İşgalci Türk devletinin meşhur asker ölümleri hepiniz tarafından biliniyor. Kayadan düşen mi dersin, yediği yemekten zehirlenen mi ya da eğitim zayiatı olandan mı hangisinden istersen bu işgal ordusu içinde mevcuttur. Öyle ki çoğu zaman bu kadarına da pes doğrusu dedirtecek kuyruklu yalanlarına şaşırmaz olduk. Konuya hızlı giriş yaptım çünkü uzun uzun bu ordunun ne kadar yüz karası olduğunu anlatmaya gerek yok zaten sizlerin bildiği şeyler.
İşgalci ordu uzun zamandır başlatmış olduğu işgal saldırında birçok kayıp verdi. Bu kayıplarını çoğu kez gizledi. Öyle ki askerlerinin cenazesini yakmaktan tutalım uçurumdan yuvarlamaya kadar birçok insanlık dışı davranışları gerillalarının kameralarına yansıdı. Vatan, millet, Sakarya naraları ile savaşa götürdüğü askerleri ve çetelerinin dayanacak gücü kalmayınca, mevzilerini bırakıp kaçtıklarına da şahitlik ettik; olur da seslerini çıkarmaya kalkarlarsa bir kazaya kurban gittiklerine de. Tek derdi, emperyalistlere daha çok para ve güç kazandırmak olan bu orduda insan canının bir öneminin olmaması ise bizleri şaşırtmıyor. Bir kaza, iki kaza derken bu askerlerin ailelerinin sesi biraz çıkmaya başladı bu seferde kan parası ve askerleri savaşa göndermeden imzaladıkları sözleşmeler ile önünü almaya çalıştılar. Sonrası mı; nişanlı, evli, çocuğu yeni olmuş gibi gibi sözlerle iyi ki şehit düştüler, aman ne şerefli yol diyerek bir iki haber ve alkıştan sonra, şahlar zengin olmaya piyonlar ise ölmeye devam etti. Beyinleri faşizm ve talan ile yıkanan bu şahıslar gözü kara gittikleri savaştan dönemediler. Savaş meydanın da kimin ne olduğu ortaya çıktığında ise artık çok geçti.
Bunları anlatıyorum çünkü işgal ordusundan bir asker arkasında bir video bırakarak ‘kaza’ sonucu öldü. Bu sefer video da açıkça her şeyi anlatıyor aslında; “Eğer ölürsem ölümümden komutanım sorumludur” diyor. Üzerinden çok geçmeden “kaza işte ne yaparsın” deyip öldüğü haberini veriyorlar. Bu kadarını görmeyen de artık köleliğin üst aşamasını yaşıyor dedirtecek cinsten bir olay. İnsan aklıyla dalga geçiliyor adeta. Bu askerin ailesi ve yakınları hiç mi sorgulamıyor acaba? Ya da ‘yıllardır ölen biz zengin olan, refah içinde yaşayan onlar’ demiyorlar mı? İnsan canı bu ordu için zaten ucuz ama ya toplum, Türkiye toplumu bunu da görmüyor ya da görmek istemiyor? Bu soruların cevabını onlar versin. Ben size daha talan ve işgal üzerinden yaşayan, hakkı olmayan şekilde, hakkı olmayan topraklara ayak basan askerlerin daha çok kazaya kurban gideceklerini belirtmek istiyorum.
Karşısında savaştığınız insanlar, inanarak, halklarından aldıkları güçle yüzyıllardır yok sayılmış kimlikleri için mücadele ediyorlar. Haklı bir davaları ve inandıkları bir ideolojileri var. Hak yemek için değil hakları olanı almak için canlarını ortaya koyuyorlar. Bu inanç ve umut karşısında bir şansınız yok. Sizlere söylenen yüce bayrak, yüce millet marşları halkların yoklukları üzerine yazılmış. Yani öyle anlatıldığı gibi kimsenin kahraman olduğu falan yok. Alınan rütbeler, söylenen övgüler hepsi daha fazla savaştırmak için.
Türkün sözde şanlı ordusu ve kaza kurbanı askerleri bunları düşüne dursun, biz ise bir kez daha faşizmin insanlık dışılığına şahitlik ederken; mücadelemize olan bağlılığımız daha çok artıyor. Ve bir kez daha mücadelemizin haklılığından emin oluyoruz. Yeniçeri devşirme orduları gibi yarattığı ordularla gerillaya karşı savaşmaya kalkan bu ordu daha çok askerini kayadan düşürür, ya da eğitim zayiatı diye kayıtlara geçer. Kendi ordusu içinde bile başarısızlığına karşı oluşan huzursuzluk ayyuka çıkarken, kullandığı kimyasal gazlara ve NATO desteğini arkasına almasına rağmen yaşadığı hezeyan bir kez daha gözler önünde. Ne diyelim aklı olan, kulağı duyan, gözleri gören anlar. Görmeyen, duymayan ise çoktan zincire vurulmuş iradesizliği ile yaşamaya devam eder tabii buna yaşamak denirse…
Jindar Ezgi DERSİM