KDP sanki Kürt halkına karşı bir özel savaş örgütü olarak kurulmuş. Zaten İsrail’le sıkı ilişkileri ve İsrail istihbaratının KDP içindeki etkinliği zamanla KDP’yi bir istihbarat örgütü haline getirmiştir. Hala KDP bir istihbarat örgütü gibi çalışmaktadır. KDP’nin tamamıyla bir ailenin hegemonyasında olması, Barzani ailesinin bu istihbarat karakteriyle ilgilidir. KDP’nin Parastın adlı istihbarat örgütü vardır. Ancak KDP’nin tümüne yakını Parastın’dır desek abartmış olmayız. Zaten Parastın’ın tüm yönetimi ve köşe taşları Barzani ailesi yada bu aileye çok yakın olanlardır. Şu an başbakan olan Mesrur Barzani önce Parastın sorumlusuydu. KDP’nin bu karakteri onu özel savaşçı ve psikolojik savaşçı bir yapı haline getirmiştir. Bu da politikalarından, tarzlarına ve uygulamalarına kadar yansımaktadır.
KDP özel ve psikolojik savaşta o kadar ileri gitmiştir ki, artık güneşi de balçıkla sıvamaya çalışıyor. 2014 3 Ağustos gününde DAİŞ’in saldırısıyla gerçekleşen Ezidi soykırımı dünyanın gözü önünde yaşandı. O sırada Şengal merkezi ve çevresinde KDP peşmergeleri vardı. DAİŞ geldiğinde hiçbir direnme göstermeden bırakıp kaçtılar. İlk önce küçük bir HPG takımı, sonrada YPG-YPJ’liler müdahale ederek soykırımı engellediler. Ancak binlerce Ezidi katledildi. 5 bin Ezidi kadını ve kızı da kaçırıldı. Tüm bunlar dünyanın gözü önünde oldu. Zaten gazeteciler ve kameramanlar bu gerçeği görüntüleriyle tarihe kayıt ettiler. Şengal’i soykırımdan kurtaranların HPG, YPG ve YJA STAR gerillaları olduğundan hiç kimsenin şüphesi yok. Zaten tüm dünya bu nedenle HPG, YJA STAR, YPG-YPJ’yi takdir etmiştir. O dönemin tüm belgeleri bu gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktadır.
DAİŞ 3 yıl sonra Şengal’den kaçarken KDP, DAİŞ’le anlaşarak bazı yerlere girmesini bu gerçekliği örtmek için kullanmaya çalışmaktadır. Şengal’i direnmeden terk eden KDP, Ezidileri soykırımla karşı karşıya bırakmıştır. KDP’yi bu zilletten kurtaran şu anda YBŞ-YJŞ denilen Ezidi özsavunma güçlerini eğiten HPG-YJA STAR gerillaları olmuştur. Yıllarca en zor koşullarda dağlarda kalan Ezidi halkı ve gençlerden oluşturulan özyönetim ve özsavunma güçleri KDP’ye göre yasadışı oluyor. Soykırımın önünü açan, 5 bin Ezidi kadını ve kızını tecavüzcülere teslim eden KDP yasal oluyor! İşte ahlaksızlığın, vicdansızlığın ve utanmazlığın en pişkin hali böyle oluyormuş.
KDP peşmergelerinin Şengal’i neden direnmeden bıraktığı konusunda kuşkular var. KDP’nin DAİŞ’le bir anlaşma yaptığı söyleniyor. Hatta DAİŞ’liler, anlaşmaya uymadı diyerek daha sonra KDP’ye tepki göstermişlerdir. Bazı yorumcular da KDP, güneyinde DAİŞ damgalı Sünni bir devlet kurulacaktı, KDP bu Sünni devletle sorun yaşamamak için Şengal’i DAİŞ’e bıraktı, demişlerdir. Bir değerlendirme de Şengal’in DAİŞ’e bırakılması karşılığında Rojava Devrimcileri ve YPG-YPJ hakim olduğu yerlerden çıkarılacak, Derik-Rimelan-Gırke Lêge KDP’ye verilecek, Kamışlo ve batısı da DAİŞ’in kontrolüne bırakılacaktır. KDP, yaptığı böyle bir anlaşma sonucu peşmerge komutanlarına Şengal’de direnmeme emri vermiştir. Olayların gelişimi böyle bir uğursuz ve haince bir anlaşma olduğunu doğrular niteliktedir. Mesut Barzani Şengal’deki bu durum hakkında soruşturma açacağız, sorumlulara gereken yaptırımlar uygulanacaktır, demişti. Ancak ne soruşturma açılmış, ne de bu durumdan sorumlu görülenlere gereken yaptırımlar uygulanmış ve ceza verilmiştir.
KDP akıllı olsa Şengal’den hiç söz etmez. Çünkü Şengal’den söz ettiğinde hemen akla peşmergenin kaçışı, 5 bin Ezidi kadının tecavüzcülere bırakılması ve Ezidilerin soykırımla karşı karşıya kalması gelir. KDP’liler bu hep yüzümüze vuruluyor, diyormuş. Siz kalkıp da Şengal’i soykırımdan kurtaranları yasadışı ilan edip Türk uçaklarına hedef gösterirseniz tabi ki bunlar hatırlatılır.
KDP Şengal özerk olsun, Ezidiler kendi meclisleri ve yönetimleriyle kendilerini yönetsin, YBŞ-YJŞ özsavunma gücü olsun ve Ezidi meclisine bağlı olsun diyeceğine; eskisi gibi yine kendisine bağlı olmasını istiyor. Halbuki, Ezidxan özerk olsun, hem Başur’la hem de Irak hükümeti ile bir hukuku olsun, dese 2014’te soykırımda oynadığı rol de belli düzeyde unutulur. KDP soykırımdaki rolünü telafi etti, denir. Ancak KDP bunu kabul etmiyor. Şengal’e de ben hakim olayım, Rojava’ya da ben hakim olayım, dayatmasında bulunuyor. Yani hep bana hep bana, diyor. Sanki tüm Kürtler ve Kürdistan onların üstüne tapulu! Zaten Başur’daki yönetim bileşimine ve Barzani ailesinin yönetim içindeki yerine bakınca bir hanedanlıkla yönetmek istedikleri anlaşılıyor. Belki ilerde Suudi Arabistan gibi Barzani Kürdistan’ı da ilan edilebilir.
KDP’nin Şengal’deki yalanları kuyrukludur. Kuyruk açıkta kaldığı için inandırıcı olamıyor.
Başka bir yalanı ise 2014 ulusal birlik çalışmalarının PKK tarafından engellendiğinin söylenmesidir. Muhatapları mutlaka cevap verir. Ama tüm Kürt kamuoyu KDP’nin görüşmeleri durduğunu ve sonra da tümden bitirdiğini bilir. KDP Bakur’da Türkiye ile PKK arasında bir çatışmasızlık yaşandığı için ulusal kongre görüşmelerine katılmıştır. Ne zaman ki Türkiye ile PKK arasındaki bu çatışmasızlık son buldu; KDP de ulusal kongre çalışmalarını durdurdu. Çünkü Türkiye’nin savaştığı güçle KDP’nin ilişki sürdürmesi KDP-Türkiye ilişkilerinin tarihine ve mantığına terstir. Ulusal kongre çalışmalarının kim tarafından sonlandırıldığını YNK başta olmak üzere bu toplantılara katılan parti ve örgütlerin çoğu bilinmektedir.
KDP özel savaşı ve yalancılığı bıraksın. AKP ile ilişkileri sonucu çok kötü huylar edinmiş. Aynı AKP gibi yalancı hale gelmişler. Ancak yalancının mumu yatsı namazına kadar yanarmış. KDP’nin ki yatsıya kadar da yanmıyor. Yandığı anda sönüyor.
Ali EREK
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi