20 Haziran 2019 Perşembe Saat 08:26
0
21
:” ”
:””
” “,
:” ”
Orta Doğu’daki gündemlerin en başında gelen konularından biri olan İdlib’de
durumlar somutlaşmaya başlıyor. Basında işlenen konuların ne anlama geldiği, ne
sonuçlar doğurabileceği merak uyandırıyor. Bilindiği gibi bir süredir bölgede
hedeflenenin aksine huzurun hakim olmadığı, son bir kaç yılın en somut
adımlarının atılması ile gün yüzüne çıktı. Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin
İdlib’de oluşturduğu 9 ve 10’uncu gözlem noktalarına Rejim tarafından
bombardımanlar yapılmış, bu bombardımanlarda yerel kaynakların aktardığına göre
Türk Ordusu kayıplar vermişti. Bu Türk medyasında sadece yaralı askerler var
gibi gösterilsede, ortaya çıkan gözlem noktalarının neredeyse tamamen yok olduğunu
belgeyen, görüntüler durumun yerel kaynakların aktardığı şeklinde olduğunu
ispat eder niteliktedir.
Yerel basınada yansıyan Türk Devletinin İdlib’deki üslerinin rejim
tarafından bombalanması olayını, yetkililer tarafından yapılan birbirini
tutmayan açıklamalar izledi. Bu yapılan bombardıman bölgedeki Rusya-Rejim ve
Türkiye ilişkilerinin ne düzeye geldiğini göstermektedir. Astana sürecinde İdlib
üzerine Rus-Türk ve Rejim arasında bir takım anlaşmalar yapılmıştı. Bu
anlaşmaların temeli Rejim ve Rusya’nın bölgedeki çıkarlarının savunması ve güvenliği
üzerineydi. Bu anlaşmaların gerekleri Türkiye tarafından çoğunlukla yerine
getirilmedi ve Türkiye orada bulunma durumunu çeteleri daha çok silahlandırma
olarak değerlendirdi. Çetelere yüklü mühimmat desteğinde bulundu. Bugünkü
operasyonlarda çetelerin Rejim ve Rusya’ya karşı kullandığı silahlar Türk
devleti tarafından çetelere verilen silahlardır. Açıkçası bugünün İdlib’inde
yapılan anlaşmalar yerine getirlmemiş, bölgedeki rejim karşıtı gruplar hem
Rusya hem Rejim için tehlike arz ediyor. Bu son gelişmeler, bölgedeki sıcak
savaşın devam edebileceği ve bu atılan adımlar ile sona doğru yaklaşıldığı
hissi uyandırmaktadır.
Bölgedeki Rus-Rejim operasyonlarının başarıya ulaşması durumunda Suriye
toprakları tamamen olmasada büyük bir ölçüde temizlenmiş olacak. Bu operasyon
Türkiye’nin bölgeden tamamen çıkarılması anlamını taşıyor. Bölgede denetim gücü
olarak bulunan ve çetelerin Rejim’e herhangi bir saldırı girişimini veya
çıkarlarını tehlikeye sokacak bir hareketliliğinin önüne bir engel amaçlı
gözlem noktaları oluşturan Türkiye, çetelerin oradan çıkarılması durumunda
bölgede kalabileceği bir mazeret bulamayacak. Bu durum göz önüne alındığında
Türkiye’nin olası bir operasyonu engelleme girişimleride olacaktır. Bu,
sıklıkla anılanın aksine Rusya ile yapılacak görüşmeler sonucu olmayabilir.
Türkiye-Rusya ilişkilerinde ciddi çatlaklar oluşmuş durumda. Bu durumun
gelişmesine sebep elbette ki ilişkilerin iyiye gitmesine ve 1,5 yıl içerisinde
tekrar kötüleşmesindeki İdlib faktörüdür. Rusya bu faktör üzerinden, Türk
devletinin hassasiyetlerini iyi analiz etmiş ve kendi hizmetine almayı
başarmış, Türkiye ile ABD’yi karşı karşıya getirmiştir. Esas başlıca hedefine
ulaşmış durumda. Peki bundan sonra neler olacak? Bunun için İdlibi tanıyalım.
Suriye’nin kuzeybatısında bulunan İdlib vilayeti, kuzeydoğudan Halep,
güneyden Hama, batıdan da Lazkiye vilayetleriyle sınır. İdlib’in kuzeyi ise
Suriye-Türkiye sınırı. İç savaşın başına kadar İdlib’de yaklaşık 1.5 milyon
insan yaşıyordu. Vilayetin idari merkezi olan ve aynı ismi taşıyan şehrin
nüfusu ise yaklaşık 165 bin idi. Bütün Suriye’de olduğu gibi İdlib vilayetinde
de etnik anlamda çok renkli bir nüfus bulunuyordu. Sünni Araplardan başka
Suriye Türkmenleri, Hıristiyan Araplar ve Kürtler de nüfusun önemli
parçalarıydılar. Türkiye sınırına yakınlığı ve Türkmen nüfusunun varlığı,
Ankara’nın İdlib’e yönelik ilgisini de tayin etti. Türkiye’de, PKK ile yakın
ilişki içinde bulunan Suriye Kürtlerinin güçlenmesinden panik derecesinde
korkuluyor.
Bu nedenle Türkiye hükümeti, Suriye’deki askeri operasyonunu, öncelikle,
Kuzey Kürdistan’daki karşıt eğilimlerin yayılmasıyla mücadelenin bir parçası
olarak görüyor.
Türkiye İdlib vilayetinde öncelikle Türkmen nüfusunu destekliyor ancak
bunların sayısının az olmasını dikkate alarak Arap-Sünni nüfusa dayanmayı da
hedefliyor. Bunu sağlayabilmek uğruna da bölgede çatı rolü gören ÖSO güçlerini
destekliyor. Türkiye orada kalabildiği müddetçe bölge üzerinde etkili
olabilecek. Türkiye’nin bölgede desteklediği güç (ÖSO) bünyesinde bir çok rejim
karşıtı gruplarıda barındırıyor. Bu gruplara muhimmat ve finans desteğini Türk
Devleti sağlıyor. Elbetteki sadece askeri destekle çetelerin ayakta
kalabildiğine inanmak akıl kârı değildir. Türk Devleti bu gruplara Rejime
yönelik büyük bir istihbarat desteğide sağlıyor. Bu güçlerin Rejim ve Rusya’nın
kapsamlı saldırıları karşısında haala ayakta durabilmelerinden anlaşılıyor. Bölgede
karmaşa hakim. Bölgenin bir diğer özelliğide elbetteki Akdeniz’e sahilidir.
Rusya’nın Akdeniz üzerine uzun süreli planlamaları, İdlib üzerine yapacağı bir
hata sonucu kıyıdan denize dökülebilir. Zira AB ve ABD’nin de bölge ile
ilgilendiğini kısa bir not olarak düşelim. Türkiye orada kalabildiği müddetçe
bölge üzerinde etkili olabilecek. Fakat bölgede kalabilmesine yol açacak bir
kabiliyete sahip değil. Zira bu 1,5 yıllık süreçte bölgeyi hiçbir şekilde
dillendirdiği gibi huzura kavuşturmayı beceremedi. Aksine bölgedeki Türkiye
destekli çeteler hem bölgedeki halklar hemde Rusya ve Rejim için büyük tehlike
pozisyonundan çıkmadı. Bu durum bölgedeki karmaşanın farklı bir noktaya
evrilmesine yol açabilir. En yakın ihtimal de Türkiye’nin bölgeden çıkartılması
yani çetelerin Türkiye eliyle Rusya’nın hedefi haline getirilmesidir. Bu durum
Türkiye için çok daha büyük krizlere neden olacaktır.
Türk Devlet yetkililerinin açıkladığı rakamlara göre şuan Türkiye’de 3.5
milyon Suriye vatandaşı bulunuyor. Türkiye’nin o bölgeden çıkarılması ise şu
anlama geliyor Türkiye kendisine tehlike olarak gördüğü ve sınırlarında
bulunan YPG-YPJ-PYD’ye herhangi bir doğrudan etkide bulunamayacak, hem
desteklediği çetelerden vazgeçmesi durumunda bu çetelerin büyük tepkisine
maaruz kalacak, hem de ülkede bulunan 3,5 milyon insanın Suriye topraklarına
kendisinin eliyle dönmesinin imkanı kalmayacak. Bu yollada büyük prestij kayıbına
uğrayacak olan Türkiye tam anlamıyla sıkışmış durumda. Çalabilecek bir kapısı
yok. Çünkü Türkiye, ABD ve AB kapısını Rusya’nın ustaca dokunuşları sonucu
kendi yüzüne kapattı. Tabi bu durum Türkiye’nin AB ve ABD’den tamamen koptuğu
anlamını taşımıyor ki bu mümkün değildir. Türkiye hiçbir şekilde ne AB ne de
ABD’den tamamen kopabilecek bir iç siyasi-politik-ekonomik güce sahip değildir.
Rusya’nın ise Türkiye’yi tamamen kendi çizgisine çekmesinin Türkiye’nin
karnesine bakarak mümkün olmadığını görmekteyiz. Türkiye’nin bütün notlarına
ABD’nin doğrudan etkisi bulunuyor.
Türkiye bir şekilde İdlib çıkmazına AB’yi de dahil etmek istiyor. NATO’ya
bu yönlü bir çağrı yaptı. NATO’nun bu çıkmaza dahil olması mümkün bir
ihtimaldir. NATO bölgedeki çıkmaza hangi esaslar üzerinden dahil olabilir?
Türkiye’nin mülteci krizi NATO’yu doğrudan etkileyebilecek niteliktedir.
Bilindiği üzere Türkiye NATO üzerinde sürekli olarak sınırları açma tehdidi ile
etkili olmak istiyor. Türkiye bu tehditte kısmen başarılı. Mülteciler AB
ülkeleri için başlı başlına bir sorun halindedir. Bir diğer ihtimal ise,
Türkiye’nin Rusya ile olan ilişkilerini kesme üzerinden gelişebillir.
Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerinin kesilmesi durumunda hem başından beri
şantaj amaçlı ön planda tutulan S-400 anlaşmasının sonu olacağını hem de İdlib
konusu Türkiye için tamamen bir kâbusa dönüşeceğinide bilmekte fayda var. Türkiye
bu krizden kurtulmak için Rusya’ya yönelirse ve çıkarlarına hizmeti esas
alırsa, yazımızda pek de değinmediğimiz YPG-YPJ-PYD konusu kendisi için bir
tehlike olmaya devam edecek, ABD’ye yönelirse İdlib, Bab, Cerablus ve Afrin’de
kalması imkansız bir durum olacak. Türkiye bu oyunun kaybedeni olmak
istemiyorsa eğer, izlediği yolda köklü değişimlere gitmek zorunda. Aksi halde
bu bataklık Türkiye’yi tamamen yutabilecek derinliktedir.
Fırat ALİ
0
21
TR
KO
:” ”
:””
” “,
0
21
TR
KO
:” ”
:””
” “,
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html