Demokratik cumhuriyet, kapitalist sistemi ve onun eseri olan katı ulus devlet sistemini aşma temelinde kendisini yaşamsallaştıracak bir halklar sistemidir. Bu sistemde katı ulus devlet sınırları ve insanların, devletlerin etkisinde kalarak birbirlerini boğazlamaları yoktur. Katı ulus devlet sistemi ve çizmiş olduğu sınırlar ve kapitalizm her zaman milliyetçiliği körükleyerek, emperyalist savaşlarla hayatı cehenneme çevirir. Ki son yüzyıldır bu gerçeklikle iç içeyiz. Bu açıdan, kapitalizmin ve katı ulus devlet sisteminin hakim olduğu bir dünyada, özgürlüğün olmayacağını bilince çıkarmamız gerekiyor. Kapitalizm etiketli bir ulus devlet kurmak, ulusu özgürleştirmez ve kardeşliği de geliştirmez. Bazı ilkel milliyetçi çevreler, demokratik cumhuriyetin Türkiye içinde Kürtlerin yok edilmesi projesi olduğunu söylüyorlar. Demokratik cumhuriyetin, Kürdistan’dan vaz geçmek olduğunu ileri sürüyorlar. Böyle söyleyenler, ya cahiller yada kötü niyetliler. PKK, Kürdistan’dan ve Kürt ulusal değerlerinden bir milim bile vaz geçmemiştir. PKK, öncelikle, Kürt halkını özgür bir halk haline getirecek. Çünkü bir halkın özgürlüğü kadar değerli bir şey olamaz. PKK, sömürüye ve egemenliğe hizmet eden bütün siyasetlere karşı mücadele yürütüyor. Kürtler, bu katı ulus devlet sisteminin en büyük kurbanı oldular. Bundan dolayı, Kürtler, demokratik ulus paradigmasını geliştirerek ve yaşamsal hale getirilecek ve katı ulus devletten ve kapitalist/emperyalist sistemden intikam alacaklar. Çünkü kapitalizmin ve katı ulus devletin uluslararası çıkarları, Kürtleri bu soykırım kıskacına aldı. Avrupa merkezli bu emperyalist zihniyet, hala Kürtleri kendi çıkarlarına kurban edip, TC Faşizmine her türlü desteği veriyor.
Elli yıllık bir devrimci pratikle, PKK, kapitalist sistemin bir oluşumu olan, katı ulus devletle ulusun-ulusların özgür olmadığını tespit etmiş, demokratik ulus sisteminin ulus-uluslar için en doğru ve demokratik insani bir sistem olduğu sonucuna ulaşmıştır. Devletlerin tekelinde kalan sosyalizmler bile işe yaramadılar, tarih oldular. Halka dayanmayan sistemin adı sosyalizmde olsa gelişmedi-gelişemez, gelişemedi, çünkü devlet etiketlidir ve sınırların içinde kalarak kendisini boğuyor. Bu açıdan, devletten, sınırlardan ve sermayenin egemenliğinden uzak kalmakla ancak özgürlük kurulur ve yaşanılır. Demokratik cumhuriyet hem Türkleri katı ulusun cenderesinden kurtaracak hem de Kürtleri ulus olarak var edip özgürleştirecektir. Türkler, katı-faşizan ulus devletin etkisinden kurtulurlarsa demokratik olurlar ve Kürtler o zaman gerçek anlamda hukuken kardeş olurlar ve doğal olarak da kardeşliği yaşarlar. Bazı Kürtler, Türklerin-Türkiye’nin demokrasi sorunundan bize ne, biz Kürdistanla ilgilenelim diyorlar. Ne kadar dar bir yaklaşım. Türkiye’de demokrasi olsaydı, Kürtler inkar edilmezlerdi ve Kürdistan var olurdu. Bazıları, bunu anlayamıyorlar. Beyni özgür olmayanlar katı ulus devleti ve kapitalizmi savunurlar. Sadece dünyanın şimdiki haline bakılırsa, katı ulus devletin ve kapitalizmin dünyayı bir cehenneme çevirdiği ortadadır. İlle de ulus devletimiz olsun diyenler, özgürlüğü, toplum üzerinde egemenlik kuran bir aygıtın kurduğu sistemin neresinde bulacaklar? Özgürlük, doğal toplum ve komünal yaşamla vardı. Devlet kuruldu özgürlük ve doğal toplumsal değerler ve insanlığa ait bütün değerler bitti. PKK, insanlığın değerlerini tekrardan tarih sahnesine çıkarma savaşını yürütüyor. Bunun yolu, demokratik modernite ve demokratik ulus ve komünalizmdir. Bunun dışında daha başka sistemler ve yollar vardır diyenler, katı ulus devletin bataklığında boğulmaktan çıksınlar ve kendilerini ortaya koysunlar da bir görelim.
Demek ki demokrasi olmadığı için, Kürtler inkar ediliyorlar, soykırım kıskacındalar ve Kürdistan özgür değil. Bu açından, demokrasi hem Kürtlerin ulusal var oluşları hem de bölge halklarının demokratikleşmesi için olmazsa olmazdır. Bölge demokratikleşmeden, Kürtler, ayrı bir Kürdistan kursalar bile, bölgede savaşlar bitmez ve kan dökülür. İsrail-Filistin sorunu, kör sokak döğüşü gibi, her gün karşılıklı birbirlerini öldürüyorlar. İşte demokratik cumhuriyet olsaydı, bu kör döğüş olmaz ve kan dökülmezdi. Hem Kürdistan olsun hem de demokrasi olsun ve halklar barış içinde yaşasınlar, özgür olsunlar. Buda demokratik cumhuriyet sistemiyle olur. Katı bir ulus devlet sahibi olmakla özgür olabileceğini düşünmek, kapitalizmin ve sınırların etkisini iliklerine kadar yaşamaktır. Sürekli emperyalist savaşlar üreten ve halkları birbirine boğazlatan bir sistemde özgürlük istemek, aklı başında insanların bir talebi olamaz. PKK, Kürdistan’ı istiyor ama halkların kardeşliğine dayalı, sınırların, savaşların, sömürünün, sınırların olmadığı demokratik koşullarda bir Kürdistan istiyor. Ama bazı aklı eksikler, bunu anlayamıyorlar. Demokratik cumhuriyet, bütün halkların kendi ulusal özgünlüklerini koruyarak, kendi kimlik ve renkleriyle bir arada kardeşçe yaşamalarıdır. Kürdistan olacak ama Kürdistan’ın etrafında sınır olmayacak.
PKK’nin geliştirdiği demokratik cumhuriyet paradigması, Kürtleri kendi kimlik ve kültürlerine sahip hale getirecek, Kürdistan’ın Kürtlerin yurdu olduğunu kabul ettirecek ve Türkiye’yi her bakımdan demokratikleştirecek bir paradigmadır. Türkiye’nin demokratikleşmesi, Kürtlerin özgürleşmesini sağlayacak ve Kürdistan’ında var olması olacaktır. Kürdistan’ın var olması ille de kendi etrafına sınır koyması demek değildir. Katı ulus devlet zihniyetiyle özgürlüğü ele alırsak, kendi etrafımıza sınır koymakla özgür olabileceğimizi düşünürüz ve sadece sınır koymakla özgür olabileceğimiz sonucuna ulaşırız. Katı ulusta ısrar etmek özgürlüğü değil, kapitalizme köleliği getirir. Halklar, ulus devlete değil, özgürlüğe ihtiyaç duyarlar. Özgürlük, katı ulus devletle gelmez, Özgürlük, toplumun doğrudan kendi demokratik komünal yönetimlerini kurarak ve başka halklarla kardeşlik ilişkileri kurarak ve barış içinde yaşayarak kurulur. Zaten demokrasiyi kurmak ve yaşamak özgür olmak demektir. Demokrasisiz bir özgürlük sermayenin halkı sömürme özgürlüğüdür. Kapitalizmin halkı egemenlik altında tutma ve sömürme aygıtı olan katı ulus devlet bir ulusun-halkın özgürlük gücü değildir, tam tersi sermayenin toplumu denetleme ve egemenlik altında tutma aygıtıdır.
Kürt Halk Önderi Öcalan, devleti en iyi tahlil eden bir liderdir. Devlet sahibi olmakla ulusal özgürlük olmaz hele hele doğal özgürlük hiç olmaz. Halklar devletin boyunduruğuna girdikten sonra, sadece özgürlüklerini değil her şeylerini kaybettiler. Zaten özgürlüklerini kaybedenler her şeylerini kaybederler. Bunun için, önce özgürlüğü kazanacağız. Özgürlüğü devletin olduğu yerde ararsak tutsak oluruz. Çünkü devlet demek zindan demektir, işkence demektir, ayağına pranga takmak demektir. Kendi kendini yönetenler devlete ihtiyaç duymazlar ve özgürlük ancak kendi kendini yönetmekle olur. Kendi kendini yönetemeyenler özgür olamazlar. Demek ki demokratik cumhuriyet, kendi kendini yönetmenin temeli ve ön koşuludur. Demokratik cumhuriyetle devletin etkisi sınırlanır ve halklar rahat nefes alırlar. Demokratik cumhuriyetin tam geliştiği koşullarda da, halkların kendi kendilerini doğal olarak yönetebilecekleri yönetim komünleri oluşur ve halk kendi kendisini özgürce yönetir, özgürce yaşar. Demokratik cumhuriyet koşullarında bir ulusun kimliği ve kültürü yok olmuyor tam tersi özgür yaşam imkanı buluyor.
Demek ki ulusal özgürlük devletle değil demokrasiyle oluyor. Demokratik cumhuriyet özgür Kürdistan, Kürtler ve Türkler için en doğru çözüm modeli oluyor. Bu model bütün dünya halkları için geçerli olmaktadır. Eşit ulusal haklar ancak demokratik cumhuriyetle mümkündür. Kardeşlik, eşit ulusal haklarla olur. Gerçek kardeşlikte savaşlar, sömürü, sınırlar, sınıflar olmaz. Bu açıdan, demokratik cumhuriyet, Kürdistan’ın özgür var oluşunu sağlayacak ve halkları kardeşlik çatısı altında özgürce ve barış içinde yaşamalarını sağlayacaktır. Barışın, özgürlüğün olmadığı bir yerde ulus devlet ne işe yarayacak ve halklara ne faydası olacak? Üç yüz yıldır, halklar katı ulus devletlerin egemenlikleri altında yaşayarak adeta tanınmaz oldular. Tek çözüm, demokratik cumhuriyet ve özgür Kürdistan ama etrafına sınır koymayan, etrafını çitlerle çevirmeyen ve kendini boğmayan bir özgür Kürt ülkesi, özgür halklar ülkesi, özgür bir dünya…
Kemal SÖBE