Aralık ayında yaşanan 1978 Maraş Katliamı, 19 Aralık 2000 cezaevi katliamı ve 23 Aralık 2022 tarihinde gerçekleştirilen Paris katliamında şehit düşenleri anan KCK, “Kürt Özgürlük Hareketi olarak bu katliamlarda yaşamını yitirenler şahsında bütün devrim ve demokrasi şehitlerini saygı ve minnetle anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyor, şehitlere verdiğimiz sözü bir kez daha yineliyoruz” açıklamasında bulundu.
KCK açıklamasında şunlar ifade edildi: “19-24 Aralık 1978 Maraş Katliamı, 19 Aralık 2000’de zindandaki tutsaklara yönelik gerçekleştirilen katliam ve 23 Aralık 2022 tarihinde Paris’te gerçekleştirilen katliamın yıl dönümlerine girmiş bulunuyoruz. Kürt Özgürlük Hareketi olarak bu katliamlarda yaşamını yitirenler şahsında bütün devrim ve demokrasi şehitlerini saygı ve minnetle anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyor, şehitlere verdiğimiz sözü bir kez daha yineliyoruz. Bu katliamları ve katliamı gerçekleştiren soykırımcı sömürgeci Türk devletini bir kez daha şiddetle kınıyoruz. Türk devletinin tarihi katliam ve soykırım tarihidir. Başta Kürt halkına yönelik olmak üzere halklara, Alevilere, inanç kesimlerine, sosyalistlere, demokrasi güçlerine yönelik sistematik bir şekilde gerçekleştirilen katliamlar Türk devletinin bu gerçeğini açıkça ortaya koymaktadır.
MARAŞ KATLİAMI GÜNÜMÜZDE DE SÜRDÜRÜLMEKTEDİR
Türk devletinin katliamcı ve soykırımcı gerçeğini en açık şekilde ortaya koyan olaylardan biri 19-24 Aralık 1978’de gerçekleştirilen Maraş Katliamıdır. Maraş Katliamı Şark Islahat Planının ve Kürt soykırımı politikasının bir parçası olarak gerçekleştirilmiştir. Maraş Katliamıyla Fırat’ın batısı olarak bilinen Kurdistan’ın batısındaki bölge Kürt-Alevi halkından temizlenerek Kürt soykırımının Kurdistan’ın içlerine uzanması amaçlanmıştır. Dolayısıyla Maraş Katliamı, Türk devletinin Kürt halkına yönelik katliamlar sersinin bir aşamasıdır. Dolayısıyla da katliam ve göçertmeyle Kürt-Alevi halkını Kurdistan’ın batısından çıkarmayı amaçlayan bu katliam sonlanmamış, günümüzde de sürdürülmektedir. Öte yandan Maraş Katliamı aynı zamanda Kürt Özgürlük Hareketinin Kurdistan’ın batısından Türkiye toplumuyla ve devrimci hareketiyle buluşmasının önlenmesi için gerçekleştirilmiştir.
PARİS KATLİAMI NATO VE GLADYO DESTEĞİYLE GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Türk devletinin Kürtlere yönelik yaptığı katliamlardan biri de 23 Aralık 2022 tarihinde Paris’te gerçekleşmiştir. Bu katliam halkımız tarafından İkinci Paris Katliamı olarak tanımlanmıştır. Büyük devrimci ve yürütme konseyi üyemiz Evin Goyi, sanatçı Mir Perwer, yurtsever Abdürrahman Kızıl arkadaşlar katledilerek şehit edilmişlerdir. Tıpkı Birinci Paris Katliamında olduğu gibi bu katliam da Türk devletinin tek başına yaptığı bir katliam olmamıştır. Türk devleti yüz yılı aşkındır Kürt soykırımını ve bu amaçla gerçekleştirdiği tüm katliamları NATO’dan aldığı destekle yapmıştır. Avrupa’da gerçekleşen saldırılar da NATO ve Gladio desteğiyle olmuştur. Bu gerçeklik çok açıktır, halkımızca ve herkesçe bilinmektedir. Fransa devleti Paris’te gerçekleşen bu katliamları aydınlatmamakla töhmet altında bulunmayı sürdürmektedir. Fransa devleti gerçeği daha gizlemekten vazgeçmeli ve gerçeği ortaya çıkararak bu katliamları aydınlatmalıdır. Başta Fransa olmak üzere Avrupa devletleri Paris katliamlarını aydınlatmadığı sürece töhmet altından çıkamazlar. Halkımız katliamlarla mücadelede ve bu katliamları ortaya çıkarmada kesinlikle kararlıdır. Bunun herkes tarafından bilinmesi gerekiyor.
19 ARALIK KATLİAMI TÜRK DEVLETİNİN ZALİM GERÇEĞİNİ ORTAYA KOYDU
19 Aralık 2000 tarihinde zindanlardaki tutsaklara yönelik vahşice ve alçakça yapılan saldırılarda onlarca tutsak katledilip şehit edilmiştir. 19 Aralık 2000’de tutsaklara yönelik yapılan saldırı ve katliamlar Türk devletinin zalim, vahşi, insanlıktan zerre kadar nasiplenmemiş gerçeğini bir kez daha ortaya koymuştur. Günümüzde AKP-MHP iktidarı bu katliamcı gerçeği temsil etmekte ve sürdürmektedir. Başta İmralı’da Önder Apo üzerinde kurulan mutlak tecrit olmak üzere zindanlar baskı tecrit ve işkence altındadır. Tutsaklar ise buna karşı direniş ve eylem halindedirler. Tutsakların dönüşümlü açlık grevi biçimde başlattıkları eylemlerin dışarıdakiler tarafından iyi anlaşılması gerekmektedir. Tutsakların eylemi Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması ve Kürt sorununa demokratik siyasi çözümün geliştirilmesi amacıyla başlatılan uluslararası kampanyaya verilen bir destektir. Bu açıdan tutsakların eylemine verilecek en doğru cevap kampanyaya daha güçlü katılmaktır. Ancak bu şekilde tutsaklarla dayanışma içerisinde olabiliriz. Herkesin bu durumu doğru görmesi ve tutumunu kampanyaya daha güçlü katılarak ortaya koyması gerekmektedir. Biz doğru tutumun alınması açısından bu çağrıyı yapmayı gerekli görüyoruz.