milletler tarafından da benimsenmesidir. Çünkü bu milletler kendi temsiliyetini buluyor. Halkın benimsediği bir yönetim şekline herhangi bir devlet de karşı çıkamaz. KDP’nin bu şekilde düşmanlık yapmasının altında yatan en önemli sebep kendisinin dayattığı tekçi zihniyetin uygulanmamasıdır. Aslında şu anda PYD’yi iktidarcı olmakla suçlarken bir zamanlar PYD’ye diğer partileri kabul etmemelerini dayattığı günler unutulmadı. PYD demokratik bir parti olduğu için KDP’nin bu tavrını kabul etmemiş ve diğer partilerin de Rojava’da temsiliyetini bulmaları gerektiği üzerinde durmuştu. Yani KDP’nin dayattığı Rojava’da kendisi ve PYD’nin dışında herhangi bir partiye yer vermemekti. Şimdi de demokrat kesilip güya diğer partilerin adı geçmediğini iddia ediyor. Halbuki demokrasiyi, özgürlüğü, eşitliği savunan ve bu temelde halkların haklarını güvence altına almak isteyen bu uğurda mücadele etmek isteyen her parti bu yönetimde yerini almıştır. 22 bakandan oluşan hükümet sistemi içerisinde Araplar, Süryanilerin bakanlıkları var. Halkların birliğini esas alan her düşünce bu kantonların içinde yerini alabilir. KDP’nin düşman politikası her geçen gün daha da akıl almaz oluyor. Özgürlük Hareketi hiçbir zaman diğer halklara karşı olmadı. Bütün halkların eşitliğini savunan bu hareketin sadece Kürt algısı üzerinde hareket etmesi diğer halkları görmezden gelmesi sadece ırkçı bir tutum olurdu. Ezilenlerin temsiliyetini bulamayanların kendilerini kendi iradeleriyle temsil etmelerinin sadece bu sistemi büyütür.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Demokratik Özerk sistemle ilgili anlatımları en güzel cevap olacaktır: “Bizim anlayışımız Kürtlük anlayışı değildir. Bizde tek başına Kürtlük anlayışı yoktur. Bu anlayışla hareket etmiyoruz. Bizim ortaya koyduğumuz demokratik özerklik modeli tek başına Kürtlüğe, Türklüğe, Araplığa dayanmıyor. Demokrasiye dayanıyor. Örneğin Hatay’da, Adana’da da bir demokratik özerklik kurulabilir. Orada Araplar kendilerini ağırlıklı ifade ederler. Bizim demokratik özerklik anlayışımız tek bir inanca da dayanmıyor. Halklara dayanıyor, hatta tek başına halklar diye ifade etmem de eksik kalır. Değişik toplumsal tabakalara, toplumsal sınıflara, toplumsal kesimlere dayanır.
Nergîz Botan
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.org – www.navendalekolin.com – www.lekolin.net – www.lekolin.info