Kürdistan ve Türkiye toplumlarının tarihinde devrimsel hamlelerin yapıldığı, direnişlerin yaşandığı Haziranlı günler içerisinde bulunuyoruz. Haziran ayına girmeden öncesinde Türkiye ve Kürdistan toplumlarının sosyalist, devrimci, demokratik güçleri tarihe geçmiş olan devrimci hamle ve direnişlerin ruhunu ve şehitlerinin anısını yaşatacaklarını ilan etmişlerdi.
Mayıs ve Haziran art arda gelen aylar olarak birbirlerinin devamı olan sıralama içerisinde yer aldıkları gibi siyasal, toplumsal mücadeleler için de birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar. Mayıs ayını Haziran’a bağlayan son gününde Nurhaklar da Sinan Cemgil, Kadir Manga, Alpaslan Özdoğan, Haziran’ın ilk gününde İstanbul-Maltepe’de şahadete ulaşan Hüseyin Cevahir kanlarıyla bu hakikatin altına imzalarını atmışlardı.
Şahadetleri devraldığı Mayıs’ı, verdiği şehitlerle karşılayan Haziran; şehitlerini anılarına sahip çıkarak, yaşatmakla kalmayarak, direniş ve hamlelerle karşılık vermekten de geri kalmamıştı. Sinan Cemgil, Kadir Manga, Alpaslan Özdoğan ve Hüseyin Cevahir’in şahadetinin bir yıl öncesinde İstanbul’da başlayan Bursa, Ankara, İzmir, Adana vb. illere yayılan büyük işçi gösterilerinin 1970 yılının 15-16 Haziran tarihlerinde yaşanmış olması da verilen bu karşılığı daha güçlü bir hale getirmişti.
Kürdistan ve Türkiye toplumları, devrimci, sosyalist güçleri de Haziran’ın devraldıkları ve kattıklarına sahip çıkarak yollarına devam etmesini bilmişlerdir. Zilan (Zeynep Kınacı) Yoldaş büyük tarihini eylemini 1996 yılının 30 Haziran günü gerçekleştirmiştir. Kürdistan Özgürlük Gerillası, uluslararası komplodan sonra 2004 yılının 1 Haziran’ında yeni bir hamle sürecine girmiş, yine 2010 yılının 1 Haziran’da ikinci bir atılım süreci başlatmıştır. Neredeyse tüm illere yayılan 11 şahadetin ve yüzlerce yaralanmanın yaşandığı 2013 yılının Mayıs’ının son günlerinde İstanbul-Taksim Gezi Park’ında başlayan Haziran ayını içerisine alarak genişleyen direniş, Haziran Direnişi olarak Kürdistan ve Türkiye toplumlarının tarihine geçmiştir.
Kürdistan ve Türkiye toplumları, tarihinde böylesine derin izler bırakan, yaşanmışlıklarla anlam yüklü olan günler içerisinde bulunmaktadır. Aynı zamanda bugünlere anlam verenleri yaşatarak karşılamanın görev ve sorumluluğunu taşımaktadır. Bugün içerisinden geçmekte olduğumuz Haziranlı günlerde, giderek ağırlaşan bu görev ve sorumlulukların yerine getirilmesi daha da bir önem kazanmaktadır. Soykırımcı TC Devleti’nin, Kürdistan ve Türkiye toplumlarına karşı her yönüyle yürüttüğü topyekun özel kirli savaş karşısında seferlik ruhuyla topyekun bir direnişe duyulan ihtiyaç da her zamankinden daha fazla bunu gerekli kılmaktadır.
Haziran ayını anlamlaştıran şahadet, direniş ve devrimci gerilla hamleleri en zor koşullarda; soykırımcı, sömürgeci, faşist TC Devleti’nin saldırılarını her cephede tırmandırdığı süreçlerde yaşanmıştı. Bu yönleriyle de soykırımcı TC Devleti’ne karşı yükseltilen bu direnişler, ona verilen en anlamlı yanıtlar haline gelmişti. Verilen bu yanıtlar sayesindedir ki, Kürdistan ve Türkiye toplumları onların devrimci, sosyalist güçleri, bugün özgürlük ve demokrasi mücadelesini daha da ileri mevzilere taşıma kararlılığının sahibi haline gelmişlerdir.
İçerisinde olunan Haziranlı günlerde yapılması gerekenler de, sahibi haline gelinen bu kararlığın gereklerini yerine getirmektir. Haziranı anlamlaştıran şahadet, direniş ve gerilla hamleleri de bunun nasıl başarılacağının yolunu göstermektedir.
Sinan Cemgil, Kadir Manga, Alpaslan Özdoğan, Hüseyin Cevahir, Zeynep Kınacı şahadetleriyle devrimci kararlılığı, eylemi ve direnişi öğretmişlerdi. 15-16 Haziran’da meydan ve sokaklara çıkan işçiler, direnişin büyüklüğünü ve sonuç alıcılığını göstermişti. Gezi’de farklı düşünce ve eğilimleriyle, renleriyle sosyalistler, devrimciler, demokratlar, kadını-erkeği, çocuğu-genci-yaşlısı, farklı dil, kültür, kimlik ve inanç sahipleri hep birlikte nasıl ortak değerlerde bir araya gelinerek, savunulabileceğini kanıtlamakla kalmamışlar, kurtuluşun, özgürlüğün yolunu da göstermişlerdi. Kendilerini savundukları gibi, direniş boyunca kapitalist modernite karşısında kendi alternatifleri olan kolektiflerini, komün düzenini bir yaşam biçimi haline getirmişlerdi.
Bir şair “Haziran’da ölmek zor” demişti. Bir halk ozanı da “15-16 Haziran’ı olan bir ülke de faşizm fazla yaşayamaz” demişti. Bir başka ozanda “Mayıs’ın kanlı günü Haziran’a dönüyor, dağda isyan ateşi alev alev yanıyor” diyerek bugünleri öngörmüş, sözleriyle şehitlerin anısının nasıl yaşatılacağı ve bu yaşanmışlıkların sürekli kılınabileceğinin yolunu göstermek istemişti.
Mayıs ayının şehitlerle, Haziran’ın da devrimci direniş ve hamlelerle anlamlaşmış olmaları böyle bir gerçekliğe ulaşmayı anlatmaktadır. İçerisinde olduğumuz, yaşamakta olduğumuz Haziranlı günlerde bu günleri anlamlaştıranların amaçlarını daha ileriye taşımayı, verilen sözlerin, yapılan açıklamaların gereklerinin yerine getirilmesini, bugünlerin gerçek anlamıyla Haziranlı günler olarak karşılanmasını, yaşanmasını gerektiriyor.
Cemal Şerik
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi