21 Şubat 2011 Pazartesi Saat 16:16
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, Dünya Anadil Günü vesilesiyle yaptığı açıklamada, Kürtçe’nin ‘ölü diller’ listesine yazılmaması mücadele yürüttüklerini belirterek, Meleyi Ciziri, Feqiye Teyran, Ehmedi Xani, Haci Kadiri Koyi, Cegerxwin, Feqi Hüseyin Sağnıç, Musa Anter, Aram Dikran ve Ferhat Kurtayları Kürtçe’nin yaşaması için yürüttükleri mücadeleden dolayı andı.
KCK açıklamasında, “Dünya anadil gününü, baskı ve asimlasyon politikası altında tutulan ve yok edilmek istenilen halkların dillerinin, yürüttüğü varolma ve özgürleşme mücadelesini saygıyla selamlıyoruz. Tarih boyunca tüm baskı, yok etme ve eritme politikaları karşısında Kürt dilinin bugünlere gelmesinde, direnmesinde başta Meleyi Ciziri, Feqiye Teyran, Ehmedi Xani, Haci Kadiri Koyi, Cegerxwin, Feqi Hüseyin Sağnıç, Musa Anter, Aram Dikran ve Ferhat Kurtayları büyük bir minnetle anıyor, başta anadilimiz olan Kürtçe olmak üzere yeryüzünde yaşayan hiçbir dilin ‘ölü diller’ listesine yazılmaması için yürütüğümüz mücadeleyi daha da yükselteceğimiz sözünü yineliyoruz diye belirtti.
Açıklamada şunlar ifade edildi: “Tarihte hiçbir imparatorluk ve sultanlık halkımızın özbenliğini ve dilini korumak için yürüttüğü mücadeleyi tüm baskı ve engellemelere rağmen durduramamıştır. Halkımızın onurlu direnişi sonucu kendisini bugüne ulaştırmayı bilmiş Kürt dili, bundan sonra da daha da güçlenerek dünya özgür diller arasındaki yerini almasını bilecektir. Kürdistan devrimi aynı zamanda Kürdistan dil ve kültür devrimidir. Halkımızdan daha fazla kültürel soykırım ve asimlasyondan çeken bir başka halk yoktur. Dolayısıyla bu saldırılara karşı da halkımız mücadeleyi daha fazla yükseltmesini bilecektir.
Kürt halkı Mezopotamyanın en eski ve köklü haklarından birisidir. Kürt dili uygarlığın oluşmasında gelişmesinde ve yayılmasında belirleyici rol oynayan dillerden birisi olmuştur. Buna rağmen bugün başta Türk sömürgeciliği olmak üzere Kürdistan’ı eğemenliği altında bulunduran diğer sömürgeci ulus-devletler tarafından halkımıza, anayasalarında yer vermemekte, yok saymakta ve kendi ulus devletlerinin bir hammaddesi olarak görmeye devam etmektedirler.
Türk devleti, geçen yüzyılın başından günümüze kadar yoğun bir siyasal soykırımın, askeri işgalin yanı sıra sistemli ve derinlikli olarak yürütülen dil ve kültürel soykırımlarıyla Ortadoğu’nun bu en eski dilini, geleceği olmayan “Ölü diller mezarlığına koymayı amaçlamaktadır. AKP hükümetinin anadilde eğitim hakkını kabul etmemesi, asimilasyon politikasını farklı bir biçimde sürdürmesinden başka bir şey değildir.
AKP hükümetinin KCK operasyonları adı altında tutukladıkları Kürt siyasal temsilcilerini mahkemelerde kendi anadilleriyle dahi savunma yapılmasına izin verilmemesi bu siyasetin ne kadar derinlikli olduğunu fazlasıyla ortaya koymaktadır.
AKP hükümeti insanlığa böylesine büyük değerler katmış bir dili şimdi bazı mekanlarla sınırlayarak, bir insanlık suçu olan asimlasyonu farklı bir biçimde sürdürmeyi amaçlamaktadır. Bu politika inkar politikasının yeni bir versiyonu olarak sürdürülmek istenmektedir. Kürt halkının dilini nerede, nasıl ne kadar kullanılacağını yasa ve yönetmeliklerle sınırlamak ırkçı faşit sömürgeci zihniyetin bir ifadesidir. AKP’nin bu politikası Kürt halkı tarafından olduğu kadar en az onun kadar kardeş Türk halkı, aydınları emekçileri, yazarları ve dil bilimcileri tarafından da kabul edilmemelidir.
Türk sömürgeciliği Cumhuriyetin kuruluşundan beri Kürt halkını tek ulus, tek vatan, tek dil ve tek bayrak felsefesi içerisinde eritmeyi esas almış ve tüm sistemini de bu siyaset üzerine oluşturmuştur. Kürt çocuklarına birer askeri kışla haline getirdikleri okul sisteminde zorla, korkuyla Türkleştirme dayatılarak kendi anadillerini unutturmayı sağlamaya çalışmışlardır. Bugün de birer asimlasyon merkezi gibi çalışan YİBO’lar ve diğer okullar sistemi biçiminde devam eden bu uygulama Kürt halkının diline, varlığına ve geleceğine kast etmenin en somut ifadesi olarak yürürlüktedir. Kürt dilini aşağılayan, yok sayan, Kürt çocuklarında özgüveni kırmaya çalışan bu sisteme karşı dünya anadil günü vesilesiyle halkımız ve çocuklarımız, gençlerimiz kendi anadiline, varlığını korumanın ve özgürlüğünü garantiye almanın bir ifadesi olarak her zamankinden daha fazla sahip çıkma bilincini ve eylemini geliştirmelidir.
Nasıl ki, yaşam hakkı kutsal, vazgeçilmez ve sınırlanamaz bir haksa, bir halkın yaşamı, dili de, kutsal, vazgeçilmez ve sınırlanamaz bir haktır. Dile yasak ve sınır koymak, yaşama yasa ve sınır koymaktır. AKP hükümeti Kürt halkının diline karşı zamana yayılmış bir yok etme siyasetinin peşinde olduğu için, anadilde eğitim hakkını tanımamakta ve böylesine köklü Kürt diline, kursları reva görmekle dilimize-kimliğimize ve varoluşumuza karşı büyük bir hakaret içinde bulunmaktadır.
Bu güne kadar izlenen sömürgeci inkar siyaseti ve kültürel soykırım politikası Kürt halkı üzerinde derin yaralar açmıştır. Bu yaralardan birisi de oto-asimilasyondur. Oto-asimlasyon, sömürgeciliğin siyasetini onaylamak ve meşrulaştırmaktır. Kendi diline, kültürüne, tarihine ve varlığına karşı bir yabancılaşmayı ifade eden oto-asimlasyona karşı, daha bilinçli ve her zamankinden daha çok kendi dilimize sahip çıkarak, Kürtçenin bütün şiveleriyle konuşmayı, okumayı, yazmayı ve düşünmeyi geliştirerek demokratik özerkliği inşa etme mücadelesi yükseltilmelidir.
Dünya anadil vesilesiyle halkımızı, her evi bir okul haline getirmeye, her Kürt annesini doğal bir öğretmenlik görevini görmeye, dilini koruma, geliştirme ve hayatın her alanında sınırsızca kullanarak, bu temelde asimlasyon ve oto-asimlasyonun tüm sonuçlarını ortadan kaldırmaya çağırıyoruz.
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info