2024 Newrozu Kürtlerin yaşadığı her yerde büyük katılımlarla kutlandı. Ancak bu, sadece bir normal bir kutlama ve bayram havasının çok ötesine geçti, büyük bir devrim niteliğinde gerçekleşti. Zalimlerin zulmüne karşı Kawaların daha çok direneceğini ve başarıyı getireceğini göstermiş oldu. Başta faşist şef Erdoğan ve Bahçeli zalimleri olmak üzere, bütün günümüzün modern Dehakları adeta şok geçirdiler halkın Newroz’a sağladıkları görkemli katılım ve haykırdıkları özgürlük karşısında. İnsanlığın yaşam ve özgürlük aşkı, bu Newrozla daha çok nitelik kazandı. Sadece İstanbul’daki bir milyon insanın katılımı, insanlık düşmanlarını ürküttü diyebiliriz. Amed’deki kutlama da İstanbul’daki büyük kutlamanın devamı oldu ve Newroz’un kendi ana topraklarında kutlanmasının önemini iki misli arttırdı. Avrupa’da ve Kurdistan’ın, Kürtlerin yaşadığı her yerde büyük katılımlarla kutlamalar oldu ve Kürt düşmanlara, ayaklarınızı denk alın mesajı verilmiş oldu. Gerillanın büyük direnişlerinin düşmana darbe vurması, halkın alanlara çıkmasıyla zafer kazanıldığını göstermiş oldu. Yani gerillanın direnişleri halkın sokaklara çıkmasıyla zirveye çıktı.
Gerillanın mücadelesiyle halkın Newroz katılımı birbirini tamamladı ve düşmana gereken dersi ve cevabı verdi. Gerilla askeri anlamda kazandı ve halka da sokaklarda ve hayatın içinde kazandırdı. Zaten gerilla savaşı halk savaşıdır ve halk savaşı sokaklarda ve hayatın her yerinde kendisini gösterir. Eğer halk sokaklara milyonlarla çıkıyor ve özgürlüğü haykırıyorsa gerilla bu savaşta zafer kazanmış demektir. Çünkü gerillanın mücadelesi halkın özgürlüğü ve demokrasi içindir. Bu Newroz, Önder Apo’nun özgürlüğünü de haykırdı ve Önderliksiz yaşam olmaz dedi. Çünkü özgür bir halk özgür Önderlikle olur. Düşmanın Önderliğe yaklaşımı Kürt halkına yaklaşımı olarak değerlendirilir. Önderliğe yönelik tecrit ve işkence sistemi, Kürt halkına inkâr, imha ve soykırım demektir. Birine düşmanlık diğerine düşmanlığı bir sonucudur. Bu açıdan birinin özgürlüğü diğerinin de özgürlüğü demektir. Önderlik ile Kürt halkı arasına kopmaz diyalektik bir bağ vardır. Tabiki Önderlik ile Kürt halkı arasında en çokta sevgi ve duygu bağı vardır. Sevgi ve duygu bağını da özgür yaşam bağı oluşturuyor. Bu bağlılık, özünü ideolojik bağda alır. Yani Önderlik ile halk arasındaki yaşam bağı çok önemlidir. Önderlikler halkların yaşadığı koşullarda ortaya çıkarlar ve halkları siyasi ve kültürel olarak yeniden şekillendirirler. Halkların, her bakımdan yeniden doğuşlarına ve yenilenmelerine devrim diyoruz. Newroz eskiyi aşmak yeniye adım atmak demektir. Yeniden doğuş olarak görülür. Newroz direnişiyle hedeflenen halkın özgürlüğüdür, baskıdan ve zulümden kurtulmaktır. İktidardan ve egemenlikten uzaklaşmaktır. Toplumu özgürlüğe götüren bütün direnişleri Newroz olarak yorumlayabiliriz. Esasen devletli-sınıflı sisteme karşı gerçekleşen bütün direnişler insanlığın Newroz direnişleridir. Newroz direnişini doğru bilince çıkarmak ve yaşam içinde hakkını vermek gerekiyor. Newroz basit, sıradan ve geçici bir başarı değildir. Neden ve neye karşı mücadele edildiğini bilmek gerekir.
Halkların kurtuluşunu ve devrimi devletli ve egemenlikli sistemlerde aramak özgürlüğe ve devrime götürmedi, devletin kokuşmuş bürokratik yapısı içinde çürümeye götürdü. Bu açıdan, mücadele devletçi-egemenlikçi zihniyete karşı yürütülmelidir. Yeniye ulaşmak eskinin içinde mümkün olmaz. Eskiye alternatif gerekiyor. Zulmün ve baskını merkezi devlet olduğu için, devlet ve egemenlik dışı özgürlük arayışı en doğru olandır. Newroz’u birazda böyle değerlendirmek gerekiyor. Yani köleci ve feodal devletten kurtulmuşken, cumhuriyet maskesi takmış, sermayenin bekçiliğini yapan, ulusun koruyucusuymuş gibi görünen bir aygıta sığınmak özgürlüğü değil, modern köleliği getirir.
İşte PKK’nin- Önderliğin paradigması, en gerçekçi olan, halkın öz yönetimini kuran doğal toplum düzenidir. Binlerce yıllık devletli-sınıflı sistemden önceki doğal toplum yaşamını tekrar modern olarak yaşamak mümkündür. İnsanlık kendi köklerine dönüyor. Önder Apo, bunu keşfetti, ancak devlet ve iktidar dışında halkın özgür olabileceği gerçeği. Bu açıdan devrim sorununu en geniş bir çerçevede ele almak gerekiyor. Devrim sorunu devlet ve iktidar olmak değildir. Halkın özgürlüğünü devlet iktidarında aramak halkın açık bir zindana koymak demektir. Devlet halkın iradesinin yok edildiği bir mezardır. Mezarda ölüler olur, diriler ise yaşamın içinde olurlar. İşte halk için yaşam ancak özgür olursa anlamlı ve değerli olur. Newrozları ve bütün toplumsal direnişleri bu çerçevede değerlendirmek değerlendirmek önemlidir. Yeniye yeni bir form içinde ulaşılır. Eskini içine girmekle yeniye ulaşılmaz. Eski olan devletçi zihniyet ve bürokrasidir. İşte aşılması gereken budur, eski olan budur. Şehirde parayla su alıp içen özgür değildir, dağda-doğanın kucağında bir doğal kaynakta para vermeden su içen özgürdür. İşte bunu fark edebilenler özgürlüğün yolunda yürüyebilirler.
Kapitalizm ve devlet toplumun düşmanıdır. Kürt halkının kurtuluşunu ulus devlette ve sermayenin egemenliğinde arayanlar, iyi düşünsünler ve özgürlüğün ne anlama geldiğini ve nasıl kazanılacağını iyi anlasınlar. İnsanlarda yeni yaşam ve özgürlük bilinci olacak. Yani politikleşmiş toplum ve insan olmakla, demokrasiyi içselleştirmekle ancak kendi kendisini yönetebilen bir toplum inşa edilir. Toplumsal değerleri koruma bilincine sahip olan özgür ve politik insan olunacak. Özgür insan toplumsallığın bütün değerlerini yaşayandır, toplum için yaşayandır. Toplumu köle olan birey özgür değildir, milyar dolarları olsa bile bu gerçek değişmez. Bütün yükler insanın belini büker kamburlaştırır. Paranın ve mülkün ihtiyaç fazlası da böyledir. Çok para ve mülke sahibi olmak insanı paranın ve mülkün kölesi yapar. Kapitalizmde yaşayan insan gerçeği aslında beynin yeterince kullanamayan insandır. Yani mülk ve paraya odaklı insan hayattan kopmuş, plazalara hapsolmuş, sürekli büyümenin planlarını yapan köle insandır. İhtiyaç duymadığı maddiyatı kazanmak için strese girmek, kafa yormak, bunu da insan emeği üzerinde yapmak başka nasıl izah edilir? İşte insanın en büyük sorunu, maddiyata esir olma ve iktidarın kurbanı olma sorunudur. Maddiyat ve iktidar insan özgürlüğü önündeki en büyük engeldir. Bundan kurtulmakla insan özgürlüğe yol alır.
Sadece maddiyata ve iktidara bağımlı canavarlaşmış bir insan türünün insanlığa bir faydası olmadığı son beş bin yıldır ortadır ve bu gerçeklik, modernlik olarak görülen üç yüz yıllık kapitalizmle daha çok anlaşılmıştır. İnsanın maddiyata olan ihtiyacı aslında kullanabileceği kadardır. Yani ne kadarını kullanabiliyorsan o kadarına ihtiyacın vardır. İnsanların hepsi, aynı anda bir çift ayakkabı ve çorap giyerler ve ihtiyaçları kadar yemek yerler su içerler. Ama sürekli birikim yapmak, daha çok olsun demek ve kazandıkça daha çok kazanmak doğal ve özgür insanın amacı değildir. Doğada birikim yapmak yaşama aykırıdır. İnsan hiç midesinde yemek biriktirmiyor ama daha çok param ve mülküm oldun diyor ve bunun önündeki bütün insani değerleri yok ediyor, yani param ve mülküm olsun derken kendisini kaybettiğinin farkında değil.
İnsanın en büyük sorunu iktidarın, paranın ve mülkün esaretini yaşamasıdır. Tarihsel Newroz bu koşullara bir isyan olarak doğdu. Egemenliğe, devlete ve mülkiyetçi anlayışa isyan Newroz’u doğurdu. Ancak devleti ve egemenliği ortadan kaldırmada yetersizlikler oldu ya da devlet ve egemenlik iyice bilince çıkarılmadı. Bazı devrim ve değişimlerin gelişememesinin nedeni, devleti ve iktidarı aşamadığı, halkın politikleşmesine gereken önemi vermediği ve halkın öz yönetimini kurmadığı içindir. PKK ve Önderlik bunu aşmanın yollarını geliştirdi ve dünya insanlığına ulaştırdı. İktidar ve devlet dışı doğal toplumsal yaşamın gelişmesiyle ancak halklar nihai zafere ulaşabilirler, özgür olabilirler. Ahlaki politik toplumun oluşması bunu için olmazsa olmazdır. Kendi kendisini yönetebilen ve maddiyatı toplumun hizmetine ve yaşamına veren toplum ve insan özgür insandır-toplumdur. Newroz insanı doğal toplum insanı olmayı başarabilmektir. Yani yeni yaşamın insanı sosyalleşmiş insandır. Newroz, başta Kürtlere olmak üzere bütün halklara kutlu olsun ve özgürlük olarak inşa edilsin. Newroz’u en iyi bir şekilde anlamlandırmak yeni bir yaşam kurmakla ve devletli sınıflı sistemi sonsuzluğa dek yok etmekle olur.
Kemal SÖBE