02 Şubat 2016 Salı Saat 07:36
Cizre, Silopi ve Sur’ da ki çatışmalar halkın direnişi ile
sürerken, devlet terörü de her gün artarak devam ediyor. Devlet kurumlaşarak
halka karşı giriştiği savaşı derinleştirme planları içindedir. Kürdistan’ da yürütülen bu savaş halk
savaşıdır, askeri güçlerin savaşı değildir! Yıllardır devlet güçleri ile PKK
arasında yoğun çatışmalar yaşandı, hala da bu çatışmalar sürüyor ancak bu
çatışma hali karşılıklı-hazırlıklı askeri güçler arasında yürütülen bir savaştı,
bu gün ki yürütülen savaş direk sivil halkın devlet güçleri ile arasında
gelişen halk savunmasıdır.
Çatışmaların başladığı her mahallenin insanı devlet terörüne karşı
savunma hattına girdi yaşamak için savaşmak durumunda kaldılar. Canlarını
korumak için savaşmaya da devam ediyorlar. Cizre, Sur, Silopi’de yaşamını
yitirenlerin çoğunluğunu çocuk ve kadınlar oluşturmaktadır. Henüz bu savaşa
PKK’nin askeri gücü olan HPG katılmamıştır.
Tüm bunlara rağmen bu kadar halk yerleşim yerleri yıkıldı. Direk askeri
güçlerle girilen bir savaş olduğu takdirde bu faşist zihniyet bu halka karşı
hangi silahı kullanırdı acaba. Sorusunu sormadan da geçemiyoruz.
Bu savaşın diğer bir yüzü de kirli savaş yüzüdür. Bağlarda okul
bahçesindeki çocuklara atılan bombada kesinlikle bu zihniyetin eli ile atılmış
bombadır. Bu bombayı halk kendi çocuklarına atamaz. Devlet savaşını
meşrulaştırmak için her türlü kirli yöntemle PKK’yi hedef göstermek terör
konumuna çekmek için bu tür provokatör eylemsellikler içine de gireceği görülmektedir.
Devlet PKK adına eylem yapıyor! Orada savaşanın HALKIN KENDİSİNİN olduğunu örtbas ediyor. Kürdistan’ın bütün
şehirlerini karakollara çeviriyor.
Devletin yeni planı Kürdistan’ da en az 15 karakol inşa etmek.
Devlet terörü halk savaşına karşı Şırnak, Cizre, Silopi ve Diyarbakır’ın Sur ilçelerinde
15 karakol yapmakta çare buldu. İçişleri
Bakanı Efkan Âlâ bu konuda 15 karakol kuracaklarını beyan etti. Karakollarda
görev yapacak güçlerde, Özel Harekât polisleridir. 90’lı yıllarda kontra
faaliyetlerini aşan gayrı meşru savaş yatırımları sivil halka karşı
geliştiriliyor.
Cumhurbaşkanının
kokusu başından aştı Lahey’e-Fizan’a ulaştı
Sözde bu halkın da cumhurbaşkanı olduğunu özenle vurgu yaparak
dile getiren Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 19. Muhtarlar
Toplantısı’nda “Elinde silah olan
da onu destekleyen de bu ihanetin bedelini ödeyecektir” diyor. Muhtarları
ajanlaştıran Erdoğan, unutmamalı ki balık baştan kokar. Cumhurbaşkanının kokusu
başından aştı Lahey’e-Fizan’a ulaştı. Cumhurbaşkanı unutmamalı ki halkı
hedeflemekle ancak Hollanda anketlerinde olduğu gibi ‘Halkın diktatörü’ ilan
edilebilir. Bakurê Kürdistan’da yürütülen bu savaş ciddi anlamda halkın
iradesine yönelen bir savaştır. Savaş hukukunu da tanımayan bir savaştır.
Bu devlete kan veren can veren bu halk, bu ortak vatan parçası ne
zamandan beri Erdoğan’ın şahsi mülkü alanına girmiş ki “Bu devletin
kurumlarında kariyer yaparak bugünlere geldiniz diyerek aydınlara sesleniyor,
aydınları yargılıyor. Bildiğim kadarıyla bu aydınlar düşünce gücü ve emeğiyle mesleki
kariyer yaptılar ve bu günlere geldiler. Yaptıkları iş Erdoğan’ın lütfu ile
gelişen bir görevlendirme değil ki görevden alsın ama ya alıyor-aldırıyor ya da
görevden almakla tehdit ediyor. Türkiye’ de aydınında-halkında söz hakkı gücü,
gücüne yetenedir. Şimdi Erdoğan’ın gücü de halka ve aydına yetiyor. Geleceğini teslim ettiği ellere “AKADEMİSYENE,
AYDINA, CİĞERİ BEŞ PARA ETMEZ BİR TERÖR ÖRGÜTÜNÜN MAŞALIĞINI YAPMAK YAKIŞIR
MI?” suçlaması, sorgusu yapılıyor.
Cumhurun başı akademisyeninde ve halkından tiksiniyor. Böylesine bir Cumhurbaşkanı Türkiye gibi
halklar mozaiğine yakışıyor mu? Evet bu aydınlar ve halk kendisine “Herkes meşrebine, karakterine,
şahsiyetine uyan işi yapacak” zaten
bu tepki özden gelen bir tepki ve taleptir. Bu savaşa dur diyen bu acıları
yaşayan vicdanlardır! Kendini anlatan kendini Erdoğan’ın faşist yapısı
karşısında buluyor.
Erdoğan’ın faşist ordu yapısı kendi deyimi ile “Güvenlik güçlerimiz, bölgeyi
teröristlerden tamamen temizledikten, kamu düzenini tesis ettikten sonra”
vb. söylemleri ile Kürdistan’ ı ezme, çökertme planı sonrası olmayan halkla
yeni düzen kuracak içine de orduyu yerleştirecek. Bu yapıya da halk diyecek!
Seçimlerde oy alamadığı illeri tümden ortadan kaldırıp kendine
göre yeniden yapılandırmayı planlıyor.
Hakkâri ve Şırnak’ı taşımayı planlıyor. Hakkâri’nin Yüksekova’ya
taşınacağını ve burada yeniden tesis edileceğini belirten Erdoğan, Kürdistan’ın
ekonomik siyasal yapısının iradesini tümden kırmayı hedefliyor. Yoksul halkın
elinde olanı da kamu malı diye mülkleştirecek halkı göçertecektir.
Kürdistan’ da ki halk geçimini hayvancılık ve tarımcılık üzerine
geçindiriyor. Büyük kentleşmeler daha fazla yoksullaşmayı getiriyor. Ve halkın
öz kaynaklarında uzaklaşmalarına yol açıyor. Erdoğan’ın yol haritası
yoksullaştırma politikasından başka bir şey olmadığı gibi, halkın elinde var
olan maddi dayanakları da faşist devlet zihniyeti ile elinden almak
istemektedir.
Halk tüm bunlara karşı öz yönetimini ilan edip öz savunma
alanlarını geliştirmeyip ne yapmalıdır?
Zin
Maraş
Kürdistan
Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com
– www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info – www.navendalekolin
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
:” ”
Cumhurbaşkanının
kokusu başından aştı Lahey’e-Fizan’a ulaştıZin
Maraş Kürdistan
Stratejik Araştırmalar Merkeziwww.lekolin.com
– www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info – www.navendalekolin