09 Temmuz 2011 Cumartesi Saat 07:18
Güney Kürdistan’da ki siyasi irade den Kürt kamuoyunun pekte alışık olmadığı söylem değişikliği söz konusu oldu. Bahsetmiş olduğum şey KDP’nin genel sekreter yardımcısı Sayın Neçirvan Barzani’nin Hasan Cemal ile yapmış olduğu röportajda vermiş olduğu mesajlardır. Verilen bu mesajlar Kürt kamuoyunun uzun süre beklediği fakat bir türlü gerçekleşmeyen açıklamalardı. Tabi ki bu süreci Federal Kürdistan Başkanı Sayın Mesut Barzani’nin ulusal konferans için 25 Mayıs günü Selahadin’de görüşmüş olduğu DTK heyetine Ekim’de ulusal konferans yapılabilir kararıyla vermiş oldu. Daha sonra da Neçirvan Barzani’nin açıklaması geldi. Cuma günü de Neçirvan Barzani’n danışmanı ve sözcülük görevi yapan Sami Ergoşi Zağros TV(oda Neçirvan Barzani’n televizyonu) televizyonun canlı yayın tekniğiyle Roj TV’ nin Roj aktüel Kürtçe programına katılarak önemli mesajları verdi. Ergoşi, “gelinen süreç itibariyle Kürt siyaseti kendi başına karar verecek güce ulaşmıştır. Dört parça Kürdistan siyaseti birbirine daha da yakınlaşmıştır. Kürt sorunu çözüm noktasına gelmiştir. Bu artık kaçınılmaz bir noktadadır. Bugün olmazsa yarın bu sorun çözülecektir. Yine PKK Kürt sorunun çözümü için kendisinden beklenen tüm adımları atmış top Ankara’dadır. sözünü tekrarlayarak Ankara’nın Kürt sorununu çözme dışında başka bir şansının olmadığını vurgulamıştır. Bu olumlu mesajlarla birlikte bu çizgide yürünürse Güney Kürdistan iktidar gücünün de ulusal politikaya kendi rengini vereceği şeklinde yorumlamak çokta abartılı olmayacaktır.Yine son günlerde İran ve Türkiye’nin Güney Kürdistan sınırlarına yapmış olduğu bombardımanın ilk defa Kürdistan bölge başkanı Sayın Mesut Barzani tarafından resmi tutum belirlemesi ve hemen arkasında Peşmerge bakanı, Peşmerge bakan yardımcısı, iç işleri ve birçok resmi makam tarafında İran’ın top atışlarına tepki göstermesi oldukça olumlu bir hava yaratmıştır. Bu tutum Sami Ergoşi’nin de ifade ettiği gibi Kürt siyasetinin yavaş yavaş kendi ayakları üzerinde durmaya başladığının bir işareti olarak yorumlanabilir.
Kimileri son dönemde Kürdistan bölgesi ile İran ve Türkiye arasında bölgede ki sorunlardan kaynaklı bir takım sorunlar yaşandığını bu sorunların giderilmesi için Güney Kürdistan hükümetinin manevra yaparak bu güçlere üzerime fazla gelmeyin gelirseniz kayacağım politik çizgi budur şeklinde şantaj siyaseti yürütüyor diyebilirler. Belki de doğruluk payı da olabilir onu bilemeyiz. Fakat şantaj siyaseti de olsa bu yüzyıllardır Kürdistan’ı kendi egemenlik alanı olarak belirleyen bu güçlere karşı tutum sahibi olması tüm Kürt kamuoyu tarafında desteklenmesi ve bu politikaya güç verilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu çizgi güç kazanırsa Kürdistan’ın dört parçasında ulasal birlik ruhu güçlenir ve dört parçada ki sömürge psikolojisi, ruhu ve politikaları iflas eder.
Sebep ne olursa olsun Kürdistan’ın herhangi bir parçasında ulusal politikaya ya da Kürdistan’ın bir parçasından diğer parçaya destek amaçlı bir çıkış varsa Kürdistan’ın diğer parçaları hiç düşünmeden bu politikaya destek vermeliler ve bu politikaların güç kazanması için zemin sunmak gerekiyor. Aynı şekilde aksi bir durum yaşandığında ise herkes bulunduğu konum itibariyle buna karşı bir duruş içinde olmalıdır.
Yani Ortadoğu yeniden dizayn edilirken Kürtlerin bu dizayn içerisinde kendi kadim tarihlerine yaraşır bir yer alabilmesi için herkes elinden geleni yapmalıdır. Bu kaotik durum aşılırsa ve Kürtler bu topraklarda hak ettiği yeri almazsa bunun vebali ağır olur. Herkes ama herkes bu vebalin ağırlığının altında kalır. Onun için yediden yetmişe herkes bu taşın altına elini koymalıdır. Tabi sorumluluk sahibi kimselerin bu süreç karşısında ki yükümlülükleri daha ağırdır. Dolaysıyla başarısızlık durumunda da verecekleri bedelin ağırlığı da büyük olur. Umarım herkes sürecin hassasiyeti ve öneminin bilinciyle hareket ederek sorumluluklarının gerekliğini yerine getirir.
Yusuf Ziyad
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info